22 Temmuz 2019

Türkiye her şeye hazırlıklı olmalı

Trump’ın sözüne güvenerek karar veya tutum almak çok sağlıklı değil

ABD Başkanı Donald Trump, S-400 konusunda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ve Türk kamuoyunun hoşuna gidecek ifadeler kullandı.

“Türkiye’ye haksızlık yapıldı, Patriotların satılmaması adil değil” gibi sözler sarf ederek, sorumluluğu bir önceki Başkan Obama’ya attı. Türkiye’ye Patriot satılabileceğini ima etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da ilişkileri yumuşatmak adına Türkiye’nin 100 kadar Boeing uçağı sipariş edebileceğini söyledi.

Japonya’da yapılan G-20 zirvesinde iki tarafın yaptığı yumuşatıcı açıklamalardan sonra ne oldu?

S-400 ekipmanları Ankara Mürted havaalanına gelmeye başladı. Sevkiyat devam ediyor.

Bu gelişme üzerine Trump yönetiminin aldığı karar ise Türkiye’yi, ortağı olduğu F-35 savaş uçağı projesinden çıkarmak oldu. Ardından da Türkiye’ye uygulanacak CAATSA ekonomik yaptırımları gündeme geldi.

Başkan Trump, Türkiye’ye ağır yaptırım uygulanmasını isteyen Cumhuriyetçi senatörlerle önümüzdeki salı günü görüşecek. ABD Başkanı, S-400 konusunun karışık bir konu olduğunu ve Türklerle görüşüldüğünü belirtmekle yetindi.

Şimdi, Başkan Trump’ın Türkiye’ye ekonomik yaptırım uygulanmasını istemediği, mecbur kalırsa CAATSA yaptırımlarının en hafifini uygulayabileceği ve bunun içinde acele etmeyip, konuyu zamana yayabileceği söyleniyor.

Türkiye ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağzından -S-400 alarak bir kararlılık göstermekle birlikte- bu sisteminin kuruluşunun Nisan 2020’de tamamlanacağını açıkladı. Böylece S-400’lerin Nisan 2020’ye kadar devrede olmayacağı mesajı verdi. Krizin çözümü için orta yol bulunabilmesi açısından da 9 aylık bir zaman kazanılmış oldu.

Türkiye’yi kaybetmek ve tümüyle Rusya’nın yanına itmek istemeyen ABD’nin bu süre zarfında Ankara ile bir çözüm bulabileceği yorumları da yaygınlık kazanmaya başladı.

Bu gelişmeler de gösteriyor ki, iki taraf da ipleri koparmak, köprüleri atmak istemiyor.

Trump’a güvenilir mi?

Bu tür krizlerin çözümünde karşılıklı güven çok önemlidir.

Bu açıdan baktığımızda Trump, ipiyle kuyuya inilecek bir devlet adamı gibi görünmüyor.

Uyguladığı politikalara baktığımızda, Trump ile Türkiye’nin hiç aynı safta yer almadığını görüyoruz.

NATO’da 62 yıldır müttefiki olan Türkiye’ye rağmen, PKK-PYD-YPG cephesini desteklemeyi sürdürüyor. Suriye’nin kuzeyinde YPG’yi düzenli bir orduya dönüştürüyor ve ağır silahlarla donatıyor.

Türkiye, “Kudüs kırmızı çizgimizdir” derken, Trump, Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilân etti ve büyükelçiliğini taşıdı.

İsrail’in işgali altındaki Suriye’nin Golan tepelerini, İsrail toprağı ilân eden de Turmp’tı.

“Suriye’den birkaç hafta içinde çekiliyoruz” deyip, çekilmediği gibi askeri varlığını artıran, PKK-PYD-YPG’nin yanında Suriye’nin Kuzeyine iyice yerleşen de yine Trump oldu.

Bu da gösteriyor ki, Trump’ın sözüne güvenerek karar veya tutum almak çok sağlıklı değil.

Olasılıklar

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylediğine göre S-400’lerin kurulması ve aktif hale getirilmesi için 9 ay var.

Bu süre içinde olasılıklar nelerdir?

1- Akla gelenlerden biri 9 ay içinde Türkiye’nin S-400 sistemini kursa bile aktif hale getirmemesidir. Türkiye’nin S-400’leri, -bir zamanlar Yunanistan’ın S-300’leri yaptığı gibi- depoya kaldırması, böylece ABD’nin ekonomik yaptırımlarından kurtulması bir ara formül olasılığıdır.

2- Türkiye böyle bir karar alırsa, bu kez ABD’nin Türkiye’ye Patriot satması ve S-400’lerin yerini alması gibi bir olasılık da ortaya çıkabilir.

3- Bir diğer olasılık Türkiye’nin hem S-400 hem de Patriot sahibi olmasıdır. Rusya’ya 2,5 milyar dolar veren Türkiye, ABD’ye 3,5 milyar dolar vererek, işin içinden kurtulmayı düşürülebilir.

4- Keza, Türkiye, S-400 ve Patriot’la birlikte F-35 almayı da gündeme getirebilir, buna 100 kadar Boeing yolcu uçağını da katabilir.

5- Bir olasılık da Türkiye’nin 9 ay içinde S-400’leri kurması ve aktif hale getirmesidir.

Bu olasılıkların hangisinin gerçekleşeceğini şimdiden kestirmek mümkün değil.

Riskler

Bu seçeneklerin her birinin taşıdığı riskleri de unutmamak gerekir.

Türkiye, S-400’leri depoya kaldırıp Patriot alırsa Rusya ile arası açılır ve bu Suriye’de sahaya yansır. Ayrıca, S-400 almışken bir de daha az yetenekli Patriot almanın izahı zor olur. Üstüne 100 Boeing sipariş etmek de Türkiye’nin kaynaklarının nasıl harcandığı sorusunu gündeme getirir. Türkiye, petrol zengini Arap ülkelerinden biri olmadığına göre, bu kaynak israfı içeride ekonomik sıkıntılara neden olur.

Türkiye, S-400’leri sistemde tuttuğu sürece yeni nesil F-35 uçaklarını alması olasılığı iyice ortadan kalkar. S-400’leri devre dışı bırakırsa belki Patriot ve Boeing alabilir ama F-35’leri alabileceğinin ise garantisi yoktur.

Bu süreçte Rusya, F-35’ler yerine Türkiye’ye kendi savaş uçaklarını satmak için çaba gösterecektir. Türkiye buna “evet” derse NATO’da zor duruma düşer, ABD ile ipler iyici gerilir. Rusya’ya enerji bağımlığından sonra askeri bağımlılığı da artar.

Türkiye, S-400’leri kurar ve 9 ay sonra olsa da aktif hale getirirse, NATO’da sıkıntı yaşayabilir ve ABD’nin askeri ve ekonomik ambargosuyla karşılaşır.

Türkiye bütün olasılıkları ve olası sonuçlarını değerlendirmelidir.

Trump’a güvenerek adım atmanın risklerini de hesaba katmalıdır.

ABD Başkanı, hem S-440’leri atıl bırakıp, hem Patriot satıp, hem de Türkiye ekonomisini sıkıntıya sokacak adımları el altından da atabilir.

Bu nedenle Türkiye, Trump’la iş yaparken yoğurdu üfleyerek yemek, uluslararası desteğini artırmak ve ABD’den gelecek başta ekonomi olmak üzere her türlü atağa hazırlıklı olmak zorundadır.

İktidarın atması gereken bir adım da, konuyu Meclis’e taşımak, ulusal bir konu olan bu alanda muhalefetin de desteğini alabilecek seçenekler üretmektir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Atatürk’ten kaçış nereye kadar?

Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’ndan sonra görev yapan Diyanet İşleri Başkanları da mümkün olduğunda Atatürk’ün adını ağızlarına almıyorlar. İktidarın Atatürk’ü yok saymaya çalışan çabasında ısrar etmesi Türkiye için zaman kaybıdır.

Önünü göremeyen Türkiye

Türkiye, Afganistan konusundaki politikasını Kabil Havaalanı politikasına indirgememelidir.

Türkiye’nin Aşil topuğu

Türkiye’de iktidarın laikliği korumak gibi bir derdi olmadığı sır değil. Koç Üniversitesi’nden değerli bilim insanı Murat Somer’in önerdiği gibi muhalefet, güçlendirilmiş parlamenter sistem programı gibi güçlendirilmiş laik sistem programı üzerinde de çalışmalıdır.

"
"