12 Ağustos 2019

Türkiye-ABD uzlaşması ve CHP’nin girişimi

ABD ile anlaşmaya varılan model, Türkiye’nin önerdiği güvenli bölge modeline uzak bir model

Türkiye ile ABD’nin uzlaşmaya vardığı güvenli bölge konusunda detaylar henüz belli olmadı. ABD, Türkiye’nin,Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) kontrolünde sınır boyunca devam eden 30-32 kilometre derinlikteki güvenli bölge önerisini kabul etmedi. Türkiye’nin PKK’yı hedefleyerek yapacağını ilân ettiği büyük askeri harekâtı önledi. Bunun yerine, derinliği 5-18 kilometre arasında değişen ve birkaç yerde icra edilecek güvenli cepler kurulması önerisini Ankara’ya kabul ettirdi.

Askeri kaynaklardan kamuoyuna yansıyan bilgilere göre güvenli bölge üç aşamada uygulanacak. Birinci aşamada 5-6 kilometrelik cepler kurulacak. İkinci aşama 14 kilometreye varan keşif bölgeleri oluşturulacak, ikinci kuşakta ağır silah bulunmayacak ve üçüncü aşamada da 18 kilometreye varan yeni bir keşif halkası olacak. Bu model –bu bilgiler veya buna yakın bilgiler geçerliyse- Türkiye’nin önerdiği güvenli bölge modeline uzak bir model.

Yanıtsız sorular

Türkiye ile ABD yetkililerinin kamuoyuna açıkladıkları bilgiler bazı soruların yanıtlarını karşılamıyor.

Örneğin, Suriye’nin parçalanmasını ve kuzeyinde bir PKK-PYD-YPG devleti kurulmasını isteyen ABD ile  bunu beka sorunu olarak gören ve tam tersini savunan Türkiye, nasıl ortak hareket edecekler? Ortak harekât merkezi hangi amaç için çalışacak?

Amaçları 180 derece zıt olan Türkiye ile ABD kime karşı ortak harekât düzenleyecekler? Türkiye’nin ortadan kaldıracağını ilân ettiği PKK’ya karşı mı? ABD, Türkiye’nin bu amacı için Ankara ile ortak çalışacaksa o zaman neden 30-32 kilometrelik barış koridoruna engel oldu? Neden Türkiye’nin PKK’ya yönelik geniş çaplı askeri harekâtını önledi? Demek ki, ortak hareket ve harekâtın hedefi PKK’yı ortadan kaldırmak değil. Eğer bu doğruysa Türkiye, ABD’nin önerisini niye kabul etti? Suriye’nin kuzeyinde kurulan PKK devletini yok etme hedefinden vaz mı geçti?

Ya da hedef PKK değil de DEAŞ ve uzantısı olan radikal terör örgütleri mi ? Eğer hedef DEAŞ, HTŞ gibi terör örgütleriyse o zaman ortak harekât çok sınırlı ölçüde de olsa niye Fırat’ın doğusuna yapılıyor? Çünkü bu örgütler İdlib’te, Fırat’ın doğusunda bir etkinlikleri yok? Demek ki hedef DEAŞ ve uzantıları değil.

Geriye kalan seçenek ABD’nin, PKK’yı koruma altına almak üzere, Türkiye’ye çok sınırlı ve birkaç yerde güvenlik cepleri oluşturmasına izin verdiğidir. Bu Türkiye’nin amaçlarını gerçekleştirmesine ve PKK sorununu çözmesine yetecek bir formül değildir.

CHP’nin önemli girişimi

İktidar ulusal bir sorun olan Suriye konusunda başta CHP olmak üzere muhalefetin görüş, öneri ve desteğini almaya ihtiyaç duymadı. Oysa bu tür ulusal nitelikte sorunlarda, iktidar-muhalefet işbirliği, iç cepheyi güçlendirecek en iyi hareket tarzıdır.

Buna karşın CHP’nin bir Suriye Konferansı toplama girişiminde bulunması çok önemlidir. CHP’nin böyle bir konferansa Şam yönetiminden temsilcileri de davet edecek olması bu önemi daha da artırmaktadır. CHP’nin bu bölgede sorunları kalıcı biçimde çözmek için Orta Doğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı kurulması önerisi de iktidarın üzerinde durması gereken bir öneridir. CHP düzenleyeceği bu konferansta Şam yönetiminin de katılımıyla Türkiye, İran, Irak ve Suriye arasında çözüm üretecek yeni zemin ve fırsatlar yaratabilir. Böyle bir zemin ABD’yi Suriye’nin kuzeyinde sıkıştıracak etkiler doğurabilir. ABD’nin önerdiği ve Ankara’ya kabul ettirdiği model ise Kuzey Irak modelini anımsatmaktadır ki Türkiye açısından bu modelin yarattığı olumsuz sonuçlar ortadadır.

Dört ülkenin bölgesel işbirliğinin sunacağı çıkış yolu Türkiye’nin ulusal hedeflerine hizmet edecek fırsatlar da doğurabilir.

Hedefi Türkiye’nin hedefiyle zıt olan ABD ile işbirliğinin, sorunu Ankara’nın ulusal çıkarları doğrultusunda çözüme kavuşturması olasılığı çok zayıftır.

Yazarın Diğer Yazıları

Atatürk’ten kaçış nereye kadar?

Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’ndan sonra görev yapan Diyanet İşleri Başkanları da mümkün olduğunda Atatürk’ün adını ağızlarına almıyorlar. İktidarın Atatürk’ü yok saymaya çalışan çabasında ısrar etmesi Türkiye için zaman kaybıdır.

Önünü göremeyen Türkiye

Türkiye, Afganistan konusundaki politikasını Kabil Havaalanı politikasına indirgememelidir.

Türkiye’nin Aşil topuğu

Türkiye’de iktidarın laikliği korumak gibi bir derdi olmadığı sır değil. Koç Üniversitesi’nden değerli bilim insanı Murat Somer’in önerdiği gibi muhalefet, güçlendirilmiş parlamenter sistem programı gibi güçlendirilmiş laik sistem programı üzerinde de çalışmalıdır.

"
"