09 Kasım 2020

Trump'a üzülmeye, Biden'a sevinmeye gerek yok

Biden da Trump gibi ABD'nin ulusal çıkarlarına göre, kurulu düzen tarafından belirlenen politikaları uygulayacaktır

Joe Biden, resmi olmayan sonuçlara göre seçimlerde Donald Trump'ı geçerek  ABD Başkanlığına seçildi. 

Türkiye, ABD seçimlerini en yakından izleyen ülkelerden biriydi. Televizyonlar sabahlara kadar Trump-Biden tartışmalarına sahne oldu.

İktidar yanlıları Trump'ı savunup seçimleri kazanmasını isterken, muhalifler Biden'ı savunuyorlar, O'nun kazanmasını istiyorlardı.

Bu bölünmenin nedeni, Türkiye'de Trump'ın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'la özdeşleştirilmesiydi. Dolayısıyla Erdoğan taraftarları Trump'ı, Erdoğan karşıtları ise Biden'ı desteklediler.

Trump kaybedince Türkiye'deki iktidar yanlıları üzüldü, muhalefet yanlıları sevindi.

Oysa Trump'ın, Türkiye'ye, seçimi kaybetti diye üzülecek kadar bir yararı olmadı. Biden'ın da seçildiğine sevinecek kadar bir yararı olmayacaktır.

ABD Başkanı'nın Biden olmasıyla Türkiye açısından çok bir şey değişmeyecektir.

Biden, Trump gibi ABD çıkarlarına göre belirlenen politikaları uygulayacaktır. Türkiye ile ABD arasındaki ulusal çıkar çatışmalarını Türkiye lehine ortadan kaldırmayacaktır.

Trump'a üzülecek bir durum yok

İktidar yanlılarının Trump'ın kaybetmesine üzülmelerinin nedeni, Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çok iyi "dost" olduklarını sanmalarıydı. Trump'ın Erdoğan'ı ve Türkiye'yi desteklediğini ve destekleyeceğini düşünüyorlardı. Veya öyle olduğuna inanıyorlardı, öyle olmasını umuyorlardı.

Ama gerçek öyle değildi.

ABD Başkanı Trump, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'na "ahmak olma" diyecek kadar devlet adamı terbiyesinden uzak biriydi. Türkiye-ABD ilişkileri tarihinde Türkiye'ye bu denli ağır hakaret eden başka ABD Başkanı olmamıştır.

Türkiye, Trump'ın bu saygısızlığına hakettiği zamanda ve hakettiği düzeyde yanıt veremedi. Mektup kamuoyundan gizlendi. Üzerinden zaman geçtikten sonra yine Beyaz Saray tarafından kamuoyuna sızdırıldı. Bir ay sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD ziyareti sırasında mektubun Trump'a geri "takdim" edildiği açıklandı. Yanıtın ise sahada, Suriye'de, Barış Pınarı harekâtıyla verildiği savunuldu. Oysa Barış Pınarı ile sahada yanıt verilmesi diplomatik yoldan da yanıt verilmesine engel değildi.

Trump'ın bu cüretinin, Zarrab ve Halk Bankası davalarında Türkiye'yi gözeten tutumundan ve zaman zaman bu davalar üzerinden Türkiye'yi tehdit etmesinden kaynaklandığı izleminin yerleştiğini de anımsamak gerekir.

Diğer konulara gelince…

Trump yönetimi, Türkiye'nin ulusal nitelikteki sorunlarında hep Ankara'nın karşısında yer aldı.

Türkiye'nin beka sorunu olarak gördüğü PKK'nın yanında durdu. Suriye'deki uzantısı olan PYD'yi hem siyasi hem askeri olarak destekledi. PKK-PYD'ye düzenli ordu kurdurdu. TIR'lar dolusu silah verdi. Devlet yapısı oluşturması için yardım etti. PKK-PYD'yi Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı korudu. Hâlâ korumaya devam ediyor.

Türkiye-Yunanistan arasındaki Ege anlaşmazlıkları konusunda Yunanistan'dan yana taraf oldu. Doğu Akdeniz gerginliğinde yine Yunanistan'ın yanındaydı.

Libya'da Türkiye'den yana tavır almadı.

Türkiye'ye Patriot satmadı. Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemi almasına çok sert tepki gösterdi. Türkiye'yi ortağı olduğu ve birçok parçasını ürettiği F-35 projesinden çıkardı. Türkiye için üretilen F-35'leri teslim etmedi, ABD Hava Kuvvetleri'ne verdi.

Trump'ın Türkiye lehine sayılabilecek tek tasarrufu S-400'lere karşılık Kongre'nin aldığı CAATSA ekonomik yaptırım kararlarının uygulanmasını geciktirmesidir. Tabii onun da bir garantisi yoktu. Yeniden seçilseydi belki ikinci döneminde Kongre'nin baskısıyla bu kararları da uygulayacaktı.

Biden'a sevinecek bir durum da yok

Türkiye açısından Trump'a üzülecek bir durum olmadığı gibi Biden'ın seçilmesine sevinilecek bir durum da yok.

Biden'ın, elbette diplomatik nezaket kurallarına uygun davranacak, devlet adamına yakışır bir dil kullanacaktır ancak Trump'ın Türkiye karşıtı kararlarını geri almayacaktır.

PKK-PYD'yi desteklemeye devam edecektir. Doğu Akdeniz'de, Ege'de Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nden yana olacaktır. Libya'da Türkiye'ye yardım etmeyecektir. S-400'ler için alınan CAATSA ekonomik yaptırım kararlarını ortadan kaldırmayacak ve zamanı gelince belki de uygulayacaktır. Türkiye, S-400'lerden vazgeçmediği sürece Türkiye'yi F-35 projesine dahil etmeyecek, Türkiye'ye ait olan F-35'leri Türkiye'ye vermeyecektir.

Biden da Trump gibi ABD'nin ulusal çıkarlarına göre, kurulu düzen tarafından belirlenen politikaları uygulayacaktır.

Bu nedenle ABD Başkanı değişti diye üzülmeye de sevinmeye de gerek yoktur.

Yazarın Diğer Yazıları

Atatürk’ten kaçış nereye kadar?

Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’ndan sonra görev yapan Diyanet İşleri Başkanları da mümkün olduğunda Atatürk’ün adını ağızlarına almıyorlar. İktidarın Atatürk’ü yok saymaya çalışan çabasında ısrar etmesi Türkiye için zaman kaybıdır.

Önünü göremeyen Türkiye

Türkiye, Afganistan konusundaki politikasını Kabil Havaalanı politikasına indirgememelidir.

Türkiye’nin Aşil topuğu

Türkiye’de iktidarın laikliği korumak gibi bir derdi olmadığı sır değil. Koç Üniversitesi’nden değerli bilim insanı Murat Somer’in önerdiği gibi muhalefet, güçlendirilmiş parlamenter sistem programı gibi güçlendirilmiş laik sistem programı üzerinde de çalışmalıdır.