17 Şubat 2021

Terörle mücadele siyasi rant aracı olmamalı

İki gündür yaşadıklarımızdan çıkarılması gereken ders, terörle mücadelenin partilerüstü bir anlayışla yapılması, iç siyaset aracı ve alanı olarak kullanılmaması gerektiğidir

PKK terör örgütü, Gara bölgesi operasyonu sırasında, 5-6 yıldır alıkoyduğu çoğu asker ve polis 13 vatandaşımızı katletti. Başlarına kurşun sıkarak vahşet yaratmaktan, katliam yapmaktan çekinmedi. Daha önce de yaptığı gibi. PKK Gara'da tarihin en kanlı terör örgütlerinden biri olduğunu bir kez daha gösterdi. Operasyonda 51 teröristin öldürüldüğü, 2'sinin de sağ olarak yakalandığı açıklandı.

Şehitlerimize bir kez daha Allah'tan rahmet, yakınlarına ve ulusumuza başsağlığı ve sabırlar diliyorum.

PKK'nın, çocuk, genç, yaşlı, kadın, erkek demeden, masum insanları, gözünü kırpmadan katleden eli kanlı bir terör örgütü olduğu unutulmamalıdır.

Hiçbir gerekçe terörü meşru kılmaz. Terörün bir siyaset aracı olarak kullanılmasını aklamaz. Terör insanlık suçudur.

Bu nedenle terörle mücadele insanlığın ortak mücadelesi olmalıdır. Sorun, teröre maruz kalan ülke için ulusal bir sorundur, hem ulusal hem uluslararası dayanışma ile mücadele gerektirir.

Türkiye yaklaşık 40 yıldır PKK terörüyle mücadele ediyor. Bu mücadelede çok ağır bedeller ödemeye devam ediyor.

Bu süreçte yapılabilecek en büyük hata terörle mücadelenin bir siyasi rant aracı ve alanı olarak görülmesidir.

Türkiye'de siyaset kurumunun zaman zaman bu yola başvurduğu gözleniyor.

Terörü sonlandırmak için, terör örgütüne silah bıraktırmadan giriştiği "çözüm" veya "açılım" sürecinde, iktidar sözcüleri sürekli muhalefet partileri CHP ve MHP'yi ağır şekilde "terörden, şehit cenazelerinden beslenmekle" suçladı. Çözümün, barışın önünde engel olmakla eleştirdi. "Eski Türkiye kafası"yla hareket ederek, barış sürecini dinamitlemekle itham etti. Başlattığı açılım sürecini siyasi araca ve siyasi ranta dönüştürmeye çaba gösterdi.

Açılım süreci başarısızlıkla sonuçlanıp, AK Parti sandıkta destek kaybedince, bu kez şehit cenazelerinden beslenmekle suçladığı MHP ile ittifak kurup, terör örgütüyle silahlı mücadeleyi önceledi.

Bu süreçte de bu kez, CHP'yi ve İyi Parti'yi PKK'nın yanında durmakla, terör örgütüyle işbirliği yapmakla, terörist olmakla suçlamaya başladı. Yeni süreçte muhalefeti terörist ilân edip, terörle mücadeledeki başarıyı da siyasi getiriye dönüştürmeye yöneldi. Bir taraftan terörle mücadeledeki başarıyı sadece kendi hanesine yazarken, diğer taraftan CHP ve İyi Parti'yi PKK'nın yanında göstererek çifte rant sağlamak çabasına girişti.

Oysa terörle mücadelede iktidarın muhalefeti bilgilendirmesi, desteğini alması hem mücadeleyi güçlendirir hem halkın hem güvenlik güçlerinin moralini, motivasyonunu yükseltir.

Bunun böyle olduğu, ilk gün şehit edilen iki subay bir astsubayımızla birlikte, 16 şehit verdiğimiz Gara operasyonu sorası bir kez daha ortaya çıktı.

İktidar muhalefeti bilgilendirme ihtiyacı duydu. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, muhalefet liderleri Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener ile Cumhur İttifakı ortağı Devlet Bahçeli'yi ziyaret ederek bilgi verdiler. Sonra da TBMM Genel Kurulu'nu bilgilendirdiler.

İktidarın bu girişimi demokrasi adına olumlu bir adımdır. İktidarın bu ihtiyacı duymasının önemli nedenlerinden biri, rehinelerin kurtarılması amacıyla yapılmış harekât sırasında terör örgütünün rehine vatandaşlarımızı katletmesidir. Bu sonuç ülkede büyük üzüntüye yol açmış, harekâtın diğer hedeflerini geri plana itmiştir.

İkinci önemli neden ise ABD'nin başlangıçta, vatandaşlarımızı PKK'nın katlettiği gerçeği ortadayken, "eğer doğruysa" şerhi koyarak, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni töhmet altında bırakan bir açıklama yapmasıdır. Bu açıklamanın taşıdığı "acaba vatandaşlar Türk Hava Kuvvetleri'nin bombalaması sırasında mı öldüler" kuşkusu, terör örgütünün iddiasına dönüşmüştür. Bu iddianın yaygınlık kazanması, ima yoluyla da olsa muhalefet mensupları tarafından sorgulanması, iktidarı harekete geçirmiştir. Operasyonun aşamaları detaylı şekilde ve kanıtlarıyla muhalefet liderleri ve TBMM Genel Kurulu'ndaki canlı yayınla kamuoyuyla paylaşılmıştır. Bu bilgi ve belgelerin açıklanmasıyla vatandaşlarımızın terör örgütü PKK tarafından katledildikleri dünya kamuoyuna gösterilmiştir.

Bu süreçte CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun partisinin grup toplantında yaptığı konuşma da üzerinde durulması gereken önemde bir konuşmadır. Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın geçtiğimiz hafta başında "Çarşamba günü müjdeli haber vereceğini" açıklamasına dikkati çekti. CHP lideri, bu açıklamanın Gara operasyonuyla ilgili olduğunu öne sürdü. Eğer rehineler kurtarılabilseydi, Erdoğan'ın bunu Çarşamba günü açıklayarak operasyonun başarısından siyasi rant çıkarmaya çalışacağını iddia etti. Rehiniler şehit olunca o gün bir açıklama yapmadığını hatırlattı. Kılıçdaroğlu, böylece terörle mücadelede elde edilen başarıların siyasete tahvil edilmesinin yanlışlığı üzerinde durdu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sorular yöneltti. Erdoğan'ın bugün partisinin grup toplantısında yapacağı konuşmada sorularına yanıt vermesini de istedi.

Erdoğan'ın, Kılıçdaroğlu'nu yanıt verip vermeyeceği merak konusu.

İki gündür yaşadıklarımızdan çıkarılması gereken ders, terörle mücadelenin partilerüstü bir anlayışla yapılması, iç siyaset aracı ve alanı olarak kullanılmaması gerektiğidir.

Yazarın Diğer Yazıları

Atatürk’ten kaçış nereye kadar?

Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’ndan sonra görev yapan Diyanet İşleri Başkanları da mümkün olduğunda Atatürk’ün adını ağızlarına almıyorlar. İktidarın Atatürk’ü yok saymaya çalışan çabasında ısrar etmesi Türkiye için zaman kaybıdır.

Önünü göremeyen Türkiye

Türkiye, Afganistan konusundaki politikasını Kabil Havaalanı politikasına indirgememelidir.

Türkiye’nin Aşil topuğu

Türkiye’de iktidarın laikliği korumak gibi bir derdi olmadığı sır değil. Koç Üniversitesi’nden değerli bilim insanı Murat Somer’in önerdiği gibi muhalefet, güçlendirilmiş parlamenter sistem programı gibi güçlendirilmiş laik sistem programı üzerinde de çalışmalıdır.