19 Mayıs 2021

Önce anti-emperyalist mücadele

Atatürk; bağımsızlık, kalkınma, refah, huzur arayan halklara doğru yolu şu sözleriyle göstermiştir: "Hangi istiklal vardır ki ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir."

19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun.

Türkiye'de Atatürk'ün açtığı yol kapatılmaya, saçtığı ışık söndürülmeye çalışılsa bile bölgemizde yaşanan olaylar, bu yola ve ışığa bugün de ne kadar çok ihtiyaç olduğunu her geçen gün daha fazla hissettiriyor.

İsrail yine Filistin'de çocuk, kadın demeden katliamlarını sürdürürken, Arap ülkelerinden ciddi bir tepki, bir karşı duruş bile gelmiyor. Halkı Müslüman ülkelerin liderleri hamaset dışında bir faaliyet gösterebilmiş değil.

Orta Doğu ülkelerinin bugünkü yapısı ve izledikleri politika ile İsrail'i durdurmaları, ABD'yi bölgeden göndermeleri, gerçek birer bağımsız ülke haline gelmeleri zordur.

Bu ülkeler; krallar, emirler, şeyhler, diktatörler tarafından kendi halkları ezilerek, içeriden ve dışarıdan sömürülerek yönetiliyor. Hiçbirinde gerçek bir demokrasi yok. En zengin petrol ve doğal gaz yataklarına sahip olanları, 21. yüzyılda da dini kurallarla idare ediliyor. Hiçbirinde kadın erkek eşitliği yok. Kral, emir, şeyh aileleri ve çevrelerinden oluşan küçük bir azınlık dışında refah içinde yaşayan Orta Doğu halkı yok. Bu ülkelerin ABD ile bir dertleri de yok. Aksine sırtlarını ABD'ye dayamış durumdalar. Saraylarını bile ABD'li şirketlerin paralı askerleri koruyor.

İsrail, böyle bir Orta Doğu'da istediği zaman Filistin halkına saldırıyor, bombalıyor, topraklarını genişletiyor. Filistinlileri sürüp yerlerine Yahudilere yerleştiriyor. İsrail'in her saldırısı amacına ulaşıncaya kadar dünya seyrediyor, İslam ülkeleri isteksiz ve etkisiz bir kınama yayınlıyorlar. Konu bir dahaki saldırıya kadar kapanıyor.

Çünkü Orta Doğu'da düzen böyle kurulu.

İsrail'i tehdit edecek kapasiteye ulaşma olasılığı bulunan ülkeler de ABD tarafından işgal edilerek, iç savaş çıkarılarak, bölünerek etkisiz hale getiriliyor. Son örneklerini Irak'ta ve Suriye'de gördüğümüz gibi.

Filistinlilerin yaşadığı topraklar artık İsrail haritasında neredeyse görülemeyecek kadar küçük lekelere dönüştü.

Filistin sorunu da dahil Orta Doğu halklarının sorunlarını çözmeleri, çağdaş bir yaşama, refaha, barışa huzura kavuşmaları ancak anti-emperyalist bir mücadele vermeleri ve demokratik, laik bir hukuk düzeni kurabilmeleriyle mümkündür.

Bölgede ABD işgaline son vermeden, iç dinamikleriyle demokrasiyi ve laik düzeni kurmadan kaderlerini değiştirmeleri, din devletiyle, mezhep savaşlarıyla çağdaş bir toplum ve ülkeye sahip olmaları boş bir hayaldir.

Atatürk; bağımsızlık, kalkınma, refah, huzur arayan halklara doğru yolu şu sözleriyle göstermiştir:

"Hangi istiklal vardır ki ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir."

Gerçek bu olduğu halde Orta Doğu'daki halkların yine emperyalizmin oyunuyla bir yandan birbirlerini boğazlayıp bir yandan ABD'den medet ummaları anlaşılır bir durum değildir.

Oysa önlerinde 100 yıllık bir örnek durmaktadır.

Atatürk'ün yüzyıl önce başarıya ulaştırdığı Milli Kurtuluş Savaşı anti-emperyalist bir savaştır ve bu yönüyle dünyaya örnektir.

Kurtuluştan sonra kurduğu çağdaş Türkiye Cumhuriyeti de en doğru modeldir.

Demokratik, laik bir devlet yapısı, demokratik hukuk düzeni, akıl ve bilime dayalı eğitim sistemi, kadın erkek eşitliğine dayalı toplumsal yapı ile çağdaş devletlere ulaşmadan, Orta Doğu'da böl-yönet politikasının, katliamların, kan ve gözyaşının durdurulması mümkün değildir.

Atatürk, bunun başarmak için izlenecek yolu göstermiştir.

Türkiye'yi, nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan diğer ülkelerden ayıran özelliği demokratik, laik bir devlet olmasıdır. Diğer ülkeler arasında tek örnek olarak gösterilmesinin nedeni Atatürk'ün temellerini attığı çağdaş yapıdır.

Bugün bu yapı sökülmeye çalışılsa da bölge ülkelerinin yaşadıkları sorunlar izlenmesi gereken yolun önce anti-emperyalist bir mücadele, sonra demokratik, laik, hukuk devletlerine ulaşmak olduğunu göstermektedir.

Orta Doğu ülkeleri iç dinamikleriyle böyle bir başarı elde edemedikçe ne Filistin sorununu ne de diğer sorunlarını çözebilirler.

Yazarın Diğer Yazıları

Atatürk’ten kaçış nereye kadar?

Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’ndan sonra görev yapan Diyanet İşleri Başkanları da mümkün olduğunda Atatürk’ün adını ağızlarına almıyorlar. İktidarın Atatürk’ü yok saymaya çalışan çabasında ısrar etmesi Türkiye için zaman kaybıdır.

Önünü göremeyen Türkiye

Türkiye, Afganistan konusundaki politikasını Kabil Havaalanı politikasına indirgememelidir.

Türkiye’nin Aşil topuğu

Türkiye’de iktidarın laikliği korumak gibi bir derdi olmadığı sır değil. Koç Üniversitesi’nden değerli bilim insanı Murat Somer’in önerdiği gibi muhalefet, güçlendirilmiş parlamenter sistem programı gibi güçlendirilmiş laik sistem programı üzerinde de çalışmalıdır.

"
"