Ekonomide, maliyede, Hazine'de, Merkez Bankası'nda, sosyal politikalarda ve dış politikada sıkışan, yarattığı sorunlar nedeniyle güç kaybeden iktidar çıkış arıyor.
Bu arayış içinde kendi yarattığı sorunların ve başarısızlığın faturasını CHP'ye keserken, diğer yandan da reform üzerine reform hazırlayarak seçmene umut vermeye, tabanını bir arada tutmaya çalışıyor.
Bu amaçla kullanmadığı malzeme, kullanmadığı yöntem kalmadı. Bütün hamlelerini Millet İttifakı'nın direncini kırmak ve muhalefet bloğunu dağıtmak için yapıyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan hangi vesile ile konuşuyorsa konuşsun, sözlerinin önemli bir bölümünü CHP'ye yüklenmeye ve algı oluşturmaya ayırıyor.
Kendi yarattığı sorunları çözmeye dönük vaatlerde bulunduğu İnsan Hakları Eylem Planı örneklerden biri. Türkiye'ye ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, işkence ve kötü muameleye, sabaha doğru otele ve eve baskın yapıp gözaltına almalara son vermeyi vadediyor.
Oysa, Erdoğan'ın saydığı ve düzeltmeyi vadettiği bu uygulamaları yapan, ifade özgürlüğünü kısıtlayan bu iktidar. Sanki bunları CHP iktidarı yapmış gibi ana muhalefet Partisi'ni suçlayarak konuşmaya devam ediyor.
Seçim stratejisini "CHP ve İyi Parti'yi PKK ve HDP'nin yanına yerleştirmeye" kuran iktidar bu yönlü propagandasını sürdürerek algı yaratmaya çalışıyor. Bu arada Millet İttifakı'nın direncini kırıp farklı politikalara yönelerek dağılmasını umut ediyor. İktidarın bu yöndeki son hamlesi HDP milletvekilleri hakkındaki fezlekeler. Fezleke oylamasında CHP ve İyi Parti'nin birbirine girmesini bekliyor. Ancak CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve İyi Parti lideri Meral Akşener'in açıklamaları iktidarın yaptığı hesabın farkında olduklarını gösteriyor. Oylamada farklı oy kullanacak milletvekilleri çıksa da bu hamlenin Millet İttifakı'nı dağıtmayacağı anlaşılıyor.
Diğer taraftan iktidarın CHP'yi "PKK'nın yanında" gösterme, "bölücülükle, teröristlikle, HDP'nin kuyruğuna takılmakla" suçlayan atakları da devam ediyor.
Ancak bu suçlamaların Kılıçdaroğlu'nun ve CHP'nin üzerine yapışması mümkün değil. Gerçekler buna engel.
CHP hiçbir zaman PKK terör örgütünü muhatap almış bir parti değildir.
Bülent Ecevit, Erdal İnönü, Deniz Baykal, Murat Karayalçın ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları ve izledikleri politikalar ortadadır. Bu politikaların ortak özelliği terörü bir siyaset aracı olarak reddetmek ve mahkûm etmektir. Bunun yerine birlikte yaşama arzusunu güçlendirecek ekonomik, sosyal ve kültürel önlemleri tercih etmişlerdir. Terörle mücadelede işbaşındaki hükümetlere her zaman destek olmuşlardır.
PKK terör örgütünün öldürmeye çalıştığı tek lider Kılıçdaroğlu'dur.
Kılıçdaroğlu'nun CHP son kurultayında yaptığı konuşma PKK terör örgütüne nasıl yaklaştığını ortaya koyduğu gibi iktidarın yanlışlarını da gözler önüne seren bir konuşmadır. Kılıçdaroğlu'nun iktidara yönelttiği temel eleştiri, silah bıraktırmadan terör örgütü PKK ile müzakere masasına oturmuş olması ve bunu 6 yıl gibi uzun bir süre devam ettirmesidir. Erdal İnönü, Deniz Baykal, Murat Karayalçın ve Kılıçdaroğlu, Kürt sorununun çözümü için SHP-CHP'nin hazırladığı raporlar üzerinden çözüm üretmeye çalışmışlardır. Ancak terör örgütüyle muhatap olmamışlardır.
Buna karşın iktidar, çözüm süreci oyunca PKK ve Öcalan'la müzakereyi sürdürmüş ve sürekli CHP'yi suçlamıştır.
İktidar, şimdi geçmişte yaptığı ve ağır bedeller ödenmesine neden olan hataları toplayıp Kılıçdaroğlu'nun ve CHP'nin üzerine yıkmaya çalışmaktadır. Çözüm sürecinde yaptığı hatalarla ilgili bir özeleştiri yapmayı hiç düşünmeyen iktidarın, bütün bu hataları CHP yapmış gibi ortaya çıkması inandırıcılıktan çok uzaktır.
Terör örgünün siyasallaştırdığı zemin üzerinde siyaset yapan siyasi partiler bir tarafa bırakılırsa, PKK ve siyasi alanda onun görüşlerini savunan siyasetçilerle muhatap olan, ortak mutabakat metni hazırlayan, Diyarbakır'da Öcalan'ın mesajını Türkçe ve Kürtçe okutan bu iktidardır.
Gerçek böyle olduğu halde şimdi HDP'li milletvekilleri hakkındaki fezlekeler üzerinden CHP'yi "PKK ile işbirliği" yapmakla suçlamaya hazırlanmak, Millet İttifakı tabanından iktidarın beklediği karşılığı bulacak bir girişim değildir.
Bu alanda CHP ve İyi Parti'nin iktidara eleştiri yöneltmek için çok fazla argümanı vardır.
Bu tür hamlelerle Millet İttifakı'nın dağılmamasının, direncinin kırılmamasının nedeni bu alanda iktidarın sicilinin kabarık olmasıdır.