21 Haziran 2020

Kılıçdaroğlu: Saray savunmayı da vesayet altına almak istiyor

"Saray da çoklu baronun Anayasa'ya aykırı olacağını biliyor. Ama vesayeti altındaki yargıya güveniyor. 'Anayasa'ya aykırı da olsa ben düzenlemeyi yapayım, muhalefet yargıya giderse sonuç değişmez. Çünkü yargıdakiler benim adamım' diyor"

Baro başkanları, 80 ilden Ankara'ya doğru bir yürüyüş başlattı.

Avukatların Ankara'ya yürümelerinin nedeni, iktidarın, "çoklu baro" oluşturmayı gündeme taşımış olması. Bu yaklaşıma karşı çıkan avukatlar, yetkililerle yaptıkları görüşmelerden bir sonuç çıkmayınca, seslerini duyurmak için çareyi Ankara'ya yürümekte buldular.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, iktidarın çoklu baro düzenlemesiyle yargı üzerindeki vesayeti savunmaya da yaymak istediği düşüncesinde.

Kılıçdaroğlu, dünkü sohbetimizde çoklu baro konusunda şu değerlendirmeyi yaptı:

"Yargı üzerinde çok durduk, yargının bağımsızlığının, adalet kavramının önemini her fırsatta dile getirdik. Yargı üzerinde Saray vesayeti olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu nedenle de toplumun yargıya güveni kalmadı. Adalet alanında toplumun güvendiği tek alan olarak savunma kaldı. Şimdi Saray barolar üzerinde de vesayet oluşturup, bu alanı da kendine bağlamak istiyor. Avukatlar buna direniyorlar. Yetkililerle görüştüler ama sonuç alamadılar. Saray bu ısrarından vazgeçmedi."

"Anayasa'ya aykırı"

CHP lideri Kılıçdaroğlu, tek baro sistemi yerine bir ilde birden çok baro kurulmasının Anayasa'ya aykırılık oluşturacağını, adalet alanında tek demokrasi kırıntısının da ortadan kaldırılacağını vurguladı.

Kılıçdaroğlu, çoklu baronun Anayasa'ya aykırılığını şöyle açıkladı:

"Barolar kamu tüzel kişiliği niteliğindedir. Anayasa'ya göre kamu tüzel kişilikleri parçalanamaz. Bir ülkede iki maliye bakanı olmaz. İki dışişleri bakanı olmaz. Bir ilde iki baro olmaz. İktidardan yana baro, iktidara karşı baro olmaz. Böyle bir düzenleme yapılırsa Anayasa'ya aykırı olur. Baroların tüzel kişiliği bölünürse baro niteliğini de kaybeder. O zaman dernek olur."

"Vesayet altındaki yargıya güveniyor"

Kılıçdaroğlu, iktidarın da böyle bir düzenlemenin Anayasa'ya aykırı olacağını bildiğini ancak "ben yaptım oldu" mantığıyla hareket ettiğini belirterek, şöyle devam etti:

"Saray da çoklu baronun Anayasa'ya aykırı olacağını biliyor. Ama vesayeti altındaki yargıya güveniyor. 'Anayasa'ya aykırı da olsa ben düzenlemeyi yapayım, muhalefet yargıya giderse sonuç değişmez. Çünkü yargıdakiler benim adamım' diyor. Muhalefetin yargıdan sonuç alamayacağını düşünüyor."

"Hak eylemidir"

Kılıçdaroğlu, baro başkanlarının Ankara'ya yürümelerini de şöyle değerlendirdi:

"Avukatlar başka çare bulamadılar. Bu düşüncenin yanlışlığını, Anayasa'ya aykırılığını anlattılar. Ancak Saray anlamak istemedi. Baro başkanları da seslerini duyurmak için yürümeye karar verdiler. Bir hak eylemidir. Bir adalet eylemidir. Avukatlar; baroları korumaya, savunma üzerinde vesayet kurulmasını önlemeye çalışıyorlar, Bu amaçla direniyorlar. Bu eylem haklarıdır."

CHP lideri, yargıdan sonra savunmanın vesayet altına sokulmasının zaten var olan demokrasi sorununu daha da büyüteceği, çoklu baro düzenlemesi yapılırsa, Ergenekon, Balyoz gibi davalarda ortaya çıkan durumla daha sık karşılaşılacağı uyarında da bulundu.

Kılıçdaroğlu, değerlendirmelerine şöyle devam etti:

"Ergenekon, Balyoz gibi davalarda yargı vesayet altındayken, savunma görevini yapan avukatlar gerçekleri söylüyorlar, hukuka aykırılıkları ortaya koyuyorlar ve tutanaklara geçirebiliyorlardı. Savunma da Saray'ın vesayeti altına sokulursa, bu olanak da ortadan kalkar."

CHP liderinin değerlendirmeleri böyle.

Kesin olan; Türkiye çoklu baro sistemine geçerse, yargının savunma ayağına olan güvenin de zedeleneceğidir.

Yazarın Diğer Yazıları

Atatürk’ten kaçış nereye kadar?

Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’ndan sonra görev yapan Diyanet İşleri Başkanları da mümkün olduğunda Atatürk’ün adını ağızlarına almıyorlar. İktidarın Atatürk’ü yok saymaya çalışan çabasında ısrar etmesi Türkiye için zaman kaybıdır.

Önünü göremeyen Türkiye

Türkiye, Afganistan konusundaki politikasını Kabil Havaalanı politikasına indirgememelidir.

Türkiye’nin Aşil topuğu

Türkiye’de iktidarın laikliği korumak gibi bir derdi olmadığı sır değil. Koç Üniversitesi’nden değerli bilim insanı Murat Somer’in önerdiği gibi muhalefet, güçlendirilmiş parlamenter sistem programı gibi güçlendirilmiş laik sistem programı üzerinde de çalışmalıdır.

"
"