06 Aralık 2019

Kadın cinayetlerinde iyi hâl ve tahrik indirimi kaldırılmalı

Her biri vicdanları sızlatan kadın cinayetleri yetmiyormuş gibi bir de faillere iyi hâl veya tahrik indirimi uygulaması kabul edilebilir bir düzenleme değildir

Birçok kadın cinayetinde olduğu gibi Ceren Özdemir’in cezaevinden firar etmiş bir cani tarafından öldürülmesinde de devletin önemli ihmali vardır.

Yakalandıktan sonra "silah çalabilseydim daha çok kişiyi öldürecektim, bıçak çalabildim" diyen, Ceren’den sonra da öldürmek için "av aradım" diyebilen bir caninin neden yarı açık cezaevine nakledildiği sorgulanması gereken bir konudur.

Yarı açık cezaevlerinden firarın daha kolay olduğu, ayrıca mahkûmların izinli olarak dışarıya çıkabildikleri bilindiği halde, daha önce bir çocuk öldürmüş, 12 ayrı suçtan sabıkalı Özgür Arduç nasıl yarı açık cezaevine çıkarılabiliyor?

Eğer firar ettiyse, bu firarı nasıl gerçekleştirmiş ve bu kadar tehlikeli birinin yakalanması için ne yapılmıştır?

İlgili bakanlıklar bu soruları aydınlatıcı bir biçimde yanıtlamalıdır.

İyi hâl indirimi kaldırılmalı

Her biri vicdanları sızlatan kadın cinayetleri yetmiyormuş gibi bir de faillere iyi hâl veya tahrik indirimi uygulaması kabul edilebilir bir düzenleme değildir.

Türk Ceza Yasası failler için iyi hâl indirimi öngörüyor.

Yasanın hükmü şöyle:

"Madde 62- (1) Fail yararına cezayı hafifletecek takdiri nedenlerin varlığı halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine, müebbet hapis; müebbet hapis cezası yerine, yirmibeş yıl hapis cezası verilir. Diğer cezaların altıda birine kadarı indirilir.

(2) Takdiri indirim nedeni olarak, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar göz önünde bulundurulabilir. Takdiri indirim nedenleri kararda gösterilir."

Görüldüğü gibi "iyi hâl indirimi" cezaları önemli ölçüde azaltıyor.

Son olarak Şule Çet davasında faile iyi hâl indirimi uygulandı. Ağırlaştırılmış müebbet hapis yerine müebbet hapis cezası verildi. Failin yargıç takdiriyle bu maddeden yararlanması, Şule Çet’in ailesi ve avukatları tarafından tepkiyle karşılandığı gibi kamu vicdanını bir kez daha yaraladı.

Hazır arka arkaya yargı paketleri hazırlanırken, kadın cinayetlerinde iyi hal indirimi kaldırılmalıdır.

Halk arasında "kravat indirimi" olarak bilinen 62. Madde, kadın katilleri için uygulanmamalıdır. Mahkemeye kravat takarak geldi, yargıca saygılı davrandı diye kadın katiline iyi hâl indirimi uygulanamaz.

Tahrik indirimi de kalkmalı

Kadın cinayeti işlemiş faillerin yararlandığı bir hüküm de "haksız tahrik indirimi"dir.

Türk Ceza Yasası’ndaki düzenleme şöyle:

"Haksız tahrik: Madde 29-(1) "Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmi dört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir."

Namus bahanesiyle işlenen cinayetlerde failler çok kez bu hükümden yararlandılar. Kadın cinayetlerinin hemen hepsinde failler ve avukatları cinayetin "haksız tahrik" koşullarında işlendiğini savundular.

Bu hükmün kamuoyunda yarattığı tepki nedeniyle Türk Ceza Yasası’nda yapılan düzenleme ile haksız tahrik indiriminden yararlanmanın yolunu kapatmak için töre cinayetleri kasten adam öldürme halleri arasına alındı. Ancak bazı mahkemeler töre cinayeti ile namus cinayeti kavramlarının aynı olmadığı gerekçesiyle, namus bahanesiyle işlenen cinayetlerde yeniden "haksız tahrik indirimi" uygulamaya başladılar.

Türk Ceza Yasası’nda yapılacak bir değişiklikle kadın cinayetlerinde bu kapı da kapatılmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları

Atatürk’ten kaçış nereye kadar?

Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’ndan sonra görev yapan Diyanet İşleri Başkanları da mümkün olduğunda Atatürk’ün adını ağızlarına almıyorlar. İktidarın Atatürk’ü yok saymaya çalışan çabasında ısrar etmesi Türkiye için zaman kaybıdır.

Önünü göremeyen Türkiye

Türkiye, Afganistan konusundaki politikasını Kabil Havaalanı politikasına indirgememelidir.

Türkiye’nin Aşil topuğu

Türkiye’de iktidarın laikliği korumak gibi bir derdi olmadığı sır değil. Koç Üniversitesi’nden değerli bilim insanı Murat Somer’in önerdiği gibi muhalefet, güçlendirilmiş parlamenter sistem programı gibi güçlendirilmiş laik sistem programı üzerinde de çalışmalıdır.

"
"