Asgari Ücret Tespit Komisyonu ilk toplantısını yaptı.
Üç toplantı sonrasında 2020 yılı için asgari ücret belirlenecek.
Asgari ücret bugün net olarak 2020 lira. Bu ücretin ne kadar artırılacağı, hükümet, işveren ve sendika temsilcilerinin görüşmeleri sonrasında belli olacak.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun ilk toplantısından sonra hükümet ve işveren yetkililerinden gelen mesajlar hiç olumlu değildi. Hükümetin ve işverenin temsilcilerinin yaptığı açıklamalarda dikkati çeken ortak bir yön, işsizliğe vurgu yapılması ve temel amaçlardan birinin "istihdamı muhafaza etmek" olduğuydu.
Önce mevcut istihdam muhafaza edilecek sonra işsizlik oranı düşürülmeye çalışılacaktı.
Bu açıklama ile işçilere ve sendikalara verilmek istenen mesaj, "önce işinizi kaybetmemeye bakın, çok işsiz var" mesajıdır. İşçiyi, "işsiz kalırsınız" tehdidiyle düşük bir asgari ücret artışına razı olmaya mecbur etmektir.
Yüzde 14 oranıyla 15 yılın en yüksek düzeyine çıkan işsizlik Türkiye’nin en ciddi sorunu. 15-24 yaş arasındaki işsizlik oranının yüzde 27,4’e ulaştığı düşünülürse ve bir de buna asgari ücretin bile çok altında çalışan ve çalışmaya hazır Suriyeli sığınmacılar eklenirse, hükümet ve işveren işçiyi "ölümü gösterip sıtmaya razı etmek" istiyor denilebilir.
Asgari ücret nedir?
Asgari ücret, adı üzerinde, bir kişinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım, kültür ve benzeri zorunlu ihtiyaçlarını günlük fiyatlarla karşılayabileceği en düşük ücrettir. Tabii buna bir de "insanca karşılayabilecek" ifadesini de eklemek gerekir.
Türk-İş’in hazırladığı rapora göre, dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 2.058,46 lira, gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 6.705,08 lira.
DİSK’e ve bazı başka sendikalara göre bu rakamlar çok daha yüksek.
Türk-İş’in hesaplamaları esas alınsa bile, bugünkü asgari ücret açlık sınırının altında. Buna karşın işveren temsilcilerinin telaffuz ettikleri artış brüt 200 lirayla sınırlı. Fiyatlardaki artış düşünülürse böyle bir artışla işçinin 2020 yılında bırakın yoksulluk sınırının üzerinde yaşaması tok gezmesi bile mümkün değildir.
Gerçek enflasyon
TÜİK son olarak enflasyon oranını yıllık yüzde 10.56 olarak açıkladı. Bu rakamın gerçekçi olmadığı, temel ihtiyaç maddeleri ve hizmetlere yapılan zam oranlarından ve devletin esas aldığı vergi artış oranından da belli.
Devlet, vergileri yüzde 22.58 oranında artırdı. Devletin yeniden değerleme oranı bu olduğuna göre enflasyonun bu rakamın altında olması düşünülemez. Hükümetin devlete ayrı, vatandaşa ayrı enflasyon oranı uygulaması da kabul edilemez.
Vatandaşın enflasyonuna baktığımızda ise bir yılda gıdada yüzde 54, elektrikte yüzde 71, doğalgazda yüzde 58 fiyat artışı görüyoruz.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun dikkate alması gereken enflasyon işte rakamlar olmalı. Yoksa yüzde 7 veya 10 brüt zamla vatandaşın satın alma gücünde bir yılda meydana gelen kayıp karşılanamaz.
Komisyon, devletin vergi artışlarında esas aldığı yüzde 22.58 oranını dikkate alsa asgari ücretin 2.578 lira olması gerekiyor ki, bu dahi temel ihtiyaç maddelerinde bir yılda yapılan fiyat artışını karşılamaktan çok geri kalıyor.
Ücretlerin ortalama seviyesine bakılırsa, asgari ücretin "ortalama ücret" haline geldiği de görülüyor. 2016 yılında yapılan araştırmaya göre Türkiye’de asgari ücretle çalışan işçi sayısı 6 milyon civarındadır.
Son üç yılda ekonomide kötü gidiş ve işsizliğin katlanmasının sonucu olarak bu sayının çok daha arttığı söylenebilir.
Bu koşullarda israf üzerine israf yapan, en büyük işadamlarının vergi borcunu silen, birçok büyük inşaat ve tekstil şirketini yeni düzenlemelerle kurtaran hükümetin görevi, asgari ücreti insan onuruna yakışacak bir düzeye çıkarmaktır.
İşçileri, işsiz kalırsınız tehdidiyle daha aza razı etmek için çabalamak değil.