11 Ocak 2021

Güçlendirilmiş iktidar

Millet İttifakı'nın demokrasi ittifakına dönüşerek büyütülmesi girişimleri de güçlendirilmiş iktidarın hedefinde

Millet İttifakı, "güçlendirilmiş parlamenter sistem" için model oluşturmaya çalışırken, Cumhur İttifakı "güçlendirilmiş iktidar" modelini çoktan uygulamaya koydu.

Dünyadaki örneklerinin hiçbirine benzemeyen "cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi", güçlendirilmiş tek adam modeli olarak yürürlüğe girdiği gibi uygulama boyunca daha da güçlendirildi.

Demokrasinin temel dayanağı olan kuvvetler ayrılığını fiilen rafa kaldıran iktidar, yasamayı etkisizleştirip, yargıyı da etkisi altına aldı. Böylece yürütme organını tek başına temsil eden Cumhurbaşkanı, denge-denetleme freninden de kurtularak, tek karar verici konumuna geldi.

Yargı ve yasamanın denetiminin etkisiz kılınmasının yanı sıra, güçlendirilmiş iktidar modeline yüzde 90'ı kontrol altına alınan medya da eklendi.

Güçlendirilmiş iktidar modeli bununla da yetinmedi.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) kararlarını uygulamayacağını ilân etti. Anayasa Mahkemesi kararını uygulamayan yargıçlardan yana tavır aldı. Tek gücün yürütme erki olduğunu duyurdu. Mahkeme kararını beklemeden siyasi kararını açıkladı.

İktidarın güçlendirilmesi bununla da kalmadı.

Belediyeler dışında sivil toplum kuruluşlarına kayyım atanmasının yolunu açan bir yasa çıkardı. Bu konuda İçişleri Bakanı yetkilendirildi.

Terörün finansmanının önlenmesi bağlamında Birleşmiş Milletler'in kararıyla alınacak önlemler arasında Cumhurbaşkanı'na mahkemelere ait olması gereken malvarlığını dondurma yetkisi verildi.

Yine Cumhurbaşkanı'na hangi arazilerin orman statüsünden çıkarılacağına karar verme yetkisi tanındı.

Bekçilik kurumu yeniden oluşturuldu, bekçilere polis yetkileri tanındı.

İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü'ne Türk Silahlı Kuvvetleri'nin envanterindeki silahları kullanma yetkisi verildi.

Kamu ihalelerinde İhale Yasası'nın tanıdığı yetkiler tek yönlü yorumlanarak kamu-özel işbirliği yatırımlarında davet usulüyle seçilen şirkete ihale verilmesi uygulaması yaygınlaştırıldı.

Hızlı müdahale sistemiyle, yalanlanamamış, tekzip edilemeyen birçok haber sırf iktidar mensuplarının aleyhine diye erişime kapatılması yaygınlaştı.

Özgür yayıncılık yapmaya çalışan, iktidarın eleştirilebildiği televizyon kanallarına RTÜK ceza yağdırmaya başladı. Aynı şekilde Basın İlan Kurumu, eleştirel haber veya yorum yapan gazetelere resmi ilanlarını kesme cezası vermeye başladı.

Televizyonlarda görüşünü açıklayan CHP'nin mevcut milletvekili hakkında çok hızlı bir şekilde fezleke hazırlanıp gönderildi, CHP eski milletvekili hakkında ise soruşturma açıldı.

İktidarın güçlendirilmesi, kuvvetler ayrılığının fiilen kuvvetler birliğine dönüştürülmesinden sonra İçişleri Bakanlığı üzerinden güvenlik, Varlık Fonu ve ihaleler üzerinden ekonomi, sulh ceza hakimlikleri üzerinden yargı, RTÜK ve Basın İlân Kurumu üzerinden medya alanında yoğunlaştı.

Güçlendirilmiş iktidar, arkasına aldığı bu yapı üzerinden muhalefet partilerini, milletvekillerini, il başkanlarını, atanan rektöre itiraz eden üniversite öğrencilerini terörist ilân etmeye başladı.

Bu durum, muhalefetteki siyasi partilerin siyaset yapma alanını, iktidara tabi olmadan yayıncılık yapmaya çalışan basın-yayın kuruluşlarının halkı bilgilendirme alanını daralttı.

İki alandaki bu bariz kısıtlama, demokrasinin alanını da küçülttü.

Bu kısıtlama ve daraltmayı kırmak isteyen Millet İttifakı'nın demokrasi ittifakına dönüşerek büyütülmesi girişimleri de güçlendirilmiş iktidarın hedefinde.

İktidarın yürütme organını aşırı yetkilendirme, muhalefeti ve medyayı dar bir çember içine hapsetme uygulamalarına karşın Cumhur İttifakı önümüzdeki seçimleri kazanacağından emin değil. Kamuoyu yoklamaları iktidarın yüzde 50'nin altında kaldığını gösteriyor.

Bu durum karşısında atağa geçen iktidar, Millet İttifakı'nı parçalama girişimlerini aralıksız sürdürüyor.

Bu amaçla Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da sahaya indi. Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk'ü ziyaret etti. İttifak konusunu, seçim işbirliğini, teröre karşı mücadelede desteği konuştuklarını söyledi. Bu girişim Saadet Partisi'ni Cumhur İttifakı'na katma girişimiydi. Aynı amaçla başka partilerle de görüştüğünü söyledi. DSP Genel Başkanı'nı kabul etti. Demokrat Parti'nin Millet İttifakı'ndan ayrılacağı haberleri yayıldı. DP Genel Başkanı bu haberleri yalanladı.

İktidarın Millet İttifakı'nı parçalama, Cumhur İttifakı'nı genişletme söylem ve girişimleri, muhalefeti "teröristlikle, HDP'nin ve PKK'nın yanında durmakla" suçlama ekseninde yoğunlaşıyor.

Anlaşılıyor ki güçlendirilmiş iktidar bu eksen üzerinden muhalefet partilerine, sivil toplum kuruluşlarına ve kendine bağlı olmayan medyaya yüklenmeyi sürdürecek.

Yazarın Diğer Yazıları

Atatürk’ten kaçış nereye kadar?

Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’ndan sonra görev yapan Diyanet İşleri Başkanları da mümkün olduğunda Atatürk’ün adını ağızlarına almıyorlar. İktidarın Atatürk’ü yok saymaya çalışan çabasında ısrar etmesi Türkiye için zaman kaybıdır.

Önünü göremeyen Türkiye

Türkiye, Afganistan konusundaki politikasını Kabil Havaalanı politikasına indirgememelidir.

Türkiye’nin Aşil topuğu

Türkiye’de iktidarın laikliği korumak gibi bir derdi olmadığı sır değil. Koç Üniversitesi’nden değerli bilim insanı Murat Somer’in önerdiği gibi muhalefet, güçlendirilmiş parlamenter sistem programı gibi güçlendirilmiş laik sistem programı üzerinde de çalışmalıdır.