ABD'de Demokrat Parti'nin başkan adayı Joe Biden'ın, New York Times'a, 16 Aralık 2019 tarihinde verdiği röportajda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için kullandığı "Onu darbeyle değil seçimle devireceğim, muhalefeti destekleyeceğiz" biçiminde özetlenecek sözleri Türkiye'de gündem oldu.
Biden'in diplomaside yeri olmayan bu sözleri skandal niteliğindedir ve kabul edilemez. Türkiye'nin içişlerine karışma haksızlığı ve hadsizliği gösteren Biden'e Türkiye'de hem iktidar hem muhalefet partileri hakettiği yanıtı gecikmeden verdiler.
Bu olayın açıklığa kavuşmayan bazı yönleri var.
Biden'in 6 ay önce söylediği bu sözlerin neden bugün gündem olduğu gibi.
Biden'in bu hadsiz sözlerinin 17 Aralık 2019 günü New York Times'ta yer aldığının görüldüğü gün Türkiye'nin ABD Büyükelçiliği'nin Ankara'yı uyarması, Dışişleri Bakanlığı'nın da gerekli yanıtı vermesi gerekirdi. Ankara'nın böyle bir tepki vermediği, Anadolu Ajansı'nın Mayıs 2020'de İngilizce olarak haberleştirdiği bu sözler Türk basınında yer bulmadığı gibi siyasilerin tepkisine de konu olmamış. Bu durumda Türk dışişlerinin, iktidarı ve muhalefetiyle siyasi partilerin ve tabii basının da ihmali veya gizleme çabası olduğu söylenebilir.
Biden'in sözlerinin bugün gündem olmasında ise iktidar sözcülerinin payı büyük. Cumhurbaşkanlığı ve AK Parti sözcüleri, Biden'in sözlerine sert karşılık verirken, aynı zamanda "dış güçlerin AK Parti iktidarını nasıl devirmek istediğini, muhalefeti ve özellikle CHP'yi de nasıl destekledikleri"ni öne çıkararak bir algı faaliyetine yöneldiler.
Oluşturulmaya çalışılan algı, ABD'nin 15 Temmuz'da darbeyle deviremediği Erdoğan ve AK Parti'yi devirip, yerine CHP'yi iktidar yapacağı algısıdır.
Bu algı aynı zamanda AK Parti için, bir "mağduriyet" algısını beraberinde getirdiği için, iktidara yarayan, CHP'yi ve muhalefeti de "ABD desteğiyle iktidara gelecek parti" konumuna düşüren bir hava oluşturuyor.
ABD - FETÖ ilişkisi
ABD'nin FETÖ'yü koruyup kolladığı, güçlü bir istihbarat aygıtı olarak kullandığı ve 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında güç olduğu bir sır değil.
Tabii şunu da eklemek gerekir ki, FETÖ'nün asker ve sivil bürokrasinin yönetimine yerleştirilmesi, Ergenekon, Balyoz ve benzeri davalarda TSK'da büyük tasfiye yapılması, bu terör örgütünün orduda darbeye kalkışacak konuma getirilmesi de AK Parti iktidarının katkısıyla olmuştur. Bu gerçek Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından "Aldatıldık, Allah ve milletim bizi affetsin" diyerek kabul ve beyan edilmiştir. Yine AK Parti iktidarının FETÖ'cülerle işbirliği yaparak TSK'daki Atatürk'e bağlı komutanları tasfiye ettiği, parti yetkilileri ve eski bir milletvekili tarafından kamuoyuna açıklanmıştır. Bu açıklamalar ABD desteğindeki FETÖ'nün Türkiye'de nasıl darbeye kalkışacak bir güce ulaştığını da izah ediyor.
Bu gerçek ortadayken, iktidar sözcülerinin, Biden'in 8 ay önce sarf ettiği sözlere dayanarak Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP'yi "ABD'nin desteği ile Erdoğan'ı devirip iktidara gelme" kumpasıyla suçlaması bir algı operasyonudur.
CHP - ABD ilişkileri
CHP, "bağımsızlık benim karakterimdir" diyen Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu partidir. O Atatürk ki, "ecnebilerin tavsiyesiyle yükselmiş bir millet yoktur. Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir" diyerek, ABD ve İngiliz mandasını savunanlara karşı "mandaya hayır" demiş bir büyük liderdir.
Atatürk'ün bu tutumu CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel'in de anımsattığı gibi İsmet İnönü, Bülent Ecevit, Deniz Baykal ve Kemal Kılıçdaroğlu tarafından da sürdürülmüştür.
İsmet Paşa'nın ABD Başkanı Johnson'un mektubuna verdiği yanıt tarihi değerdedir. İnönü, "yeni bir dünya kurulur Türkiye'de yerini alır diyerek" ABD'ye resti çekmiştir.
Bülent Ecevit, ABD'ye karşın haşhaş ekimini serbest bırakmış ve 1974'de yine ABD ve İngiltere'ye karşın Kıbrıs Barış Harekâtı'nı gerçekleştirmiştir. ABD'nin baskısına ve ambargosuna boyun eğmemiş, Kıbrıs Türkleri'ni özgürlüğe kavuşturduğu gibi Yunanistan'ın albaylar cuntasından kurtarmıştır. Aynı Ecevit, 25 yıl sonraki başbakanlığında, ABD'nin Irak'ı işgal planına Türkiye'nin ortak olmayacağını Beyaz Saray'da söylemiş ve görevini Abdullah Gül'e devrederken, "ABD'nin oyununa gelmeyin, Irak'a girmeyin, Kıbrıs'tan ödün vermeyin" tavsiyelerinde bulunmuştur.
CHP lideri Deniz Baykal, 1 Mart Tezkeresi TBMM'ye geldiği gün, ABD'nin ve AK Parti lideri Tayyip Erdoğan'ın isteklerine karşı durmuş ve büyük mücadele vermiştir. 1 Mart Tezkeresi'nin TBMM'den geri çevrilmesinde Baykal'ın tarihi konuşmasının ve karşı duruşunun payı büyüktür. FETÖ kumpaslarına karşı iktidarı uyarmış, Ergenekon, Balyoz ve benzeri davalar için "avukatıyım" diyerek mücadele etmiş ve tarih haklı olduğunu göstermiştir.
CHP Genel Başkanlığı görevini Deniz Baykal'dan devralan Kemal Kılıçdaroğlu da ABD - FETÖ işbirliğine karşı iktidarı uyarmayı sürdürmüş ve 15 Temmuz darbe girişimi karşısında demokrasinin yanında kararlılıkla durmuştur.
Emperyalist devletlere karşı dünyada örneği olmayan Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı vermiş Atatürk'ün partisi CHP'nin ABD'ye karşı duruşu tarih sayfalarındadır.