16 Nisan 2021

Cevap veremeyince...

Merkez Bankası'nın hâlâ, bu sorunun yanıtını vermek yerine karanlıkta ıslık çalmaya devam etmesi kamuoyundaki kuşkuları ve soruları artırdı

Türkiye günlerdir 128 milyar doları konuşuyor.

Başta CHP olmak üzere muhalefet partileri "128 milyar dolar nerede?" sorusunu soruyor. CHP il ve ilçe binalarına da bu soru pankart olarak asılıyor.

Soru konusu 128 milyar dolar, 2019 ve 2020 yıllarında Merkez Bankası'nın erittiği rezerv tutarı.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan veya Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan ya da Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu bu basit soruyu yanıtlayabilirler. Merkez Bankası kayıtları ellerinde.

İktidar bu soruyu yanıtlamak yerine CHP binalarına asılan pankartları savcının veya kaymakamın talimatıyla, polis özel harekât timleri dahil, güvenlik güçleri eliyle indiriyor. Yüksekteki pankartlar vinç kullanılarak indiriliyor. CHP ertesi gün yeniden aynı pankartları asıyor, güvenlik güçleri yeniden indiriyor.

Tuhaf bir hükümet etme anlayışı.

Siyasi Partiler Kanunu, partilere afiş, pankart asma ve benzeri faaliyetlerde bulunma hakkı veriyor. Her demokratik ülkede olduğu gibi bu normal faaliyeti yasa dışı bir eylemmiş gibi algılamak, iktidar partisinin devlet gücüyle siyaset yapmasından başka bir şey değil.

Kaldı ki, iktidarın bu tuhaf pankart indirme faaliyeti, CHP'nin "128 milyar dolar nerede?" sorusunun gündeme iyice yerleşmesine, bütün kamuoyu tarafından bilinmesine ve bu soruyu soranların artmasına yol açmak dışında AK Parti'ye bir fayda da sağlamış değil.

Merkez Bankası'nın kayıtlarına bakıp bu soruya tek ve net bir yanıt vermek yerine iktidar sözcüleri birbirinden farklı yanıtlar vermeyi tercih ettiler. İktidar cephesi 128 milyar sorusuna; "Merkez Bankası'nda duruyor," "vatandaş dolar talep etti biz de talebi karşıladık, 128 milyar dolar vatandaşın hesaplarında duruyor," "Merkez Bankası'nda hiçbir zaman 128 milyar dolar rezerv olmadı ki," "pandemiyle mücadelede kullandık" gibi birbirinden alakasız yanıtlar verdi. Tabii bu çelişkili yanıtlar CHP'yi ve kamuoyunu tatmin etmeyince pankartlar CHP binalarından zorla indirildi. Sorunun yanıtı polis gücünü göstermek oldu.

Oysa Merkez Bankası'ndaki 128 milyar dolarlık rezerve ne olduğu, Uğur Gürses, Kerim Rota, Murat Kubilay gibi merkez bankacılığı ve ekonomi alanında uzman isimler tarafından yazıldı. Merkez Bankası'nın verilerini kullanarak 128 milyar doların izini sürdüler ve neler yapılmış olabileceğini de net bir şekilde kamuoyuna duyurdular.

Buna karşın Merkez Bankası'nın hâlâ, bu sorunun yanıtını vermek yerine karanlıkta ıslık çalmaya devam etmesi kamuoyundaki kuşkuları ve soruları artırdı.

Merkez Bankası uzmanı olarak da görev yapmış olan Uğur Gürses'in şu sorularını tekrar anımsatmakta fayda var:

1- Satılan, eritilen döviz rezervi miktarı tam olarak ne kadardır? 128 milyar doların üzerinde midir?

2- 128 milyar dolarlık döviz rezervleri Merkez Bankası'ndan hangi yollarla çıkarılmıştır?

3- Merkez Bankası bu konuda, kendi bünyesi dışında yapılan satışlara ilişkin bir Banka Meclisi kararı, Yönetim Komitesi kararı almış mıdır? Satışlarla ilgili bir karar defteri tutulmuş mudur?

4- Ülke rezervlerinin finansal güvenliği tehlikeye atacak düzeyde bu kadar eritilmesinde siyasi direktif var mıdır? Kim vermiştir?

5- Merkez Bankası'ndan çıkarılan dövizler nereye aktarılmıştır?

6- Hangi mekanizmalarla satılmıştır? Bankalar arasında mı, döviz brokerleri aracılığı ile mi? Uluslararası banka ya da finansal kurumların oluşturduğu trading sistemleri aracılığı ile mi?

7- Satışa aracılık edenler "blind broker" mıdır? Yoksa alıcı ve satıcı taraflar birbirlerini bilebilecek bir eşleşme ile mi satışlar gerçekleşmiştir?

8- Dövizlerin günlük olarak işleyişte satışına kimler karar vermiştir?

9- Hangi kurdan, ne kadarlık miktarlarla satılmıştır?

10- Hangi kurdan, ne kadar satılacağına kim/kimler karar vermiştir?

Bu soruların yanıtları 128 milyar dolara ne olduğunu kuşkuya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkaracaktır.

Bu sorular yanıtlanmadan da CHP ve diğer muhalefet patileri "128 milyar dolar nerede?" sorusunu sormaya devam edeceklerdir.

Bu soruyu CHP binalarından devlet gücüyle indirmek bir yanıt değildir.

Yazarın Diğer Yazıları

Atatürk’ten kaçış nereye kadar?

Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’ndan sonra görev yapan Diyanet İşleri Başkanları da mümkün olduğunda Atatürk’ün adını ağızlarına almıyorlar. İktidarın Atatürk’ü yok saymaya çalışan çabasında ısrar etmesi Türkiye için zaman kaybıdır.

Önünü göremeyen Türkiye

Türkiye, Afganistan konusundaki politikasını Kabil Havaalanı politikasına indirgememelidir.

Türkiye’nin Aşil topuğu

Türkiye’de iktidarın laikliği korumak gibi bir derdi olmadığı sır değil. Koç Üniversitesi’nden değerli bilim insanı Murat Somer’in önerdiği gibi muhalefet, güçlendirilmiş parlamenter sistem programı gibi güçlendirilmiş laik sistem programı üzerinde de çalışmalıdır.