17 Şubat 2020

Atatürk'ün mirası

Atatürk’ün vasiyetinde bu hisselerin gelirinin, manevi kızları için belirlediği aylık dışında kalan kısmını Türk Dil ve Tarih Kurumu’na verilmek üzere CHP’ye bırakmıştır. Bu hisseden CHP’nin aldığı tek kuruş yoktur

Atatürk’ün CHP’ye bıraktığı Türkiye İş Bankası’ndaki hissesinin hazineye devredilmesi konusu yine gündemde.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AK Parti yetkilileri bu konuyu daha önce de birkaç kez gündeme getirdiler. Son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin merkez yönetim toplantısında bu konuda talimat verdiğini açıkladı. Erdoğan, ayrıca kaybedecek vakit olmadığını çalışmaların hızla tamamlanacağını söyledi.

Atatürk’ün Türkiye İş Bankası’ndaki hisselerinin hazine devredilmesi çalışması ilk değil. Daha önce iki kez bu işlem yapıldı. 1953 yılında Başbakan Adnan Menderes’in talimatıyla çıkarılan bir yasayla Atatürk’ün hisseleri hazineye devredildi. Ancak 10 yıl sonra 1963 yılında Anayasa Mahkemesi bu yasayı iptal etti. Atatürk’ün hisseleri CHP’ye iade edildi.

İkinci işlem ise 12 Eylül 1980 askeri müdahalesinden sonra yapıldı. Askeri yönetim CHP’yi kapattı. CHP’nin tüzel kişiliği kalmadığı gerekçesiyle de Atatürk’ün hisseleri hazineye devredildi. Ancak bu işlem de kalıcı olmadı. 1992 yılında CHP’nin açılması üzerine Genel Başkan Deniz Baykal’ın talimatıyla konu Yargıtay’a götürüldü. Yargıtay hisselerin CHP’ye iade edilmesine hükmetti.

Şimdi üçüncü girişimi Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti gerçekleştirecek. Bu yönde bir yasa çıkarılması halinde Atatürk’ün Türkiye İş Bankası’ndaki hisseleri hazineye devredilecek.

Ortada Anayasa Mahkemesi’nin Yargıtay’ın kararı varken, çıkarılacak bu yasa da yine mevcut Anayasa’ya ve bağlayıcı yargı kararlarına aykırı olacaktır.

Çıkarılacak yasa yine CHP tarafından yargıya taşınacaktır.

Hisselerin yeniden CHP’ye verilmesini sağlayan Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay kararların temel dayanağı, yapılan işlemin Medeni Kanun’un düzenlediği mülkiyet ve miras hukukuna aykırı olduğudur. Yüksek yargı, Hazineye devir işleminin "müsadere" niteliği taşıdığına, ancak bu tasarrufun mülkiyet ve miras haklarını yok ettiğine hükmetmiş ve iptal etmiştir.

CHP'nin maddi bir kazancı yok

Atatürk’ün vasiyetinde bu hisselerin gelirinin, manevi kızları için belirlediği aylık dışında kalan kısmını Türk Dil ve Tarih Kurumu’na verilmek üzere CHP’ye bırakmıştır. Bu hisseden CHP’nin aldığı tek kuruş yoktur. Sadece Türkiye İş Bankası'nda, bu hisseleri temsilen dört temsilci bulunmaktadır.

Durum öyle olduğu halde sanki CHP bu hisseler nedeniyle Türkiye İş Bankası’ndan para alıyormuş gibi bir izlenim yaratmak gerçeği yok saymaktır.

O halde, Atatürk’ün hisselerinin vasiyetine aykırı biçimde "müsadere" edilmesi hem Atatürk’ün mirasını değiştirmek hem CHP’yi töhmet altında bırakmak anlamı taşır.

Böyle bir işlem Atatürk’ün bir mirasını daha yok etmek ve CHP’yi baskılamak dışında bir anlam taşımaz.

Atatürk'ün Türkiye'ye bıraktığı miras

Türkiye İş Bankası’ndaki hisselerinin hazineye devredilmesi, AK Parti iktidarının Atatürk’ün mirasına karşı uygulamalarının ilki ve en önemlisi de değildir.

İktidar, Atatürk’ün bu hisselerinden çok aha büyük ve önemli olan mirasına uygun olmayan adımlar atmış, bu mirasın fiilen ortadan kaldıracak bir süreç başlatmıştır.

Atatürk’ün en büyük mirası, "en büyük eserim" dediği ve Türk gençliğine emanet ettiği "Türkiye Cumhuriyeti’nin temel nitelikleridir. Türkiye Cumhuriyeti’ne karakterini veren, demokrasinin ve gelişmesinin dayanağı olan laiklik ilkesidir.

Laiklik olmadan demokrasinin çağdaş demokrasiler düzeyini yakalamak ve yine laiklik olmadan eğitimde bilimsel gelişmelere ulaşmak mümkün değildir.

Bugün devlet kurumlarının laik yapısı büyük ölçüde örselenmiş, liyakatın yerini kayırmacılık, tarikatçılık, dini değerler almıştır. Devlet okullarında dini vakıflarla sözleşmeler yapılmış, vakıf atında örgütlenen tarikat mensubu sözde imamlar, ilahiyatçılar ders vermeye, örgün eğitimi yönlendirmeye başlamışlardır. Ana sınıfındaki kız öğrencilerin başları örtülmüş, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin doğru olduğu daha o yaşta çocukların kafasına yerleştirilmiştir.

Diyanet işleri ve tarikat liderleri fetvalarıyla güncel ekonomik ve siyasi konularda "fetva" vermeye başlamış, toplumsal ve siyasal yaşamı düzenlemeye girişmişlerdir.

Türkiye laik-bilimsel eğitimden çok uzaklaşmış, ders kitapları, kılavuz kitaplar bilime değil hurafelere dayandırılmıştır.

Atatürk’ün en büyük mirası adım adım asıl böyle yok edilmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları

Atatürk’ten kaçış nereye kadar?

Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’ndan sonra görev yapan Diyanet İşleri Başkanları da mümkün olduğunda Atatürk’ün adını ağızlarına almıyorlar. İktidarın Atatürk’ü yok saymaya çalışan çabasında ısrar etmesi Türkiye için zaman kaybıdır.

Önünü göremeyen Türkiye

Türkiye, Afganistan konusundaki politikasını Kabil Havaalanı politikasına indirgememelidir.

Türkiye’nin Aşil topuğu

Türkiye’de iktidarın laikliği korumak gibi bir derdi olmadığı sır değil. Koç Üniversitesi’nden değerli bilim insanı Murat Somer’in önerdiği gibi muhalefet, güçlendirilmiş parlamenter sistem programı gibi güçlendirilmiş laik sistem programı üzerinde de çalışmalıdır.