11 Ekim 2019

Amerikan mandası Arap ülkeleri

Türkiye'nin, Şam yönetimi dahil Rusya ve İran'la işbirliği dışında elle tutulur bir seçeneği görülmüyor

Barış Pınarı Harekâtı'na bir an bile tereddüt göstermeden tepki gösteren din kardeşimiz Arap ülkeleri oldu.

Avrupa Birliği'nden (AB) önce Arap Birliği Türkiye'ye yüklendi. Suudi Arabistan, Mısır ve Türkiye'den başka etrafında dostu kalmayan Filistin…

Oysa Türkiye nezdinde, AK Parti iktidarı boyunca Arap ülkeleri en çok itibar edilen ülkelerdir.

Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün, Sisi öncesi Mısır, Kuveyt…

O kadar ki Suudi Kralı öldüğünde Türkiye 3 gün yas ilân etti. Kral Salman Türkiye'de en iyi ağırlanan, otelinde ayağına kadar gidilen, prenslerinin tatillerini Türkiye'de geçirmelerinden övünülen en yüksek mertebeye oturtulan kraldı.

Suudi Kralı'ndan sonra ikinci en yüksek mertebe Körfez ülkelerinindi. Araplara ve Arapçaya özen ve teşvik de cabası…

Uğruna sadece Mavi Marmara'da İsrail askerlerinin kurşunlarıyla 9 şehit verdiğimiz Filistin…

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, uğruna "one minute" diye Davos'u çınlattığı Filistin…

Topu birden Türkiye'nin karşısına dikildiler.

Suriye'nin kuzeyinde inşa edilen PKK devletçiği ve ordusunun baş finansörü de Suudi Arabistan'dı; silahı ABD, parasını ise Suudiler ödüyordu.

Basına yansıyan haberlere göre sadece silah parası değil maaşları Suudilerden ve bazı Körfez ülkelerinden çıkıyordu.

Arap ülkelerinin birçoğu bağımsız gibi görünseler de fiilen Amerikan mandası altında ülkelerdir.

Suudi Arabistan, Mısır, Katar, Ürdün, Kuveyt, ABD'ye bağımlı ve ABD hayranı ülkelerdir.

Böyle oldukları Barış Pınarı'nı ABD'den daha şiddetle kınamalarıyla bir kez daha ortaya çıktı.

Arap ülkeleri hem yüzyıllar süren Osmanlı egemenliği hem ABD bağımlılığı nedeniyle Türkiye'ye dost ülkeler değildir. Hiç olmamışlardır.

PKK'nın birinci hamisi

İşte Suriye örneği…

Türkiye'ye karşı PKK'nın birinci hamisi Suriye'dir. PKK'yı koruyup, kollayan, besleyip, büyüten ve Türkiye'nin üzerine süren Baba Esad'dır. Bunu bütün dünya bilir. Baba Esad, ancak Türk silahlı Kuvvetleri Suriye sınırına dayanınca, yıllardır "bizde böyle bir adam yok" dediği terör örgütü PKK'nın lideri Abdullah Öcalan'ı ülkesinden göndermek zorunda kalmıştır.

Tarihin cilvesine bakın ki şimdi aynı PKK, ABD'nin himayesinde Suriye'yi bölüyor ve Suriye topraklarında PKK ile Türk Silahlı Kuvvetleri mücadele ediyor.

İsrail dostu Araplar

Suriye'nin kuzeyinde bir PKK devleti kurulmasını isteyen sadece ABD değil. Tabii ki bu projenin asıl destekçisi İsrail. Irak'ın ve Suriye'nin bölünerek zayıflaması ve ortaya ABD güdümünde Arap olmayan bir devletin daha çıkması en fazla İsrail'in işine geliyor.

Türkiye, hem Suriye hem de kendi adına bu bölünmeye engel olmaya çalışıyor ama Arap ülkeleri İsrail'in değil Türkiye'nin karşısında.

Bu Arap ülkeleri Filistin'in değil İsrail'in dostları… 

İş birliği olanakları

Türkiye, PKK ile mücadelesinde yalnızdır.

Tarihte PKK kadar dış desteğe sahip terör örgütü görülmemiştir. Başta ABD olmak üzere gelişmiş Batı ülkeleri bu terör örgütünü Orta Doğu'da bir istikrarsızlık aracı olarak kullanmışlardır. Buna Suriye gönüllü olmuştur.

Eski Sovyetler Birliği'nden Yunanistan'a, Almanya'dan Fransa'ya, Belçika'dan Hollanda'ya kadar birçok ülke örtülü destek vermiştir.

Barış Pınarı bu durumun değişmediğini gösterdi.

Bugünkü koşullar altında Türkiye'nin, Şam yönetimi dahil Rusya ve İran'la işbirliği dışında elle tutulur bir seçeneği görülmüyor.

Özellikle "ümmet" diye diye peşinden koştuğumuz Arap ülkeleriyle bir yere varılamayacağı bir kez daha görüldü.

Yazarın Diğer Yazıları

Atatürk’ten kaçış nereye kadar?

Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’ndan sonra görev yapan Diyanet İşleri Başkanları da mümkün olduğunda Atatürk’ün adını ağızlarına almıyorlar. İktidarın Atatürk’ü yok saymaya çalışan çabasında ısrar etmesi Türkiye için zaman kaybıdır.

Önünü göremeyen Türkiye

Türkiye, Afganistan konusundaki politikasını Kabil Havaalanı politikasına indirgememelidir.

Türkiye’nin Aşil topuğu

Türkiye’de iktidarın laikliği korumak gibi bir derdi olmadığı sır değil. Koç Üniversitesi’nden değerli bilim insanı Murat Somer’in önerdiği gibi muhalefet, güçlendirilmiş parlamenter sistem programı gibi güçlendirilmiş laik sistem programı üzerinde de çalışmalıdır.

"
"