20 Kasım 2022

Yalova: İstanbul'un yanı başında bir vaha

Yalova İstanbul'un yanı başında bir vaha. Termali, Atatürk Köşkü, Yürüyen Köşk'ü... Size küçük bir rehber hazırladım

Okulların ara tatili devam ediyor. İstanbul'da olup kalabalıktan gözü korkanlar için, Yalova ciddi bir alternatif. Yenikapı'dan deniz otobüsüyle gitmek çok kolay. Tabii Üçüncü Köprü'yle de... İstanbullular için sanki karşıda, biraz uzakça bir semte gitmişsiniz gibi. Hoop, başka bir dünya. Ben çocukken çok giderdik biz Yalova'ya. Hep Termal Otel'de kalırdık. Uzun kalırdık; annem 21 günlük kaplıca kürü yapmayı çok severdi. Ağlarmış gibi keman çalan bir müzisyen vardı; akşam yemekleri bahçede yenirdi, çok şık olurdu. Canlı müzik vardı, klasik müzik sadece. Hayatımda ilk kez kabak grateni orada yemiştim; herhalde on yaşımda falandım. Şimdi benim çocukluğumun Yalovası'nın yerinde yeller esiyor. Kötü büyümüş bir Anadolu şehri, ama yer yer şaşırtıcı noktalar hâlâ var. Hani film genel olarak kötü, ama bazı bölümler çok iyi kotarılmış gibi. Ben size o iyi bölümlerden bahsedeyim. İnanın gitmeye değer.

Termal dört bin seneden beri akıyor

Bu sular kaç devir, kaç imparatorluk gördü… Yok yok, gören su aktı gitti, değil mi? Şimdi akan her molekül yeni. Gerçi buharlaşan, yağmur olan, tekrar yer altına sızan damlalar? Neyse neyse; dört bin yıldır burası bir kaplıca merkezi. Tarihte 'Pitiya' olarak biliniyor bu bölge. Mide suyu, ayak suyu, göz suyu, değişik hastalıklara iyi geliyor. Abdülmecid'in annesi Bezm-i Alem Valide Sultan, romatizmasına burada şifa bulmuş. Osmanlı zamanında birçok köşk ve banyo yapılmış. 

Bir ara sırf Arap turistler vardı. Bir ara da Rusça konuşan ülkelerden gelen kadınlar. Şimdi ortalardaki Arapların çoğu yerli; Yalova'da evleri var. Ruslar çok azalmış. Bolca Avrupa'dan Türkiye'ye tatile Türk turist vardı.

Termal tesisleri çok iyi. Hepsi yenilenmiş. Hele yeni yapılan şık butik otellere giderseniz, zaten söyleyecek hiç lafım yok.

Gökçedere köyü

Termal tesislerinin yanında. Yazın kalabalığında dolaşmak pek keyifli değil. Bu mevsimde merdivenli, süslü yollarıyla çok nostaljik. Eski Türk filmi tadında. Ne yazıl ki köyün zevksiz mimarisi, o pahalı, özel, marka olabilecek canım yeri, üç paralık etmeyi başarmış.

Atatürk Köşkü

"Yürüyen Köşk" de deniyor. Yalova'nın içinde. Atatürk, yakındaki çınarın, köşkün pencerelerine zarar vereceği için kesileceğini öğrenmiş. Çok üzülmüş. Çare bulunmasını istemiş. O günün mühendislik bilgisi, sorunu çözmeyi başarmış. Köşk, temelinden sökülmüş, döşenen raylara oturtulmuş ve ileri doğru "yürümüş".

Ben kızlarımı götürdüm, çok etkilendiler. Yürüyen Köşk, bugün bir müze. Büyük lider Atatürk'ün mütevazı ve rafine zevkini anlamak için çok güzel bir ziyaret noktası.

Termal Atatürk Köşkü

1929 yılında, sadece otuz sekiz günde inşa edilmiş. Küçük, ama müthiş bir güzellik. Mimarı Prof. Hakkı Eldem. Birçok önemli karar burada alınmış. Ayrıca köşkte şaheser bir Ayvazoski tablosu var. Her defasında yüreğim başka türlü çarpıyor.

Hayrettin Karaca Arboretumu

Ülkemizin ilk özel arboretumu, yani ağaç parkı burası. 2004 yılında vakıf statüsüne kavuştu. Arboretum, havuzları, yürüyüş yolları, kuş cıvıltıları ve binbir çeşit bitkisiyle, adeta bir cennet. Lütfen görün burayı ve bu vizyoner beyefendiyi, Hayrettin Karaca'yı, en güzel sözlerle, dualarla anın.

Fatih Türkmenoğlu kimdir?

Fatih Türkmenoğlu İstanbul'da doğdu. Boğaziçi Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olduktan sonra New York Üniversitesi'nde 'işletme diploması' programını bitirdi.
University of Michigan'da bir yıl 'konuk gazeteci' olarak seminerler verdi. Northwestern Üniversitesi'nde Ortadoğu bölümünde araştırma yaptı. Kent Üniversitesi'nde 'klinik psikoloji' yüksek lisansı yaptı. Çeşitli terapi eğitimleri aldı, almaya da devam ediyor.

Gazeteciliğe 1995 yılında Sabah grubunda başladı. Sabah ve Yeni Yüzyıl gazeteleri ile Aktüel, Esquire, Cosmopolitan dergilerinde gezi, izlenim yazıları yazdı, çok sayıda röportaj yaptı.

Kuruluş döneminde ilk özel haber kanalı olarak yayına başlayan NTV'ye geçti. Beş yıl çalıştığı kurumda hazırlayıp sunduğu programlarla ödüller kazandı. İzleyen dönemde geçtiği CNN Türk televizyonunda 13 yıl boyunca gezi programları ve belgeseller hazırladı ve sundu.

Milliyet, Cumhuriyet ve Hürriyet Seyahat için yıllarca yazı yazdı. CNN International televizyonu için Türkiye'den uzun süre haber yaptı.

"Her Perşembe Saat 4'te", "Hayat Gezince Güzel", "Türkiye'de Görülmesi Gereken 101 Yer", "Amerikan Rüyası Tabirleri", "Üç Kuruş Fazla Olsun Kırmızı Olsun" adlarıyla beş kitabı yayımlandı.

Moderatör, sunucu olarak da çalışan, şirket yöneticileri ve bürokratlara sunum teknikleri ve medya ile ilişkiler konularında danışmanlık yapan ve TedX konuşmacısı olan Türkmenoğlu, uzman klinik psikolog olarak da danışan kabul ediyor.

ABD ve Türkiye'de yaşıyor. Evli ve iki kız çocuk babası.

Yazarın Diğer Yazıları

Patagonya'dan selam olsun: Ben yokum, dünya var

Biraz ilerisi Antartika; burası da kıtanın da, dünyanın da sonu gibi bier yer. Devasa buzullar, çatur çutur yarılıyorlar. Sonsuz bir ses; ekolu ve derinden… Çok hüzünlü, çok sevinçli, çok çaresiz ve çok hiçbir şey gibi hissettiğim bir an. Ben yokum, dünya var. Burası Patagonya

Anlar, anılar ve hisler: Ressam Ayşe Kazancıgil Döler'in dünyasında bir yolculuk

Adı: Ayşe Kazancıgil Döler. Yaptığı işleri uzun zamandır takip ettiğim bir ressam. İnsanın içini açan, şaşırtan eserleri var. Biraz muzip, bazen geleneksel motiflerle bezeli, bazen şen şakrak şarkılar söylermiş gibi resimler yapıyor. Yaptıkları hiçbir kalıba sığmıyor, ölçeklere nanik yapar bir halde, durmadan çalışıyor…

Arjantin mutfağı: Et, empanada, dulce de leche!

"Ne yeniyor?" diye çok soran oluyor. Malum, Arjantin çok dikkat çekiyor, çok gezginin rüyalarını söylüyor. Konuya açıklık getirmek için buradayım! "Ne yenir?" sorusunu aslında tek kelime ile özetlemek gerekirse, "et" demem yeterli olacaktır. Hadi iki kelime isterseniz; et ve hamur işi. Üçüncü kelimeyi de zorla araya sıkıştırabilirsem: Et, hamur, dulce de leche!

"
"