25 Nisan 2022

Füsun Onur: Evvel Zaman İçinde…

"Füsun Onur’un Evvel Zaman İçinde… işi tam da onun bu masalsız zamanlarda masalı ciddiye alması ile ilginç"

Füsun Onur, küratörlüğünü Bige Örer’in yaptığı bu seneki Venedik Bienali Türk pavyonunda kedilerle farelerin elele verip İstanbul-Venedik arasında dünyayı kurtarmalarına dair bir masal anlatıyor. Tesadüf, Venedik Bienali de tematik adını ressam Leonora Carrington’un yazdığı bir masal kitabından alıyor bu sene: ‘Düşlerin Sütü’.

Bu başlık boşuna seçilmiş değil. Küratör Cecilia Alemani’nin bu yılki bienalde özellikle yeniden hatırlamamızı istediği sürrealist, fütürist, Bauhaus üyesi ve diğeri sanatçı kadınlar var; Carrington’dan başka Dorothea Tanning, Hannah Höch, Leonor Fini, Meret Oppenheim, Claude Cahun, Miryam Cahn, Unica Zürn, Mina Loy ve onlarca unutulmuş, geç keşfedilmiş, göz ardı edilmiş ya da fazlasıyla irkiltici bulunmuş sanatçı kadın. Konu tam da bu fikir etrafında dönüyor. Bu durum bu sene Türkiye pavyonuna seçilen Füsun Onur’la da o kadar ilginç bir biçimde örtüşüyor ki, durum amaçlanmış değilse - ki bildiğimiz kadarıyla değil - bir çeşit tevafuk ya da ‘uzayda çakışma’ durumu var sanılabilir.

Füsun Onur’un da zamanının ötesinde bir sanatçı olduğu, yaptığı şeyleri yaptığı gibi yapmaktaki kararlılığını, uzun yıllar sonra yeniden keşfini vb. son zamanlarda sıkça söyledik sanıyorum. Ama onun Venedik bienalinde gördüğümüz işini, üstelik işin adını bir sanatçı kadın tarafından yazılmış masal kitabından alan bir bienalde yer aldığını düşünürken bütün bunları yeniden hatırlamak da yerinde olabilir.

Füsun Onur’un Evvel Zaman İçinde… işi tam da onun bu masalsız zamanlarda masalı ciddiye alması ile ilginç. Bu biraz bir çocuğu ciddiye almaya, ona ‘küçük bir şey’ gibi davranmamaya benzeyen bir şey. Masalın çocuksuluğunu, içerdiği heyecan ve macera duygusunu, distopik/ ütopik açılımlara siya siya yaklaşmasını, artık günümüzde melankolik bile kaçabilecek bir iyimserliği hiç gizlemeye çalışmamasını ciddiye almak … Aynı zamanda ürkütücülüğünü de; günümüzle ve gelecekle ilgili bir şey olduğunu düşünürken aniden anlatılanın çok eskiden olup bittiğini de düşünme ihtimali…

Hiç kuşkusuz işin ekonomisini, Füsun Onur’un malzemesini genellikle olduğu gibi tellerden, tüllerden, toplardan devşirdiğini de akılda tutmalı; bunun, sonuçta büyük ve talepkar bir mekanla tezat içinde yarattığı hafiflik, uçuculuk, tevazu etkisini, aynı zamanda bu uçuculuğun sergi mekanını güzel bir biçimde yok sayışını, dolayısıyla yeniden tanımlayışını da…

 

Başka bir şey de figür hissiyle ilgili; Füsun Onur’da bir kedinin ta en eski işlerinden beri olduğu gibi sadece ‘yaklaşık bir kedi’, ya da ‘bir kedi silüeti’ ya da bir farenin ‘farenin gölgesi’nden öte olmadığını, o sadeliği hatırlayabilir, ama kağıttan bir gemiyi mavi tüllerden bir denizde yüzdürmek gerektiğinde onun bundaki mini-şaşaa’dan kaçınmadığını gözlemleyebilir, derken bazen de bir karabasanın kıvrımlar çizen bir tel parçasında soyutlandığına/somutlandığına da dikkat edebiliriz.

Füsun Onur masalının başkahramanı Cingöz’e emanet ettiği işini zaten tarih boyu İstanbulla alışverişi olan Venediğe yolladı, kendisi aynı seyahati yapmadı. Bunun, masalların  kendi kendilerine en başarıyla seyahat eden insan faaliyetlerinden biri  olduğunu hatırlamak için vesile olduğunu düşünüyor, ama serginin bir noktasında masalı anlatanın da aynı seyahati yapacağını umuyor ve buna şimdiden seviniyoruz.

TIKLAYIN | Fatih Özgüven'in "Füsun Onur Venedik'te" yazısı

TIKLAYIN | Füsun Onur'un "Evvel zaman içinde…" başlıklı sergisi Venedik Bienali'nde

İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) koordinasyonunu üstlendiği, TC Dışişleri Bakanlığı himayesinde ve TC Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla düzenlenen Venedik Bienali Türkiye Pavyonu’nda, sanat pratiği yarım yüzyılı aşan, kavramsal sanatın öncü isimlerinden Füsun Onur’un Evvel zaman içinde…” adlı yeni eseri yer alıyor.  

Küratörlüğünü İstanbul Bienali ve İKSV Güncel Sanat Projeleri Direktörü Bige Örer’in üstlendiği sergi, insanların gezegende yarattığı tahribata karşı birleşen bir grup fareyle kedinin öyküsünü anlatıyor. 

Türkiye Pavyonu, 23 Nisan-27 Kasım tarihleri arasında bienalin ana mekânlarından Arsenale’de yer alacak. Günümüzün en önemli sanat etkinliklerinden biri olarak kabul edilen Venedik Bienali 59. Uluslararası Sanat Sergisi’ni dünyanın dört bir yanından 600.000’e yakın sanatseverin ziyaret etmesi bekleniyor. 

Yazarın Diğer Yazıları

2024 Venedik Bienali Alman paviyonu küratörlüğüne seçilen Çağla İlk: 2019 Venedik Bienali açılış gecesi bir rüya gördüm...

"Alman toplumu belli bir döneminin tarihini o kadar bu bina üzerine yansıtarak aktardı ki, bu dönemle artık uğraşmayacağımızı söyleyebilirim. Anlatılmayan ve toplumda yaşandığı biçimiyle unutulmuş dünya tarihine odaklanacağım"

Füsun Onur Venedik'te

Onun işlerinin hem ev içine ilişkin hem de 'taa uzaysal' bir yanı vardır. Bu işlere atfedilen sessiz müzik ve daha da genel bir kavram olan 'şiirsellik' buradan doğru esen bir cereyandır