Mutsuzuz.
Ya da sadece yüzde 24'ümüz mutlu.*
Oysa TÜİK'in "Yaşam Memnuniyet Anketi" sonuçlarına göre 2019 yılında bu ülkenin yüzde 52'si mutlu olduğunu ifade ediyordu. Bugün yüzde 74'ümüz belirsizlikten şikayetçi, yüzde 69'umuz ise pek çok bakımdan endişeliyiz. Haksız da değiliz doğrusu. Bütün dünya bir arada, daha önce yaşanmamış bir süreci deneyimliyor, geleceğimize dair hep birlikte sadece tahminlerde bulunabiliyoruz. Gerginiz ve bu dönemde ihtiyaç duyduğumuz temel şey sakin bir limana sığınmak ve korunmak. Kestirmeden söyleyelim, bu dönemin sonunda kazananlar; insan kaynağına, tüketicisine ya da seçmenine şefkat gösterebilen liderler olacak.
Acıyarak ya da koruyarak sevme anlamına gelen şefkat, kutsallaştırılmış annelik atıflarında tutsak edilmese dünya daha güzel bir yer olurdu. Koruyarak sevmenin sadece annelere has bir özellik olduğuna inananlar, diğerkâmlığı enayilikle karıştırır oldular. Ne büyük yanılgı! Oysa minicik bir virüsün karşısındaki bu kocaman çaresizlikte dayanışmanın gücünden ne kadar da eminiz. Prof. Dr. Selçuk Şirin'in ebeveynlere önerisi ne güzel: "Kendi çocuğunuzu kurtararak ona iyi bir gelecek hazırlayamazsınız." Bütün insanlığa uyarlayacak olursak, sadece kendimizi kurtarmak, kurtuluş yanılsamasından başka bir şey değil. Kendimiz için ne istiyorsak, herkes için de onu diliyoruz. Liderlerden beklentimiz de bunu kapsayacak bir şefkat.
Yaşam mücadelesinden, iklim sorunlarından, savaşlardan, kavgalardan zaten yılgın bu dünyanın insanları. Yaşlı dünyamız yorgun. Artık evimizde, işimizde, şehrimizde, ülkemizde, hatta dünyada güvenerek kucağına yatacağımız, saçlarımızı okşayacak liderler arıyoruz. Sığınacak bir liman misali, geleceğimizi emanet ettiğimizde uykularımız kaçmayacak, elimizin eremediğine, nefesimizin yetemediğine ulaşıp hepimiz için huzur ülkesi yaratacak liderler… Avusturyalı yönetim bilimci Peter Drucker 20 yıl önce söylemiş: "Örgütler artık güce değil, güvene dayalıdır" diye. Bugünkü salgını görse kim bilir ne kadar arttırırdı güven vurgusunu.
Güvenin formülü net: Yetkinlik + Etik. Bugün yaşadığımız gibi dalgalı denizlerin kaptanları, yetkinliklerini zaten ispatlayacaklar. O gemi karaya ya çıkacak ya batacak. Ama etik, limana ulaşırken kaptanın seçtiği yolda saklı. Risk alabilen, kendisinin atacağı adımlara hayatını emanet etmiş insanları her ne pahasına olursa olsun koruyan, birinden bile vazgeçmeyen kaptanlar aranıyor. Adil ve şeffaf bir süreç yürüten, gemideki deneyimlilerin fikirlerine kulak veren liderlerin olası hataları bile affedilecek. Çünkü insanların beyninde; mücadele edenin, yeniyi, zoru deneyenlerin hatalarını affetmek için adeta bir "bug" var. Çünkü insanlar, kaptanların da insan olduğunu, her insan gibi güçlü ve zayıf yönleri bulunduğunu, hata yapabildiğini, üzülebildiğini, korkabildiğini… biliyor. Yeter ki samimi ve şeffaf olsun, yolu birlikte yürüyebilmenin fırsatlarını sunsun.
Y kuşağı arasında yapılan araştırmalar gösteriyor ki gençler, daha az maaşa neden olsa bile daha etik bir şirkette çalışmayı yeğliyor. Çünkü biliyor ki etik olmayan bir şirket, kendisine daha yüksek maaş verse de er ya da geç başka kayıpların sebebi olacak. Y kuşağından sonra gelen, daha özgüvenli Z kuşağı, hatta otoriteyle ciddi mücadelesi olan Alfalar kim bilir ne kadar reddedecekler dünün sadece konuşan kaptanlarını. "Çok laf yalansız olmaz" derler; anlattıkça tükenen liderleri duymaktan yorulmuş insanlara, onlara kulak veren yeni kaptanlar gerek. Gücünü ihtişamına, itibarını rakipleriyle yarışına bağlayan liderleri artık kim ne yapsın? Hayatta kalma dürtümüzün adeta endişelerimizin seviyesiyle yarıştığı bu dönemde, kaptanın kendi kol gücünden kime ne? Herkes aynı soruyu soruyor şimdi: Benim için ne yapıyorsun?
Liderlik anlayışı kuşaklar boyunca değişiklik gösterdi. COVID-19 da bugünün anlayışını tümden değiştiriyor. Dün belki güç lazımdı diyebilirsiniz ama bugün umut lazım. Dün belki mesafe lazımdı, bugün samimiyet... Dün sert duruş lazımdı diyeceksiniz belki ama bugün şefkat... Ve "Dün dünde kaldı cancağzım," şimdi söylemekten çok dinlemek lazım. Bize şefkatli liderler lazım.
*ERA Research & Consultancy'nin COVID-19 Araştırması - 4