23 Ağustos 2020

Daha iyi bir dünya için çare, daha uzun insan ömrü

Bugün denize giden plastik atıklarının kirlettiği balıkları kendinden sonrakilerin değil, bizzat kendisinin tüketeceğini bilen insanlar dünyaya daha iyi davranır

Dünya Sağlık Örgütü'nün son verilerine göre insan ömrünün dünya ortalaması 72 yıl. 18. yüzyılda ortalama insan ömrünün 30 yıl olduğunu düşündüğümüzde, insanların gelecekte çok daha uzun yaşayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. En sonda söyleyeceğimi baştan söyleyeyim; insanın kısa bir süreliğine misafir olduğu dünyaya karşı sorumluluk duyması, sorumluluk duysa bile bunu kalıcı sonuçlar doğuracak bir eyleme dönüştürebilmesi çok zor. 

Bugün bir elma fidanı diksek verimli bir ağaç olması için 5 yıl gerekir. Bir çınar fidanı diksek gölgesinde serinlemek için en az 12-15 yıl geçer. Bir yavru kaplumbağanın yumurtasından çıkmasına destek versek, onun yavrularına kavuşması için 25 yıl gerekecek. Nazım Hikmet'in dediği gibi "Yetmişinde bile zeytin diken" kaç kişiye o ağacın zeytinini yemek kısmet olur?

Oysa bugün çocuk ve genç olanlar, dünyayı değiştirmek için yeterli zamanları olduğuna inanıyor. Ölüm onlar için çok uzakta. Çünkü onlar, doğal olarak, ömürlerinin uzun olduğunu ve dünyanın yavaş döndüğünü düşünüyorlar. Elma ağacını da zeytin ağacını da onlar dikebilir ve meyvesini yiyeceklerine gönülden inanırlar. Haksız da değiller.

Vincent van Gogh

Gençken önümüzde uzun yıllar olduğunu düşünürüz. Dünyayı değiştirmek için zaman da umut da vardır. Gençlikte tasarruf etmek için, yatırım yapmak için, hayat sigortası için, bireysel emeklilik için daha çok erken olduğuna; yaş aldıkça ise her şey için geç olduğuna inanırız. Yeni bir hobi edinmek için, iş değiştirmek/kurmak için, yeni bir şey öğrenmek, evlenmek, yeni arkadaşlar edinmek ve sistemi değiştirmek için geç gibi gelir. Ama biriken deneyimin değeri de yaşla artar. "Yapabilme" kapasitesi, birikim, güç, para, bilgi… her şey yaşla artar. İşte bu nedenledir ki asıl ihtiyacımız olan çeşitlilik (diversity), enerjisi ve umudu olan gençlerle, bilgisi ve gücü olan yetişkinleri aynı hedefte birleştirebilmekte. Ne yazık ki dünya, "köşeleri tutmuş muktedir yetişkinler" yüzünden bu sinerjiyi bir türlü yakalayamıyor.

20 yıl sonra kaç yaşında olacaksınız? 

Bugün 15 yaşındaki bir çocuk, yaklaşık 20 yıl sonra başlayacağı iş hayatında bugünkünden çok daha farklı şartlara sahip olmayı hayal ediyor. Küresel ısınma için bugünden adım atılmasını istiyor, dolayısıyla dünyanın ömrünün uzayacağını umut ediyor. Bugünün kesilen ağacının, katledilen yaban hayatının, yetersiz eğitimin, fırsat eşitsizliğinin 20 yıl sonraki sonuçlarını yaşayacak olmasının endişesini taşıyor. Henüz üniversite sınavına hazırlanan gençlere, endişelerinin ne olduğunu sorduğumuzda, sınavı kazanamamaktan değil, mezun olduklarında iş bulamamaktan söz etmeleri hep bundan. 20 yıl sonrası bazıları için "geç" olsa da onlar için daha hayatlarının baharı olacak.

Peki bu 20 yıl, bugünün çocuklarının beklentilerini, ihtiyaçlarını karşılayacak değişimin yaşanmasına yetmez mi? Hem de nasıl yeter ama gençler yalnız bırakılıyor. 72'sine her geçen gün daha da yaklaşan ya da çoktan aşan "köşeleri tutmuş muktedir yetişkinler", söz sahibi oldukları alanlarda değişime hevesli değil. Dolayısıyla değişimin önündeki engel zaman değil, insan. Statüko yeni neslin geleceğinin adeta belası! 

Dünya nüfusunun yarısından fazlası 30 yaşın altında, beşte biri ise 2010 ve sonrası doğumlulardan oluşuyor. Hepsinin önünde uzun zaman var ve kesinlikle bir değişim talep ediyorlar. Türkiye'de 15-18 yaş arasındaki gençlerin yüzde 70'i "bugünkü siyasetçilerle olmaz" diyor. Bu cümleyi kuranların 18-24 yaş arasındaki oranı ise yüzde 60. Türkiye'de seçmenin yüzde 23'ü, nüfusun yüzde 18'i 30 yaş altında. Dünyada da durum farklı değil. Yaklaşan Amerikan seçimlerinde oy kullanacak 18-29 yaş arası seçmen nüfusu 47 milyon. Bunun yüzde 32'si ilk kez oy kullanma yaşına gelecek gençlerden oluşuyor. (2018 seçimlerinde toplam 114 milyon oy kullanılmıştı.) Araştırmalar, gençlerin dünyanın her yanında statükoya karşı olduğunu gösteriyor. Önceki nesillerinkinden hızla farklılaşan bir dünyaya doğan çocuklar ve gençlerin, bugünün dünyasını olduğu gibi kabullenmesini beklemek hata olurdu zaten. Ama en yakında Amerikan seçimleri olduğundan soralım; Trump sistemine itiraz etseler bile alternatiflerinin 78 yaşındaki Joe Biden olması iyi bir sembol değil mi?

Zamanı olanın umudunun kırılması, gücü olanın geleceği umursamaması… 

Gençler büyük bir potansiyel taşıyor. Satın alma eğilimleri, siyasi görüşleri, beklentileri, inançları, farklılıklara saygıları yetişkinler dünyasının dikkatini çekiyor. Önemli adımlar, projeler, planlar bu veriler üzerine yapılıyor. Kuşakları analiz eden uzmanlar, gece gündüz çalışıyor. Ama gençleri duymak yetmiyor. Samimiyetle yanlarında durmak, beklentilerini yanıtlamak, gerçekten istedikleri gibi bir geleceğe sahip olabilecekleri sistem için söz ve erk sahibi olmalarını sağlamak gerek. Gençlerle gerçekten diyalog kurabilmek, geleceklerine ciddi yatırımlar yapmak şart. Gençleri yakalamak için TikTok'tan siyaset yapmak, günü yakalayabildiğini kanıtlamak için komikli Youtube videoları yapmak yetmiyor. Derin olmayan her iş, yapanın yüzüne gözüne bulaşıyor. Zamanı olanın umudunun kırılması, gücü olanın geleceği umursamaması ne acı!

Science dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre 2040 yılında dünyaya yayılan çöp miktarı Britanya topraklarının 1,5 katı büyüklüğünde olacak. 20 yıl sonra siz kaç yaşında olacaksınız? Ya da 2040 yılına gelindiğinde geriye ne kadar ömrünüz kaldığını düşüneceksiniz? İnsan ektiğini biçemeyeceği bir toprağa yatırım yapmıyor. Hiç "çocuklarımızın geleceği", "dünyayı onlardan emanet aldık" gibi ezberlere kapılmayalım. Çünkü önce can! 

Madem bir türlü kuşaklar arası sinerjiyi başaramadık; şahsen ektiklerini biçebilecek kadar uzun yaşayacak insandan umutluyum. Diktiği zeytin ağacından kilolarca yağ alabileceğine inanan insan, daha etik bir sistem için çalışır. Bugün denize giden plastik atıklarının kirlettiği balıkları kendinden sonrakilerin değil, bizzat kendisinin tüketeceğini bilen insanlar dünyaya daha iyi davranır. Ektiğini biçecek kadar yaşamak insanlığa iyi gelecek! Tek umudumuz, çaremiz yine bilim. Dileyelim ortalama insan ömrü hızla 100 yılın üzerine çıksın.

Yazarın Diğer Yazıları

Cumhuriyet sizden fikri hür filmler mi ister?

100 yıllık Cumhuriyetimizi demokratik değerlerle güçlendirme konusunda etkisiz ve çekinik duran iş dünyası temsilcilerine, ne kadar sosyal medya etkileşimi alırsa alsın, sadece filmler, görseller, sloganlar üreterek kendilerini cumhuriyetçi sanmaya devam ettiklerinde, "gaflet, dalâlet ve hatta hıyanet içinde" olduklarını hatırlatmak biz vatandaşların boynunun borcu

Erbilmişsin, erbilmişsiniz, erbilmişler!

Gözlerinizi kapatın ve tanıdığınız tüm erbilmişleri tek tek sıralayın. Birkaç saniyede ne çok isim bulduğunuza şaşırdınız değil mi?

Yanılgıların en güzeli için ısrarla isteyiniz

İnsan aklının unutkanlık hastalığından kurumların da muzdarip olmaması için gereken baskı unsurunun "haber takibi" yapabilen bir medya olduğunu biliyoruz