02 Eylül 2022

Enflasyon muhasebesi yeniden masada…

Enflasyon düzeltmesinin hangi koşullarda ve neden ertelendiğini hatırlayalım

Değerli okurlar, enflasyon muhasebesi (teknik ifadesiyle enflasyon düzeltmesi) geçtiğimiz yılın sonları ile bu yılın başlarında yoğun bir şekilde tartışılmış, neticede enflasyon düzeltmesi şartları oluşmasına rağmen bir yasal düzenleme ile enflasyon düzeltmesi 2023 sonuna kadar ertelenerek tartışmalar sonlandırılmıştı.

2022 yılında yaşanan yüksek enflasyon ve bunun yarattığı reel olmayan enflasyonist kârlar üzerinden vergi ödenmesi nedeniyle konu yeniden tartışılmaya başlandı. Hatta konu tartışmaların ötesine geçti, Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran'ın enflasyon muhasebesi talebini değerlendiren Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, enflasyon muhasebesinde reel sektörün görüşlerinin alınması talimatını verdi.

Bu gelişmeler genel bir değerlendirmeyi hak ediyor. Ancak önce enflasyon düzeltmesinin hangi koşullarda ve neden ertelendiğini hatırlayalım.

Neden ertelendi?

Türkiye uzun yıllar boyunca düşük enflasyon ile yaşadıktan sonra 2021 yılı sonlarına doğru yeni bir yüksek enflasyon sürecine girdi.

Bu durum tek bir defa 2004 yılında uygulanan enflasyon düzeltmesinin 2021 yılı sonu itibariyle yeniden uygulanması gereğini doğurdu. Bu ani gelişme mükellefleri hazırlıksız yakaladı, üstelik COVİD 19 pandemisinin etkileri tam olarak geçmemişti. Ekonomik kriz ve pandemi ortamı, bu konuyu uygulayabilecek insan gücünün eksikliği gibi hususlar iş dünyasında ve meslek mensuplarında (SMMM/YMM) erteleme beklentisini gündeme taşıdı.

Bu beklentileri biraz da Maliyenin enflasyon düzeltmesine ilişkin tebliğ taslağındaki görüşleri etkilemiş olabilir. Maliye kamuoyunun görüşüne açtığı taslak tebliğde, 2021 yılı sonu itibariyle yapılması gereken enflasyon düzeltmesinin 2022’den itibaren vergisel sonuç doğuracağını açıkladı. Tabi ki bu açıklama, hem teknik olarak tartışma başlattı, hem de uygulayıcılarda haklı olarak "Mademki vergisel etkisi olmayacak, neden ertelenmiyor?" sorunusun sorulmasına neden oldu. TÜRMOB’un da devreye girmesi ile en azından bir yıl erteleme talebi Mecliste 2023 yıl sonuna kadar erteleme şeklinde yasalaştı.

Yapılan düzenlemeyle, geçici vergi dönemleri de dahil olmak üzere 2021, 2022 yılları ile 2023 geçici vergi dönemlerinde şartlar oluşsa bile enflasyon düzeltmesi yapılmayacağı hükme bağlandı.

Kimse enflasyonist kârlar üzerinden vergi alınmasını istemez! Bu nedenle erteleme sürecinde erteleme isteyenlere yönelik yapılan haksız eleştirileri doğru bulmadığımı bu vesileyle belirtmek isterim. Aynı şekilde bugün de erteleme iptal edilsin, enflasyon düzeltmesi bu yıldan itibaren yapılsın, şeklindeki talepleri saygıyla karşılamak lâzım.

Erteleme ne anlama geliyor?

Ocak ayındaki ertelemeye göre ilk olarak 31.12.2023 tarihli mali tablolarının, şartların oluşup oluşmadığına bakılmaksızın, enflasyon düzeltmesine tabi tutulması gerekiyor. Ancak bu düzeltmeden kaynaklanan kar/zarar tutarları geçmiş yıllar kâr/zararı hesabında gösterilerek (2023 yılına ilişkin tutarlar dahil) vergiye tabi tutulmayacak, geçmiş yıl zararları ise vergi matrahının tespitinde zarar olarak indirilmeyecek.

Bu düzeltme sonucunda hesaplanacak tutarlar, 2024 yılına başlangıç değerleri olarak intikal ettirilecek ve bu yıldan itibaren vergisel sonuç doğuracak. Örneğin düzeltilen stok maliyetleri 2024 yılından itibaren satılan malın maliyeti olarak kabul edilecek, keza düzeltilen amortismana tabi iktisadi kıymetler üzerinden 2024 yılından itibaren amortisman (daha yüksek) ayrılabilecek.

Bakalım reel sektör ne diyecek?

Üyelerinin enflasyon muhasebesi taleplerini dile getiren ATO Başkanı Baran, enflasyon nedeniyle işletmelerin sermayeleri eridiği halde sürekli kâr ediyor gibi göründüğünü, enflasyon nedeniyle fiyatlardaki artışın fiktif olarak kâr yarattığını, oysa satılan ürün aynı fiyata yerine konulamadığı için işletme sermayelerinin hızla eridiğini ve bu süreçte, işletmeler için enflasyon muhasebesinin zorunluluk halini aldığını ifade etti.

Bu talep üzerine Bakan Nebati, "Reel sektörün sıkıntı yaşamasını istemiyoruz bu nedenle görüş alarak karar veriyoruz" diyerek, enflasyon muhasebesi konusunda reel sektörün görüşlerinin alınması talimatını verdi.

Şimdi işveren örgütlerinden ve TÜRMOB gibi kuruluşlardan görüş alınması bekleniyor. Talepler haklı görülürse torba yasaya bir madde eklenecek demektir. (Bu kadar kısa sürede bu değerlendirmeler nasıl yapılacak, erteleme iptal edilirse bu kadar kısa sürede düzeltme işlemleri nasıl yetiştirilecek? Bunlar da ayrı sorular…)

Uyarılarım…

Bu konuda en erken Ekim ayında bir yasal düzenleme yapılabilir. Naçizane uyarılarımı şöyle özetleyebilirim:

* 2021 yılı sonundaki sürecin neredeyse tıpatıp aynısı yaşanıyor. Yine yıl sonuna doğru enflasyon düzeltmesi ile ilgili bir belirsizlik ve bekleyiş ortamı doğdu. Bu belirsizliğin çok uzatılmadan netleştirilmesinde fayda var. Aksi halde mükellefleri her yönüyle olumsuz etkilediğini 8-9 ay önce yaşayarak tecrübe ettik. Yine aynı hataya düşmeyelim.

* Yasal düzenleme yapılırsa, enflasyon düzeltmesi işlemlerinin nasıl yetiştirileceği de merak konusu. Özellikle 2022 yılına vergisel etki edecek şekilde düzeltme yasalaşırsa, yasal süresi içinde bu düzeltmeleri yetiştirmek neredeyse imkânsız olur. Kişisel gözlemim, erteleme ile birlikte enflasyon düzeltmesi hazırlıklarının rafa kaldırıldığı yönünde. Çok az sayıda şirket bu konuda hazırlık yaptı/yapıyor.

* Erteleme yapılınca bazı mükellefler yüzde 2 vergi ödeyerek geçici yeniden değerleme imkânından yararlandılar. Şimdi aynı imkân enflasyon düzeltmesi yoluyla vergisiz olarak sağlanırsa, bu uygulamalardan vergi ödeyerek yararlanan mükelleflere haksızlık etmiş olmayacak mıyız? Yasal düzenlemeye güvenerek uygulama yapmış olan mükellefleri korumayacak mıyız? Yasal düzenleme yapılmasına karar verilirken, bildiğim kadarıyla etki analizi yapılıyor, olası düzenlemenin etkileri hesaplanıyor. Bu kadar kısa sürelerde erteleme veya ertelemeden geri dönüşe dair kararlar verilmesi, bu süreçlerin ülkemizde çok da sağlıklı yürümediğini gösteriyor. Kişisel kanaatim, talepler haklı görülür ve enflasyon düzeltmesi öne çekilirse, geçici yeniden değerleme uygulamaları nedeniyle ödenen vergilerin iade edilmesi gerektiği yönündedir.

* Eğer enflasyon düzeltmesi yapılmasına karar verilir ve 2023 yılından itibaren vergisel etki yaratacak şekilde tasarlanırsa yine "2022 için bu zahmete neden katlanıyoruz, 2022’deki yüksek enflasyonun etkisini nasıl bertaraf edeceğiz?" şeklindeki sitemlere muhatap oluruz.

* Maalesef enflasyon düzeltmesinin vergisel etkileri değerlendirilirken tek taraflı bir yaklaşım sergileniyor. Enflasyon düzeltmesinin sadece bilanço aktifindeki parasal olmayan kıymetlerin (stoklar, amortismana tabi iktisadi kıymetler vs.) değerlerinin Yİ-ÜFE endeks değerleriyle güncellenmesi öne çıkarılıyor. Oysa bir de enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan enflasyon kayıp ve kazançlarının hesaplanması ve vergiye tabi kazanca eklenmesi meselesi var. Türkiye’de reel sektörün borçlu olduğu ve öz kaynaklarının düşük olduğu dikkate alınırsa, enflasyon düzeltmesinin Türk reel sektörü aleyhine vergisel sonuç yaratacağını söylemek için kâhin olmaya gerek yok. Basit bir matematik işlemi ile bu hesaplanabilir. Kaldı ki yeniden değerlemelerden yararlanan mükellefler aktif değerlerini önemli ölçüde güncellediler, bunlarda enflasyon düzeltmesi esas itibariyle enflasyon kayıp/kazancı açısından vergisel etki yapacak.

* Her zaman söylüyorum: Enflasyon düzeltmesi şart, ancak vergisel uygulamaya esas alınan yöntem çok zahmetli. Aynı amacı sağlayacak daha pratik yöntemler uygulanabilir. Örneğin öz kaynak üzerinden belli bir oranda hesaplanacak bir tutarın vergi matrahından indirilmesi çok daha pratik olarak aynı sonucu sağlayacaktır. Bu konuları da tartışmalıyız.

Erdoğan Sağlam kimdir?

Erdoğan Sağlam Ankara’da doğdu, ancak nüfusta doğum yeri olarak Çorum görünüyor.

Liseyi İstanbul Maliye Okulu’nda yatılı okudu. Böylece mesleğe çok erken bir giriş yaptı. Ardından Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümü’nü bitirdi. Üzerinde lise ve fakülteyi ikincilikle bitirmek gibi bir lanet vardır. En birinci ikincidir.

Üniversiteyi bitirmesinin ardından Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanlığı Kurulu sınavını kazandı. Yedi yıl Hesap Uzmanı olarak çalıştıktan sonra 1994 yılında ayrılarak özel sektöre geçti. Bir yıl süreyle bir şirketler grubunun mali işler direktörlüğünü yaptı.  

İzleyen dönemde uluslararası danışmanlık ve denetim şirketlerinden BDO Türkiye’ye (Denet) katıldı. Halen ortak ve yönetim kurulu üyesi olarak faaliyetine devam ediyor. Eşini ve işini çok seviyor.

Başta Vergi Konseyi ve TÜSİAD olmak üzere pek çok mesleki sivil toplum kuruluşunun vergi çalışmalarına katkıda bulunuyor.

2003 -2010 yılları arasında ve 2020 yılında Milliyet gazetesinde, çalışma hayatı boyunca mesleki dergilerde vergisel konularda çok sayıda makalesi yayımlandı. Mayıs 2020’den itibaren T24’te yazmaya başladı.

Teknik bir kitap yazmak istemediği için henüz bir kitabı yok. İleride en azından bir şiir kitabı, bir de polisiye roman yazmak istiyor. Yeminli mali müşavirlik ve bağımsız denetçilik lisanslarına sahiptir.

Yazarın Diğer Yazıları

2024 yılı birinci geçici vergi dönemi için enflasyon düzeltmesi yapılmayacak

Enflasyon düzeltmesi yapılmayacak 2024 hesap döneminin birinci geçici vergi dönemi için bilanço hazırlanmayacak ve söz konusu dönem beyannamelerine bilanço eklenmeyecek

Lokanta ve kafe gibi işletmelerde satılan gıda maddeleri için KDV oranının yüzde 10 uygulanması kesinleşti; tartışmalar sürüyor!

Tebliğde yer alan ve geçen yıl yapılan oran artışlarına ilişkin değişikliklerin (yüzde 8’in yüzde 10; yüzde 18’in yüzde 20’ye yükseltilmesi) KDV uygulama Genel Tebliğine aktarılmasına ilişkin ibare değişikliklerinin, sanki yeni yapılmış ve KDV oranları artırılmış gibi sunulması gerçekten vahim!

İhracat ve üretim faaliyetlerinin birlikte yapılması halinde 1 veya 5 puan kurumlar vergisi indirimi nasıl uygulanacak?

Nasıl ki KDV uygulamasında, mükellef lehine bir yorumla indirilemeyen KDV’nin öncelikle iade hakkı doğuran işlemlerden kaynaklandığı kabul ediliyorsa, KV indirim uygulamasında da benzer bir yaklaşım sergilenebilir