Uluslararası alanda çatışmalara taraf olanların ya da taraf olanlara destek verenlerin özel güvenlik firmaları tarafından sağlanan “paralı asker” hizmetinden artan biçimde yararlandıklarını gözlüyoruz. Uluslararası siyaset ve hukuk açısından yüksek duyarlılık içeren bu ilişki ayrı bir tartışma konusu. Bu yazıda, çatışma bölgesindeki eylemleri nedeniyle yargı tarafından suçlu bulunarak hüküm giyen paralı askerlerin, Beyaz Saray’dan ayrılmasına bir aydan az zaman kalan ABD Başkanı Trump tarafından affedilmelerinin sonuçlarına dikkat çekmeye çalışacağız.
Uluslararası İnsani Hukuk
İnsanlık tarih boyunca savaş trajedisi yaşamış. İkinci Dünya Savaşı tarihteki en büyük yıkım. Sonrasında kurulan düzenin temel amacı, çok taraflı diyalog yoluyla uzlaşı aramak, sosyal adalet ve insan haklarına saygı ile oluşacak istikrar ortamında kurallara dayalı sistemi kurmak, barış ve güvenliği sağlamak, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine doğru ilerlemek. BM Antlaşması, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, onlarca sözleşme, Genel Kurul ve Güvenlik Konseyi kararları, bunların uygulanmasını desteklemek ve denetlemek için oluşturulan mekanizmalar ... Bunlar bugün de günün değişen koşullarına uyarlayarak korumaya çalıştığımız uluslararası güvenlik mimarisinin temel direklerini oluşturuyor.
Savaşların tümüyle önlenmesi temel amaç. Bu amaca ulaşılması mümkün mü? Görünür gelecek için cevap hayır. Daha uzun dönem için çabalar iyimserlikle sürdürülmeli.
Bunun farkında olan uluslararası toplum, savaşların ve çatışmaların da kurallara bağlı olması amacıyla uluslararası insani hukuku geliştirmiş, bugün de gelişen koşullara bağlı olarak bu hukuk alanının kapsamını genişletme çabalarını sürdürüyor.
Uluslararası insani hukukun temel çerçevesi, savaşın ya da çatışmanın kaçınılmaz olması durumunda, askeri ve insani gereklilikler arasında denge kurmak. Böylece, savaşta ya da çatışmada belirli araç ve yöntemlerin kullanılmasını önlemek; çatışmaya dahil olmayanlara, sivillere, hastanelere, okullara, topluma gıda, su ve elektrik gibi temel hizmetleri sağlayan birimlere ve insani yardım kuruluşlarına zarar verilmesini önlemek.
1899 ve 1907 tarihli Lahey Sözleşmeleri ve Deklarasyonları ile 1949 tarihli dört Cenevre Sözleşmesi ve bunlara ek üç protokol, uluslararası insani hukukun temel kurallarını tanımlayan belgeler. Bunların dışında belirli alanlara ilişkin sözleşmeler var. 1998’de kurulan Uluslararası Ceza Mahkemesi de (UCM) bu alanlarda hukuka uyumu denetleyen yargı organı. Lahey’de yerleşik. Son yıllarda Balkanlar’da ve diğer bölgelerde işlenen savaş suçlarının sorumlularını yargılayıp cezalandırdığı hatırlanacaktır.
Devletler uluslararası insani hukuk belgelerine küresel düzeyde taraf olmuşlar. Yani insani hukuk tüm devletler için bağlayıcı. Hükümetler tarafından siyasi kararlarda dikkate alınması, silahlı kuvvetler tarafından uygulamada saygı gösterilmesi, yargılama süreçlerinde de dayanak oluşturması, ilgili tüm taraflar için bağlayıcı uluslararası hukuk yükümlülüğü.
Özel Güvenlik Firmaları ve Paralı Askerler
Savaş ve ticaretin iç içe geçmesi, anlaşılması ve kabul edilmesi kolay değil, ama gerçek. Bu alanda faaliyetine izin verilecek firmaların sıkı kurallara ve denetime bağlı olmaları, insani hukuka ve insan haklarına saygının olmazsa olmaz koşulu. Ulusal düzeydeki uygulamaların uluslararası denetime açık olması da, hukuk yükümlülüklerinden sapılmasının önlenmesi bakımından çok önemli.
Gelelim 16 gün sonra görevinden ayrılacak olan ABD Başkanı Trump’ın 22 Aralık 2020 tarihli af kararına.
Önce olayı hatırlayalım. ABD’nin Irak’ta görevlendirdiği özel güvenlik kuruluşu Blackwater Worldwide mensupları, 2007 yılında Bağdat’ta aşırı güç kullanarak 14 silahsız Iraklı sivilin ölümüne ve 17 silahsız Iraklı sivilin yaralanmasına neden olurlar. ABD’de yargılanan Blackwater Worldwide mensubu dört kişi, 2015’te 12 yıl ile müebbet arasında değişen hapis cezalarına mahkum olurlar.
Cenevre Sözleşmeleri, taraf devletlere, insani hukuk kurallarını ihlal eden özel güvenlik firmaları mensuplarını da yargılama yükümlülüğü getirmiştir. Bu kişilerin yargılanarak mahkum edilmeleri ile, ABD bu yükümlülüğü yerine getirmiştir. O dönemde Biden, ABD Başkan Yardımcısı’dır.
Trump’ın 22 Aralık’ta bu kişileri affetmesi, öncelikle ABD’yi uluslararası hukuk önünde hesap verme durumunda bırakmıştır. Bu uygulama, hukukun üstünlüğü, adalet ve insan haklarına saygısızlık, kurallara dayalı uluslararası sistemin istikrarlı işleyişi için de ciddi bir risk oluşturma niteliğindedir.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Ofisi Sözcüsü, 23 Aralık’ta, bu gelişmenin derin kaygı ile karşılandığını, dört hükümlünün affedilmesinin cezasızlık kültürüne katkıda bulunarak benzer suçları özendireceğini, ABD’nin uluslararası hukuk yükümlülüklerine sahip çıkması gerektiğini vurguladı.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’ne bağlı uzmanlar, 30 Aralık’ta, katliamdan yargılanan ve mahkum olan dört hükümlünün affedilmesini “adalete hakaret” olarak niteledi ve tüm taraf devletleri bu durumu kınamaya çağırdı.
Bu Trump’ın hukukla savaşının ilk adımı değil. Kalabilseydi muhtemelen son adımı da olmayabilecekti. Yeni ABD yönetimi bu yanlışı düzeltebilir mi, karmaşık dinamikler dengesi, göreceğiz. Blackwater - Trump bağlantılarına ilişkin haberlerin de doğruların saptanması amacıyla incelenmesi yararlı olacaktır.
Trump yönetiminin, ABD askerlerinin Afganistan’da savaş suçu işlemiş olabilecekleri iddialarına ilişkin soruşturma girişimi nedeniyle, Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcısı’nın Nisan 2019’da ABD vizesini iptal ettiği, Eylül 2020’de ABD’deki mal varlığını dondurmayı içeren yaptırım kararı aldığı da hatırlanmalı.
Trump’ın görevden ayrılmasından çok kısa süre önce aldığı af kararı kapsamına, çeşitli ABD yasalarını ihlal etmekten mahkum olan eski çalışma arkadaşlarını da dahil etmesi, ayrı bir tartışma konusu. Bu konuda da Trump’ın gelecekte karşılaşması olası davalar ile bağlantısını zaman içinde göreceğiz.
İnsan haklarına saygı, hukuka sahip çıkılması ve adaletin gerçekleşmesi; her bireyin, kurumun, kuruluşun, devletin ve uluslararası toplumun ortak sorumluluğu; barış - güvenlik - istikrar - ekonomik kalkınma zincirinin ilk halkasıdır. Hukukun dar görüşlü ve bencil siyasi hedefler için araç olarak kullanılması, sonuçta, herkese zarar verecektir.