29 Mart 2022

Türkiye’de sığınmacı, mülteci ve göçmen tartışması

Türkiye, yaşanan ekonomik bunalımlara karşılık, neden ve hangi yaklaşımla en çok mülteciyi barındırıyor? Mültecileri çok iyi yönetebiliyor da onun için mi?

“Sığınmacı, mülteci ve göçmen” başlığı altında birçok hassas konu var. Bu hassasiyet son günlerde dünyada ve Türkiye’de iki nedenle arttı.

Birinci neden, Ukrayna’da yaşanan savaş nedeniyle evini ve yurdunu terketmek zorunda kalan Ukraynalılar ve yaşadıkları felaket. İkinci neden, Türkiye dahil tüm ülkelerde sığınmacılar ve göçmenlerle ilgili yaşanan tartışmalar.

Önceki yazıda ABD, Britanya gibi gelişmiş ülkelerin sığınmacı ve mültecilerle ilgili katı tavırlarını ele almıştık. Bu ülkeler katı tavırlarını açıklarken “sığınmacı ve mülteci nüfusu yönetebilme konusunda zorlanıyoruz ve endişeliyiz” diyorlar. Türkiye, dünyada en çok mülteci barındıran ülke konumunda.

Türkiye, yaşanan ekonomik bunalımlara karşılık, neden ve hangi yaklaşımla en çok mülteciyi barındırıyor? Mültecileri çok iyi yönetebiliyor da onun için mi? Aşağıda bir yöneticinin “Türkiye’de bir mülteci sorunu yok, Türkiye bir mülteci cenneti” dediğini aktarıyoruz. Acaba mültecilerin Türkiye’ye bilmediğimiz katkıları mı var? Bu yazının amacı bu gibi sorulara yanıt aramaktır.

Dünyada ve Türkiye’de mülteci tartışmaları

Birleşmiş Milletler’in tahminine göre, savaşın ilk bir ayında yaklaşık 6.5 milyon Ukraynalı evini terk edip Ukrayna içinde daha güvenli olduğunu düşündükleri bölgelere sığındılar. IOM (21 Mart 2022) ve UNHCR-Turkey (25 Mart 2022)

Aynı süre içinde 3.6 milyon Ukraynalı da başka ülkelere sığındı ve mülteci olarak kabul edildiler. Ukraynalıları kabul eden ülkelerin başında 2.1 milyon mülteci ile Polonya geliyor. Türkiye için bu sayının yaklaşık 60 bin olduğu tahmin ediliyor.

ABD, mülteci kabul etme konusundaki katı tavrını Ukrayna savaşı başladıktan ancak bir ay sonra 24 Mart 2022’de sözüm ona “bir ölçüde esnetti”. 100 bin gibi oldukça az sayıda Ukraynalı mülteci kabul edeceğini açıkladı. Britanya gibi bazı ülkelerde ise henüz bir esneme yok.

Daha önce Suriye’den, Afganistan’dan, Irak’tan ve Afrika’daki bazı savaş bölgelerinden mülteci kabul etmeyen Avrupa ülkeleri, şimdi Ukraynalı çok sayıda mülteci ile karşı karşıyalar. Önceki tutumları için eleştiri alıyorlar. Bu konuya aşağıda döneceğiz.

Özellikle Orta Avrupa’daki ülkelerin yakındıkları nokta, ABD ve Britanya gibi gelişmiş ülkelerin mülteciler konusundaki katı ve acımasız tavırları.  

Bir yanda gelişmiş ülkelerin “yönetebileceğimiz kadar mülteci kabul ederiz” tavrı var. Diğer yanda Türkiye içindeki mültecilerin eğitimini, sağlık ve belediye hizmetlerini, sosyal uyumlarını ve hızlı nüfus artışlarını yönetemediklerini açıklayan yöneticiler var. Bunlar arasında Hatay gibi çok mülteci barındıran illerin belediye başkanları öne çıkıyor. 

Türkiye’de iktidarın mülteciler konusundaki tavrı ve açıklamaları çok farklı; sanki mülteciler özellikle ve inadına isteniyor. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, birkaç gün önce mültecileri yönetme konusunda iktidarın nasıl başarılı olduğunu anlatan İngilizce bir yazı kaleme aldı. Bazı bölümleri şöyle:

“Türkiye, 10 yıldan fazla bir süredir Suriye’deki çatışmalardan kaçan mültecilerin ana varış yeri oldu. 4 milyonu Suriye’den olmak üzere birçok ülkeden 5 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyoruz.”

“Türk halkı mültecilere kollarını açmış şekilde hoş geldin dedi ve yıllarca ekmeğini paylaşmaktan mıutlu oldu. Hızlı politik kazanç sağlamak için göçmen karşıtı söylemlere başvuran Avrupa’daki politikacılardan farklı olarak, Türkiye’deki liderlik [Cumhurbaşkanı] ülkedeki muhalefetin mülteci karşıtı duyguları körükleme girişimlerine de tutarlı şekilde karşı durdu.”

“Nereden gelirlerse gelsinler, mülteciler Türkiye’de gerçek bir cennet buldular.” Altun (23 Mart 2022). 

Bu ağdalı ve abartılı yazı ne kadar gerçekleri yansıtıyor? Ülkenin ve vatandaşların sorunlarına ilişkin olarak yapılan anket sonuçlarına bakıldığında, ekonomik zorluklar yanında özellikle bazı illerde çok sayıda mültecinin varlığı da sorun olarak belirtiliyor.

Türkiye’ye mülteci ve sığınmacı girişleri ve özellikleri

Türkiye tarihinin hemen her döneminde göçmen almış bir ülkedir. En son yoğun göçmen hareketi Bulgaristan’dan olmuştur. Göçmenler, daha önce de açıkladığımız gibi, yeni bir ülkeye göçmek üzere önceden yaptıkları başvuruları kabul edilmiş kişilerdir.

Tablo 1’de görüldüğü gibi, büyük sığınmacı ve mülteci hareketi 2010’dan sonra olmuştur. Bu hareket içinde en büyük pay, yüzde 90’dan da fazlasıyla Suriye’nindir. Ardından Afganistan ve Irak geliyor.

2021 için göçmen sayısı henüz bilinmiyor. Daha doğrusu Birleşmiş Milletler henüz yayınlamadı. Ancak bu yılda UNHCR kaynaklarına göre 163 bin Irak’tan, 125 bin Afganistan’dan ve 24 bin İran’dan olmak üzere yaklaşık 340 bin sığınmacı var. 3.70 milyonu Suriye’den olmak üzere toplam 3.74 milyon mülteci var. UNHCR-Turkey (Şubat 2022).

Mültecilerin çok büyük bölümü Suriyeli olduğundan, Türkiye’de mülteci tartışmaları Suriyeli mülteciler üzerinden yapılıyor; bunların yoğunluğundan ve bazı özelliklerinden kaynaklanıyor. Tablo 2’de Suriyeli mültecilerle ilgili Şubat 2022 verileri yer alıyor.

Suriyeli mülteciler için aşağıdaki eleştiriler var. Belirtelim, aşağıda sıraladığımız eleştiriler Türkiye’de olduğu kadar, hatta daha fazlasıyla, Avrupa ülkelerinde de dile getiriliyor. Dolayısıyla bu ülkeler fazla mülteci kabul etmemeyi bu eleştirilere dayandırıyorlar. Bu eleştirilere katılmayanlar da elbette var.

1) Suriyeli mülteci sayısı sürekli artış gösteriyor ve yerel nüfustan çok daha hızlı artıyor. Suriye’den gelen mülteci sayısı bir miktar devam etmekle birlikte, bunun asıl nedeni Türkiye’de doğan mülteci çocuklardır, çocuk sayısının hızlı artışıdır. Bu durum Tablo 2’deki 0-14 yaş grubundaki çocuk sayısının toplam içindeki ağırlığından anlaşılıyor. 

2) Suriyeli mülteci nüfus aynı bölgelerde yoğunlaşıp gettolar oluşturuyor. Bu durum yerel nüfus ile uyumu zorlaştırıyor. Türkiye’de nüfusuna göre en yoğun Suriyeli mülteci olan iki il Kilis ve Hatay. Bu illerde mülteci yönetimi ile ilgili sorunlar ve şikayetler çok. Ancak bu sonuç mültecilerin doğru yönetilememesinden de kaynaklanıyor olabilir.

3) Suriyeli yetişkin mültecilerin büyük bölümü 19-29 yaş aralığındaki genç nüfustan oluşuyor. Genç nüfus kendi ülkelerinde kalıp (savaşmak dahil) uğraş vermek yerine, yardım alan veya kaçak çalışan bir kitleye dönüşüyor.

4) Suriyeli genç mültecilerin büyük bölümü erkeklerden oluşuyor. Ağırlıklı genç erkek nüfus üçüncü maddede belirttiğimiz eleştirleri arttırıyor.

Vurgulamak gerek ki, aynı eleştiriler bir ölçüde Afgan ve Iraklı mülteciler için de geçerlidir.

Türkiye’de mültecilerin katkıları neler olabilir?

Yazının başlarında belirttiğimiz gibi, mültecilerle ilgili eleştirilere ve hoşnutsuzluklara karşılık iktidar mültecilerden hoşnut olduğunu bildirdiğine göre, ne gibi nedenler olabilir.

Düşünebildiğimiz birinci unsur mültecilerin ucuz emek sağlamasıdır. Mülteci eleştirileri olduğunda iktidar kanadından yapılan bir savunma, “mülteciler olmasa Türkiye ekonomisinin bazı sektörleri çöker” söylemidir. Nedeni, mültecilerin daha düşük ücretle çalışmayı kabul etmesidir. Bunun doğruluk derecesini bilemiyoruz.

Ancak bu söylem orta-uzun vadede Türkiye ekonomisinin düşük ücretli emek yoğun sektörlere yoğunlaşmasını istemek, makinalaşmaya ve teknolojiye önem vermemek demektir. Böyle bir yaklaşım Türkiye’yi göreli olarak geriye götürür.

İkinci bir unsur politik olabilir. Mülteciler Türkiye’de kaldıkça, bu ülkede ikamet etme izni almaları ve vatandaş olma olasılıkları artar. Vatandaş olmak için en önemli koşul Türkiye’de 5 yıl ikamet etmektir. Nitekim, artan sayıda Suriyeli vatandaş oluyor.

30 Aralık 2019 tarihinde yapılan açıklamaya göre, o tarihe kadar vatandaş olan Suriyeli sayınsı 110 bin idi. 31 Aralık 2021 tarihine kadar vatandaşlığa alınan Suriyeli sayısı ise 193 bin 293 oldu. (Mülteciler Derneği, 24 Şubat 2022). Bunların bir bölümü 250 bin dolar yatırıp veya gayrimenkul alıp vatandaş olmuş olabilir.

Vatandaş olmanın ne önemi var? Vatandaşlar oy kullanır. Oylarını özellikle kendilerini vatandaş yapan tarafa vermek isterler.


Kaynakça

Altun, Fahrettin  (23 Mart 2022) “What Türkiye can teach Europe about handling a refugee crisis” Aljazeera, https://www.aljazeera.com/opinions/2022/3/23/europe-can-learn-from-turkey

IOM (21 Mart 2022) International Organisation for Migration

https://www.iom.int/news/almost-65-million-people-internally-displaced-ukraine-iom

Mülteciler Derneği (24 Şubat 2022)

https://multeciler.org.tr/turkiyedeki-suriyeli-sayisi/#:~:text=T%C3%BCrkiye'de%20kay%C4%B1t%20alt%C4%B1na%20al%C4%B1nm%C4%B1%C5%9F,746%20bin%20674%20ki%C5%9Fi%20oldu.

UN-DESA (2021) Department of Economic and Social Affairs

https://www.un.org/development/desa/pd/content/international-migrant-stock

UNHCR-Turkey (Şubat 2022) https://www.unhcr.org/tr/wp-content/uploads/sites/14/2022/03/Bi-annual-fact-sheet-2022-02-Turkey-ENG-Final-210322_TR_PI.pdf

UNHCR-Turkey (25 Mart 2022) https://www.unhcr.org/tr/34311-a-month-since-the-start-of-the-war-almost-a-quarter-of-ukraines-population-are-displaced.html

 

Yazarın Diğer Yazıları

“Beklenmedik” faizler, Türkiye ve Arjantin 

Enflasyona yalnızca bir para politikası konusu olarak bakmak da yanıltıcıdır...

Oppenheimer, Klein, McCarthy ve üniversite meselesi

Klein ve Oppenheimer’ı, örgüsü çok benzer olaylar etrafında buluşturan ABD’li senatör Joseph McCarthy veya onun adıyla anılan McCarthy’cilik

Enflasyon yine saydırıyor: Enflasyon şokları ve bazı çözüm önerileri

Cumhurbaşkanlığı kabinesi toplantısında enflasyon ve "fahiş fiyat artışları" da konuşulmuş. Ne güzel. TCMB dün, "ilave sıkılaşma adımları" attı ve bankaların kredi büyüme hızlarını düşürmelerini istiyor. Geç değil mi? Bu soruyla birlikte, aklıma, enflasyonu düşürmek için önerilen ve bazıları da uygulanan alışılmışın dışındaki birkaç önlem geldi