19 Şubat 2025

Ekonomide tehlikeli sular

Gümrük vergileri çok ülkeyi içine alacak şekilde genişlemezse, Trump vergilerinin Türkiye’ye bir Trumpflasyon etkisi beklenmez. Ancak bu vergilerin yarattığı belirsizlikle birlikte Türkiye’nin dış ticareti ve cari açığı olumsuz etkilenir

ABD Başkanı Donald Trump (sağda) ve Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan

Türkiye, içte ve dışta yaşanan gerginlik ve belirsizliklerle ekonomik anlamda tehlikeli sularda seyrediyor. Belirsizlik risk getirir; beklentilere, dövize, faize ve kronik sorunlarımız enflasyon ve cari açığa yansır.

Önce dıştaki gelişmelere, özellikle ABD Başkanı Trump’ın yükselttiği gümrük vergilerine (tarifelere) ve bu vergilerle gelen belirsizliğe bakalım. Bu vergiler Türkiye enflasyonuna ve cari açığına nasıl etki eder?

Sonra içerideki gelişmelere bakalım. Son dönemde yaşanan siyasi ve ekonomik gerginlikler ve belirsizlikler riskleri de arttırıyor. İçeriden gelen bu belirsizlik ve risklerin cari açık ve enflasyona etkileri nedir?

Trumpflasyon ve cari açık

Trump’ın yaratabileceği enflasyon dalgası için, Trumpflasyon deyimini uygun buldum. Trump’ın yükselttiği gümrük vergileri önce ABD’de, sonra dünyada ve haliyle Türkiye’de bir enflasyon dalgası yaratır mı?

Trump şimdiye kadar şu gümrük vergilerini açıkladı:

(1) Tüm ülkelerden yapılan çelik ve alüminyum ürünleri ithalatına yüzde 25 vergi. Bu vergi 4 Mart 2025’te yürürlüğe girecek.
(2) Çin'den yapılan tüm ithalata yüzde 10 vergi; Şubat 2025’te yürürlüğe girdi.
(3) Kanada ve Meksika’dan yapılan tüm ithalata yüzde 25 vergi.

Trump takımına göre çelik ve alüminyum ithalat vergi artışı büyük ölçüde iç üretimi yükseltecek, bir defalık sınırlı bir fiyat artışı olsa bile fiyatlar sürekli artmayacak, yani Trumpflasyon olmayacak. White House Fact Sheet (11 Şubat 2025).

ABD’nin birçok iktisatçısına göre, ki aralarında çok sayıda Nobel ödüllü iktisatçı vardır, Trump’ın vergi artışları ABD’de Trumpflasyona neden olacaktır. Örneğin Nobel Economists Letter (25 Haziran 2024) ve (23 Ekim 2024).

Çünkü örneğin çelik ve aluminyum vergi artışlarına uyum (intibak) ileri bağlantılarla dayanıklı tüketim malları, otomotiv, inşaat gibi sektörlerde sürecektir. Bu uyum bir defada olmayacak, farklı sektörlerde farklı gecikmelerle olacaktır ve bir enflasyon dinamiği yaratacaktır.

Bir konu daha var; ABD’de Trump’ın getirdiği vergilere diğer ülkeler karşılık verecekler ve süreç ticaret savaşlarına dönüşecektir. Kısacası, ABD Trumpflasyonu ve onun getirdiği başka olumsuzlukları yaşayacaktır.

Peki, ABD’de enflasyon yaşanırsa, bunun küresel enflasyona ve Türkiye enflasyonuna etkisi ne olur? Böyle bir küresel etki önemli ölçüde olmaz diyebiliriz. Çelik ve alüminyum örneğini alarak açıklamaya çalışalım.

Daha önce ABD’ye satmak üzere çelik ve alüminyum üretimi yapan ülkeler, ABD’ye daha az ihracat yapınca, daha düşük fiyata başka ülkelere satmaya çalışacaklardır. Hatta bu konuda damping yapmaya yönelebilirler. İşte bu durumda bu ürünlerin fiyatları düşebilir bile.

Şunu hatırlayalım. Trump, ilk (2017-2020) başkanlık döneminde, 2018’de çelik ithalatı için yüzde 25, alüminyum ithalatı için yüzde 10 ek vergi getirmişti.

Ancak sonra Arjantin, Avrupa Birliği, Avustralya, Birleşik Krallık, Brezilya, Kanada, Japonya, G. Kore, Meksika ve Ukrayna için istisna getirildi ve bu vergiden muaf tutuldular. White House Fact Sheet (11 Şubat 2025).

Bu durumda iki etki oluştu. Birincisi, bu ülkeler ABD’ye ihracat için ek çelik ve alüminyum üretim kapasiteleri oluşturdular. İkincisi, Çin, bu ülkeler yoluyla bu ürünleri ABD’ye değişik biçimlerde sattı.

2025’te yükseltilen ABD gümrük vergilerinin ve yarattığı belirsizliğin bir sonucu da küresel dış ticareti ve ardından küresel büyümeyi düşürmek olabilir. Talep düşüşüyle fiyatlar üzerinde baskı oluşacaktır.

Gümrük vergileri çok ülkeyi içine alacak şekilde genişlemezse, Trump vergilerinin Türkiye’ye bir Trumpflasyon etkisi beklenmez. Ancak bu vergilerin yarattığı belirsizlikle birlikte Türkiye’nin dış ticareti ve cari açığı olumsuz etkilenir.

Şöyle ki, Türkiye şimdi ABD’ye daha az ihracat yapan ülkelerle daha çok rekabet içinde olacaktır. Bu ülkeler içinde Almanya ve Hollanda gibi AB üyeleri de vardır. Bu ülkeler Türkiye’ye ve diğer ülkelere damping de uygulayabilirler.

ABD, Türkiye’den yaptığı çelik ürünleri ithalatından 2018’den bu yana zaten yüzde 25 vergi alıyor ve bu ülkeye ihracat büyük oranda azalmış durumda. Türkiye şimdi ABD’de diğer ülkelerle eşit duruma geldi.

Ancak bu durum Türkiye’nin ABD’ye daha fazla çelik ihracatı yapması anlamına gelmiyor. Çünkü çelik piyasası tam rekabetçi olmayan bir piyasadır. Bu piyasadan pay almak zordur, çünkü ihracat bağlantıları kolay kurulmuyor.

İç ekonomik gerginlikler

Trump’ın gümrük vergilerinin yarattığı önemli etki belirsizliktir. Türkiye için daha önemli belirsizlikler içeriden kaynaklanıyor. Bunları ekonomik ve siyasi olarak ikiye ayıralım. Son dönemde oluşan ekonomik gerginlikler ve belirsizlikler şöyledir.

(1) Türkiye’de 2021 ortasından başlayarak 44 aydır önceye ve diğer ülkelere göre yüksek seyreden bir enflasyon var. Enflasyonu hızla düşürmeyi amaçlayan “rasyonel politikalar” uygulaması başlayalı bile 21 ay oldu.

Bu uzun süreli enflasyon büyük fiyat belirsizliği, büyük gelir dağılımı adaletsizliği ve kaynak israfı yaratıyor. Bu durum gerginlik, belirsizlik ve sosyal ve ekonomik riskler yaratıyor. Enflasyon başarısızlığı toplumsal karamsarlık da yaratıyor.

(2) Enflasyonu düşürmek için döviz kuru üç yıldır baskılanıyor, TL değerleniyor. Bu değerlenme önemli ölçüde yüksek faiz için dışarıdan gelen ve içeride dövizden TL’ye geçen fonlarla oluyor. TL’nin değerlenme süresi uzadıkça dış ve iç fon sahiplerinde durumun fazla sürdürülemez olduğu düşüncesi yayılıyor.

Buradan gelen gerginlik ve belirsizlik kur riskini yükseltiyor. TL’nin değerlenmesinin yarattığı gerginliği ve riski çok biriktirmemek için kurda zaman zaman düzeltmelere izin veriliyor, ama sorunu çözmüyor. Nitekim son dönemde dövize bir yönelme olduğu görülüyor.

(3) Döviz kuru ile ilgili belirsizlik ve risk, ithalat talebini canlı tutarken, ihracata olumsuz etki yapıyor. Bu bakımdan, cari açıktaki azalmanın giderek yön değiştireceği, açıkların yükseleceği beklentisi var.

(4) Kamu açıkları uzun süredir yüksek seyrediyor. Temel nedeni kamu harcamasının yüksek kalması. Bu nedenle vergi oranları arttırılıyor, yeni vergiler getiriliyor. Bu konuda son örnek mevduat ve fon faiz gelirlerinin vergi (stopaj) oranlarının yükselmesidir.

Bu verginin bütçe açıklarını bir ölçüde düşürmek için yükseltildiği anlaşılıyor. Ancak zamanlaması çok kötüdür. Çünkü, açıkladığımız gibi, Türkiye’deki ve dünyadaki belirsizliklerin ve risklerin yükseldiği bir zamanda yapılmıştır.

(5) Yukarıda belirttiğimiz ekonomik gerginlik ve belirsizlikler elbette faize de yansıyor. Temel kuraldır; daha çok belirsizlik ve risk, daha yüksek faiz demektir. Ekonomi dışı düşüncelerle, siyasi ve dini unsurlarla faizi belirlemek daha da yüksek faiz getirir.

Yukarıdaki unsurların enflasyona da, cari açığa da olumsuz etkileri önemlidir. Bu olumsuz etkileri siyasi iktidar uygun politika ve yaklaşımla azaltabilir.

İç siyasi gerginlikler

Üçüncü ama belki en önemli gerginlik ve belirsizlik kaynağı Türkiye’deki siyasi gerginliktir. Son dönemde ortaya çıkan gerginlikler şöyle:

(1) Yeni mezun teğmenlerin mezuniyetlerini bazı sloganlar eşliğinde kutlamaları sonrasında beş teğmenin üç komutanla birlikte görevlerinden uzaklaştırılmaları siyasi iktidarın tahammülsüzlüğünün bir göstergesi olarak alınmalıdır. Sloganlar içinde “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” en dikkat çekenidir.

Bu gençlerin kutlamalarına kapsayıcı şekilde yaklaşmak yerine, “siz kime karşı geliyorsunuz” havasının yaratılması toplumsal bir gerginliğe yol açmıştır. Gerginlik, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın bu gençleri İmam Hatip lisesi mezunlarına şikayet etmesi ile daha da artmıştır.

(2) Zafer Partisi Genel Başkanı'nın eleştirel bir konuşması sonrasında tutuklanması. Demokraside, muhalefetteki siyasi parti liderleri iktidarı eleştirmek doğru olanı göstermek üzere vardırlar. Zafer Partisi Genel Başkanının tutuklanması bu ilkeye tümüyle ters düşmüştür. Yanlıştır.

(3) CHP’li bazı belediye başkanlarının tutuklanması, bazıları hakkında soruşturmalar başlatılması da aynı yanlışın tekrarlanması anlamına geliyor. İktidarlar için doğru olan, muhalefet partilerine siyasi gerginliği arttırmamak üzere yaklaşmaktır.

(4) DEM Partili bazı belediye başkanlarının tutklanması, yerlerine kayyım atanması da aynı çerçevede ele alınmalıdır.

(5) İktidar bazı Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamıyor. Böyle bir yaklaşım hukuk ve adaletin zayıflatılması anlamına geliyor ki, demokrasinin işlemesini sağlıksız hatta olanaksız kılar.

(6) TÜSİAD yöneticilerinin demokrasinin ve ekonominin düzgün işlemesi için yaptıkları eleştiriler de iktidar tarafından “karşı tarafın hadsiz eleştirileri” olarak yansıtılmıştır. TÜSİAD, bir sivil toplum kuruluşu olarak, demokrasinin ve ekonominin düzgün işlemesi için elbette önerilerde bulunabilir. STK’ların böyle bir görevi vardır.

Yukarıdaki listeyi daha da uzatabiliriz. Vurgulamak gerekir ki, ekonomik ve toplumsal sistemin iyi ve etkin işleyebilmesi için siyasi iktidarın gerginlikleri, belirsizlikleri ve riskleri azaltması gerekir. Enflasyon ve cari dengenin düzelmesi için bu önemli bir koşuldur.

Kaynaklar

White House Fact Sheet(11 Şubat 2025) President Donald J. Trump Restores Section 232 Tariffs

Nobel Economists Letter (25 Haziran 2024)

Nobel Economists Letter (23 Ekim  2024)

Yazarın Diğer Yazıları

Şaşırtıcı enflasyonlar

Enflasyon yükseldikten sonra hangi ülkelerde ne ölçüde düştü? Hangi ülkelerde hızla veya daha yavaş düştü? Bu sorulara yanıt vermek için enflasyonu görece yüksek ülkeleri ve Türkiye’yi karşılaştırmak gerek

Mülteciler, dış ticaret ve gümrük vergisi üçgeni

Suriye’de hangi gelişmeler olacağı önemli ölçüde Trump’ın ABD’sine bağlıdır. Türkiye, Suriyeli mülteciler gelirken onlara "misafir" dedi, Suriye yönetiminin birkaç ay içinde çökeceğini varsaydı, halka yanlış bilgiler verdi. Şimdi de yanlış beklentiler ve yönlendirmeler yapmaması gerekir, “yanıldık, aldatıldık” dememek için...

Trump’ın siyasi ekonomisi ve Türkiye

Trump’ın konuşmalarında belirttiği politikalardan zarar görecek ülkelerin başta Çin, sonra Meksika ve Kanada, daha sonra da AB olacağı anlaşılıyor. Görünen, bunlara ek vergiler ve sınırlamalar gelecek. Türkiye’nin de Trump politikalarından dış ticaret yoluyla olumsuz etkilenmesi beklenir. Peki buna karşı Türkiye gibi ülkeler neler yapabilir?

"
"