30 Ağustos 2012

Çin'in Piyasa Ekonomisi Beni 843 Lira Dolandırdı…

Siz bu satırları okurken ben artık Çin defterini kapatmış ve dönüş yoluna girmiş olacağım. Üstelik 843 lira dolandırılmış bir \"keriz\"olarak…

Siz bu satırları okurken ben artık Çin defterini kapatmış ve dönüş yoluna girmiş olacağım. Üstelik 843 lira dolandırılmış bir "keriz"olarak…

Baştan alayım…

Pekin'e indik. Teknik arıza yüzünden iki üç saatlik bir gecikme ile. Otele sabaha karşı girdik ve sabah da apar topar bir şeyler tıkınıp Çin Seddi'ni görmek üzere otobüse tıkıldık. Pekin trafiğini gördükten sonra kendime İstanbul trafiğinden yakınmayı yasakladım. Normalde 60 dakika tuttuğu söylenen yolu 160 dakikada aldık ve Çin Seddi'nin kente en yakın noktasına ulaştık…

Hayır, size Çin Seddi denen o çılgın projeden, yapımında milyonluk bir işçi kitlesinin çalıştığından, çoğu dağ tepelerinden geçen o tuhaf dizi duvardan söz edecek değilim. Rivayete göre uzay mekiğinden bile görülebilen bu dev yapı sözcüklerle tanımlanamaz. Merak ediyorsanız girin Google'a ve ister okuyun, ister binbir fotoğrafı arasında dolanın…

Ben size Pekin trafiğinde Çin Seddi'ne ulaşmak için geçen 160 dakikadan söz etmek isterim. Buradaki Çinli rehber öncekilere göre daha konuşkan ve bence daha bilgiliydi. Biz de ardarda sorular sıraladık.

Başlangıçtaki cevaplar gezi boyunca artık ezberlediklerimizden pek farklı değildi. Ama yürümeyen trafikte söz uzadı ve rehberin cevapları da ağırlık kazanmaya başladı:

-… 1976'da Mao Zedung öldükten bir süre sonra, 1979'da Dang Shao Bin (Biz onu "Cüce Deng" olarak öğrenmiştik) işbaşına geldi. Mao döneminde takip edilen planlı ekonomiyi kaldırdı ve yerine piyasa ekonomisini geçirdi. O bize fareyi yakalayanın kara kedi mi, beyaz kedi mi olduğunun önem taşımadığını, önemli olanın farenin yakalanması olduğunu söyledi ve haklı çıktı…

Soru kaçınılmazdı, sorduk:

- Nasıl haklı çıktı? Haklı çıktığı nasıl anlaşıldı?

Genç Çinli gülümsedi, omuz silkti ve cevapladı:

- DangShao Bin önce iki pilot kent seçti. İki küçük kent. Nüfusları sadece birkaç milyoncuk iki kent:ShenZhen ve ZhuHai… Bu iki kentte piyasa ekonomisinin kurallarını geçerli ilan etti ve uygulamaya soktu. Kısa sürede bu kentte yaşayanlar paralar kazanmaya başladılar. Önce yakın çevreden, sonra Çin'in öteki bölgelerinden bu iki kente akın başladı. İş arayanlar, iş kurmak isteyenler filan.Buralarda yaşanan başarı sosyalist ekonomiden yani plan ekonomisinden piyasa ekonomisine geçişi kolaylaştırdı. İtiraz olmadı. Şimdi artık bütün Çin'de piyasa ekonomisi var ve Çin artık yoksul bir ülke değil. Oysa daha yirmi yıl önce yoksul değil çok yoksul bir ülkeydi…

Ne diyeceğiz?

İki haftadır koca koca kentlerde gezindik. En ünlü markaların koca koca mağazalarının önünden geçtik. McDonalds'danCoca Cola'ya, KFC, Starsbucks gibi zincirlere kadar ünlü "tıkınma devleri" hemen her köşe başında ve hemen her yerleşim biriminde boy göstermiş. Bildiğim -ve bilmediğim- dünyanın en ünlü otel zincirleri koca koca gökdelenlere kurulmuş ve tıklım tıklım dolu ve müşterilerin çoğu bizcileyin yabancı turist filan değil, yerli yani düpedüz Çinli turistler.Dünyanın hemen bütün otomobil markaları Çin yollarında dolanmakta. Masaratti, Lamborghini, Bugatti, Porsche gibi lüks markalar ve o pahalı ve görgüsüz cipler buna dahil.

Soru kaçınılmazdı ve sorduk:

- Peki ama bunun neresi sosyalizm ve Komünist Partisi iktidarında bu nasıl mümkün?

Genç Çinli omuz silkip gülümsedi ve cevapladı:

- Haklısınız. Ama Hükümet buna "Özel SosyalizmModeli" demekte ısrar ediyor. Yani plan ekonomisi, sosyalist ekonomi bitti ama adı hala duruyor… Ama hepimiz en çok on yıl içinde buna artık sosyalizm denmeyeceğini biliyoruz; yani hissediyoruz…

Delikanlı sustu.

Biz sözünü noktaladı diye düşündük. Zaten uzun konuşmuş ve bunları konuşmaktan pek de hoşlanmadığını belli etmişti. Üstelik Çin Seddi de uzaktan görünmüş; yolculuğun sonu gelmişti. Ama o bir soluk arasından sonra cümlesini sürdürdü:

- Piyasa ekonomisi, adı konmasa da şimdi bütün Çin'de geçerli. Piyasa ekonomisine ne dahilse hepsi var artık. Mafyalaşma da var, yolsuzluk da var, kriminal olaylarda patlama da var…

Çin Seddine geldik. İndik. Duvarı gezmeye başladık. Cep telefonum çaldı. İstanbul'da bankadan arıyorlar:

- Son yarım saat içinde hesabınızla ilgili 450 dolarlık işlem yapıldı ve şimdi de 800 dolarlık yeni bir işlem yapılmak isteniyor. Bunları siz mi yapıyorsunuz?

Valla son yarım saat içinde değil, son yirmi dört saat içinde ben tek kuruşluk işlem yapmadım. Ama daha önce bazı otellerde ve lokantalarda hesabı kredi kartımla ödedim… Bütün otellerde internete bağlandım; maillerimi aldım. Facebook, Twitter ve Youtube Çin'de yasak; onlara giremedim ama başta T24 bazı Türkçe gazetelerin internet sitelerinde de turladım. Yani piyasa ekonomisinin azdırdığı dolandırıcı ve sahtekarlar için av olmaya yetecek kadar sanal alemde gezindim ve besbelli ki av oldum.

Banka, kredi kartımı dondurdu. Ama arada 843 liralık bir kazığı yemiş vaziyetteyim. Çin'in piyasa ekonomisinin bir kurbanı da benim artık…

Çin gezisinden arta kalanı ise artık İstanbul'da konuşuruz.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Abbas Yine Yolcu…

Artık valizi toplama ve rotayı Türkiye’ye çevirme zamanı geldi. Çünkü zaten kıt olan dolarlar iyiden iyiye azaldı

Ben bu işi beceremeyeceğim…

Anlaşıldı, eğer bir çatışma bölgesinde değilsem, siyasal olayların gergin yürüdüğü bir bölge ya da kente yollanmadıysam ben gazeteci olarak beş para etmezmişim

Bir Turistin Yapması Gereken Her Şeyi…

Biliyorum, üç gün oldu ve kasıla kostaklana gittiğimi ilan ettiğim New York gezisinden tek satır yazmadım.

"
"