08 Haziran 2012

24 milyon dolara mâl olan Türk Hastanesi Lübnan’da kaderine terk edildi

Türkiye’nin nüfus edinme çabasının ilk adımlarından olan rehabilitasyon merkezinin akıbeti sadece hastaların sağlığı açısından önem taşımakla kalmıyor...

Türkiye’nin nüfus edinme çabasının ilk adımlarından olan rehabilitasyon merkezinin akıbeti sadece hastaların sağlığı açısından önem taşımakla kalmıyor, Ankara’nın Şii dünyayla ilişkilerinin yaşadığı gerginliğin de ipuçlarını veriyor…

\

“Sayda tayyib, el musteşifa el Turki tayyib."

Sayda güzel, Türk hastanesi güzel" anlamındaki bu Arapça sözler, Lübnan’ın güneyindeki Sayda kentine Türkiye’nin yaptırdığı “Türk Travma ve Rehabilitasyon Merkezi”nin açılışında yaklaşık 1,5 yıl önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından dile getirildi.

Türk Travma ve Rehabilitasyon Hastanesi toplam 120 bin m2 oturma alanı üzerine 14 bin m2 kapalı alan olarak projelendirilmiş 100 yataklı bir hastane. Lübnan'ın ilk rehabilitasyon merkezi olma özelliği taşıyan hastane 24 milyon dolara mal oldu.

Sayda’daki Türk Travma ve Rehabilitasyon Hastanesi, Türkiye’nin son on yılda uyguladığı “yumuşak güc”e dayanan dış politika perspektifinin en önemli ayaklarından biriydi.

2005 yılında Lübnan Başbakanı Refik Hariri’nin suikast sonucu hayatını yitirmesi sonrasında Ortadoğu siyasetinin kilit ülkesi Lübnan siyasi krize sürüklendi.  2006 yılında İsrail’in Güney Lübnan’a yönelik gerçekleştirdiği saldırı sonrasında ülkede siyasi dengeler daha da sarsıldı.

Türkiye Ortadoğu’da daha etkin rol oynamak amacıyla Lübnan’daki Birleşmiş Milletler Barış Gücü’ne (UNIFIL) asker gönderme kararı aldı. Türkiye bu açılımın meyvelerini izleyen dönemde topladı. Türkiye’nin de doğrudan müdahil olduğu Doha anlaşması ile 2008 yılında Lübnan’daki siyasi istikrar Cumhurbaşkanı Michael Süleyman’ın göreve gelmesi ile geçici olarak sağlandı.

Doha anlaşması sonrasında sağlanan siyasi dengelerle Başbakanlık koltuğuna Sunni kökenli Fuat Sinyora oturdu. Kendisi de Saydalı olan Fuat Sinyora Türkiye’nin bölgede hastane kurma projesi üzerine Sayda kentini önerdi.

Genel seçimler sonrası yeniden oluşan dengelerle Başbakanlık koltuğuna oturan bir diğer Sayda kökenli siyasetçi Saad Hariri de Türkiye’nin Sayda’daki hastane projesine desteğini sürdürdü

Hariri hükümetinde sağlık bakanlığı koltuğuna Şii Amal Hareketi’ne mensup Nejip Mikati de Türkiye’nin projesine destek verdi. Hizbullah’ın siyasi ortağı Şii Amal hareketinden gelen desteğin arkasında AK Parti Hükümeti’nin “Stratejik Derinlik” temeline dayanan sıfır sorun politikası vardı.

Türkiye’nin Hizbullah kontrolündeki Sunni nüfusun ağırlıklı olduğu bu bölgeye yaptığı hastane Türkiye’nin Ortadoğu ve Lübnan siyasetinde tüm gruplar tarafından kabul edildiğinin bir işaretiydi.

Fakat aradan çok uzun yıllar geçmesine rağmen Lübnan ve Ortadoğu’da siyasi dengeler değişti. Ve Başbakan Erdoğan tarafından açılan “bu güzel” hastane şu an kaderine terk edildi.

Türkiye’nin Suriye politikasındaki değişiklik Lübnan’daki Şii gruplardan Hizbullah ve Amal hareketlerinde rahatsızlık yarattı.

Hizbullah ağırlıklı bir hükümet kurarak başbakanlık koltuğuna oturan Nejib Mikati Hükümeti Türkiye’ye mesafeli duruyor. Bu sebeple Türkiye’nin yaptığı Sünni bir bölgedeki hastaneye fon aktarmakta isteksiz davranıyor.

Beyrut Amerikan Üniversitesi ve Sunni bir vakıf olan İslami Hayır Cemiyeti’nin hastaneye sahip çıkma girişimleri de sonuçsuz kaldı.

Türkiye’nin tüm girişimlerine karşın hastane krizi çözülemedi. Türkiye’nin Arap Baharı ile beraber yitirdiği yumuşak gücü artık olmamasından ötürü Mikati Hükümeti ikna edilemedi.

Sadece hastane projesi değil Türkiye’nin bölgedeki diğer girişimleri de Hizbullah’ın engeline takılıyor. İstanbul Tuzla Belediyesi’nin Sayda’daki Filistinli mültecilere gönderdiği 2 tır yardım paketinin bölgeye geçişine de Hizbullah izin vermedi.

Yazarın Diğer Yazıları

‘Yeni Türkiye’ NATO üyesi kalmalı mı?

Türk dış politikasının bölgedeki en yakın müttefiki Katar ile sınırlanmış durumda

emre test

emre test

İç Savaş Gölgesindeki Suriye'nin Ötesi

Halep’in 70 kilometre uzağındaki Müslümanların tapınağı Huri Peygamberi’nin mezarının önünde Hristiyan bir kadın eğilerek haç çıkarttı