Ertuğrul Özkök'ün Genel Yayın Yönetmenliği'nden ayrılmasıyla sonuçlanan süreç, grupta birkaç ay önce konuşulan bir olasılığı Hürriyet'te artçı sarsıntı olarak gündeme getirebilir.
Eylül ayı sonunda Milliyet Genel Yayın Yönetmenliği görevinden alındığı sırada Sedat Ergin için “Hürriyet Başyazarlığı” olasılığı da dile getirilmişti. Hürriyet'teki “başyazar” köşesi için en iyi “güncelleme” formüllerinden birisinin, dikkatli ve detaycı üslubuyla bilinen Sedat Ergin olabileceği bazı sohbetlere konu olmuştu.
Oktay Ekşi; kısa bir siyaset, Milliyet ve Güneş fasılası dışında 1974 yılından beri Hürriyet'te başyazı yazıyor. Gazetecilik anlayışı zaman zaman tartışmalara konu olan Ekşi, birçok gazetede terk edilen başyazarlık geleneğinin en kıdemli temsilcisi durumunda.
Milliyet'teki geleneği Mehmet Y. Yılmaz değiştirdi
“Başyazarlık”ta önemli bir geleneği bulunan Milliyet'te bu köşe, Mehmet Y. Yılmaz'ın Genel Yayın Yönetmenliği sırasında bilinen formatını kaybetti. Başyazar Güneri Cıvaoğlu ile Hasan Cemal'in yazıları bu dönemde Milliyet'in birinci sayfasındaki sabit yerlerini yitirdi. Milliyet'in iki önemli kaleminin yazıları, gündemin yoğunluğuna ve yazılarının içeriğine göre, bazı günler birinci sayfada yayımlanmamaya başlandı. Yılmaz döneminde başlayan bu uygulama, daha sonraki Genel Yayın yönetmenleri Sedat Ergin ve Tayfun Devecioğlu döneminde de sürdü, sürüyor.
Cumhuriyet'te sadece özel günlerde yayımlanan başyazılar, devam eden tedavi sürecinde kendi köşesinde de yazmayan İlhan Selçuk tarafından kaleme alınıyordu.
Hafızamız bizi yanıltmıyorsa, vaktinde Sabah'ta “başyazar” olarak künyeye de giren Güngör Mengi, Vatan'da başyazarlığı üçüncü sayfadaki “Vatan Diyor ki” köşesinde sürdürüyor.
Etkili gazetelerde etkisiz başyazılar
Bugün başyazarlık geleneğine en yakın görüntüye Hürriyet'te Oktay Ekşi ile Sabah'ta Mehmet Barlas'ın köşelerinde tanık oluyoruz. Ancak hem Ekşi'nin, hem de Barlas'ın, yazıları Türkiye'nin en etkili gazetelerinde hemen hemen hiç etki yaratmayan başyazarlar olduklarını kabul etmemiz gerekiyor.
Bugün Türkiye'de yazıları tartışma yaratan, ilgi ya da öfkeyle izlenen başyazarın Ahmet Altan olduğunu biliyoruz. Ve Ahmet Altan, tirajı 450 bin dolayında olan Hürriyet'te ya da 350 bin dolayında olan Sabah'ta değil, 65 bin dolayında bulunan Taraf gazetesinde yazıyor.
Ahmet Altın'ın “etki” çıtasının altında, Star'da başyazarlık yapan kardeşi Mehmet Altan'ın da kaldığını belirtelim.
Yarım yüzyılı aşan kovulma korkusu
Oktay Ekşi, son olarak Kafes eylem planının haberleştirilmesiyle ilgili yaptığı çıkışla tartışma yarattı. Ortaya çıktığında Türkiye'nin en önemli gündem maddesi olan bu plana ilişkin gelişmelerin haber olarak yayımlanmamasını savunan Ekşi, köşesinde şu ifadeleri kullanmıştı: “Sen yayımlarsın, ben yayımlamam. Sana ne? Bizim bildiğimiz ‘demokrat’lığın temel ölçüsü, başkalarını kendi tercihlerinde serbest bırakmaktır.”
Haberin, “tercihleri” de darmadağın eden doğasına taban tabana zıt bu görüş, Hürriyet'in başyazı köşesini “güncelleme” düşüncesini de temellendiriyor.
'Okuyucu kime küfretmesi gerektiğini bilmek istiyor'
Burada, Oktay Ekşi'nin “başyazarlık” konusunda dile getirdiği ve unutamadığımız bir görüşünü de hatırlatalım. Nuriye Akman'ın başyazarlık için “Demode olmadı mı yani artık” sorusuna şu yanıtı vermişti Ekşi:
“Hayır, hayır. Türkiye'de okuyucu, kime küfretmesi gerektiğini, kimi sevmesi gerektiğini bilmek istiyor. (Başyazarlık) Anonim olduğu zaman sanki karanlıktan sıkılmış gibi oluyor...” (Zaman, 13 Mart 2005)
Aynı söyleşide, “Ben 53 seneyi (şimdi 58 oldu-D.A), 'ertesi sabah kovulabilirim' düşüncesiyle yaşadım” diyen Oktay Ekşi'nin köşesindeki güncelleme arayışını, Doğan grubu-hükümet ilişkileri tetikleyebilir.
Diğer olasılığın, Hürriyet'te başyazarlığın Milliyet'tekine benzer bir evrime uğraması olduğunu belirterek bu konuyu noktalayalım.
İpek-Koza'yla anlaşma olmadı mı?
Doğan Holding'den İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'na gönderilen “yeni yapılanma” açıklamasında dikkatimizi çeken noktalara da değinelim.
Aydın Doğan'ın Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini büyük kızı Arzuhan Doğan Yalçındağ'a bırakması zaten bekleniyordu. Bu açıklama, grup için hesaplanan rekor vergi ve cezaların ardından Yalçındağ'ın TÜSİAD Başkanlığı'nı bırakma kararı alarak attığı adımı tamamlıyor.
Açıklamada, holdingdeki yeni yapılanma; hükümetin kararlı adımlarla üzerine gittiği grubun “istikrar içinde büyümek, mevcut iktisadi gücü ve konumunu korumak/geliştirmek, ülke sınırları dışına taşan yatırım faaliyetlerinde güçlü yabancı ortaklıklar tesis etmek” amacına dayandırılıyor. Açıklamadaki “yabancı ortaklıklar tesis etme” ifadesi ile eğer grubun medya dışı işleri kastedilmiyorsa, Star TV, Vatan ile Milliyet ve/veya Radikal'in Koza-İpek grubuna satışıyla ilgili görüşmelerin sonuçlandırılamadığı izlenimini doğuruyor. Ancak içinden geçtiğimiz dönemde 24 saatin “medyada da uzun bir süre” sayıldığını söyleyelim.
Editoryal faaliyetler için ileri adım
Doğan grubu, hükümet ile çatışmanın tetiklediği süreçte “profesyonelleşme” konusunda önemli bir adım atıyor. Aydın Doğan'ın kızları Vuslat Doğan Sabancı (Hürriyet), Hanzade Doğan Boyner (Doğan Gazetecilik) ve Begümhan Doğan Faralyalı (Star TV) “icra kurulu başkanı” olarak CEO'luk görevini yürütüyorlardı. CEO'luk görevinin altı ay içinde profesyonellere devredileceğinin açıklanması ve aile üyelerinin icrai görevlerden ayrılma kararı almasının, “profesyonelleşme”nin yanı sıra özellikle editoryal faaliyetler açısından ileri bir adım olarak kaydedilmesi gerekiyor.
Yeni CEO'lar kimler olacak?
Hürriyet ile Milliyet, Posta, Radikal ve Fanatik'i bünyesinde barındıran Doğan Gazetecilik'in CEO'larının kimler olacağı önem taşıyor. Doğan Gazetecilik CEO'luğu için uzun süre Zafer Mutlu'nun adının konuşulduğunu hatırlatalım.
Evet, 2010, medya dünyasında büyük değişikliklerle başlıyor...
www.t24.com.tr