30 Temmuz 2011

Yasaya göre YAŞ'ta sivil otorite var mı?

Genelkurmay Başkanı ile kuvvet komutanlarının toplu olarak emekliliklerini...


Genelkurmay Başkanı ile kuvvet komutanlarının toplu olarak emekliliklerini  isteyerek istifa etmelerine cumhuriyet tarihinde ilk kez tanık oluyoruz. Bu istifaların, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yeni komuta kademesinin yeniden inşasının yanı sıra pazartesi günü yapılacak Yüksek Askeri  Şûra'yı da daha önce görülmemiş bir zemine çekmesi açısından da önem taşıyor. Genelkurmay Başkanı ile kuvvet komutanlarının istifa kararında ilk dikkati çeken noktalardan birisi, Işık Koşaner'den sonra 2013'te Genelkurmay Başkanlığı'na atanmasına kesin gözüyle bakılan, Yüksek Askeri Şûra'da da Kara Kuvvetleri'ne getirilecek olan Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Necdet Özel'in toplu tavra katılmamış olmasıydı.  Nitekim Özel, kendisini iki yıl önce Genelkurmay Başkanlığı'na taşıyacak formül için süratle Başbakanlık ve Köşk'te peş peşe iki görüşmeye  davet edildi.
Toplu istifa sürecinin nasıl geliştiği, istifa kararının hangi stratejiye dayandığı, istifa baskısı yaşanıp yaşanmadığı önümüzdeki süreç açısından önem taşıyor. Özellikle, bir süredir istifa edebileceği konuşulan Koşaner'e istifa baskısı olup olmadığı üzerinde durmayı gerektiriyor.
Türkiye'nin ilk kez tanık olduğu TSK'nın komuta kademesinin toplu olarak istifasına giden süreçte etkili olan gelişmeler ve olası gelişmeleri adım adım irdelemeye çalışalım.

İstifacı üç komutan zaten emekli olacaktı

- Komuta kademesinin görevden çekilmesi, hükümete karşı kesin bir tavır niteliği taşıyor. Zira, emekliliklerini isteyen dört komutandan üçü, zaten bulundukları görevlerde sürelerini dolduran isimlerdi. Kara Kuvvetleri Komutanı  Orgeneral Erdal Ceylanoğlu, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral  Hasan Aksay ve geçen yıl “Tutuklamalar nedeniyle karargâhta amiral kalmadı” diyerek istifa sinyalleri verdiği belirtilen Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit, pazartesi günü yapılması planlanan Yüksek Askeri Şûra'nın ardından 30 Ağustos tarihi itibarıyla emekli olacaklardı. Bu üç ismin, birkaç gün sonra fiilen bitecek görev sürelerini beklemeden görevden çekilmeleri, teamüllerin aksine Yüksek Askeri Şûra toplantılarına son güne kadar katılacağını açıklayan Başbakan Tayyip Erdoğan'a ve hükümete karşı bir protesto sergilendiğine hiçbir kuşku bırakmıyor.

Kanun 'YAŞ bütün üyelerin katılımıyla toplanır' diyor

- Yüksek Askeri Şûra'nın Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun uyarınca Başbakan başkanlığında toplanan YAŞ, Milli Savunma Bakanı, Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları, ordu komutanları, Jandarma Genel Komutanı, Donanma Komutanı ile TSK bünyesinde bulunan diğer orgeneral ve oramirallerden oluşuyor.
- Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Bilgin Balanlı'nın Balyoz davası kapsamında tutuklanması, İnternet Andıcı iddianamesinde suçlanan Ege Ordu Komutanı Orgeneral Nusret Taşdeler hakkında savcılığın yakalama kararı çıkarılmasını istemesi , YAŞ heyetinde eksilmelere yol açmıştı. Şimdi üç kuvvet komutanı ile Genelkurmay Başkanı'nın da çekilmesiyle YAŞ üyeliklerinde görülmemiş bir boşluk doğmuş bulunuyor.
- Yasanın “Toplantı Çokluğu ve Oylama” başlığını taşıyan 5. maddesi “Yüksek Askeri Şura, bütün üyelerin katılması ile toplanır. Ancak özürü olanlar toplantıya katılamayacaklarını (Toplantı gününden önce) Şura Genel Sekreterine bildirirler” hükmünü taşıyor. Yasa toplantı için “bütün üyelerin katılmasını” şart koştuğuna göre pazartesi günü başlayacağı duyurulan YAŞ toplantılarının yapılamayabileceği düşünülebilir. Bu durumda YAŞ, ancak, emeklilik taleplerinin “özürlü olmak” biçiminde geniş bir şekilde yorumlanmasıyla yapılabilecektir. 
- YAŞ'ın “Ağustos ayının başında” toplanması da yasanın emredici bir hükmü. Bu hüküm, yasa değişmedikçe YAŞ'ın ağustos toplantısının “ertelenemeyeceği” anlamına geliyor. Yani ağustos şûrası ya yapılacak ya da yapılmayacak.

Başbakan ve bakanın YAŞ'taki tuhaf konumu

- Yasa, Başbakan'ı YAŞ üyeleri karşısında “eşitler arasında birinci” diyebileceğimiz bir noktada konumlandırmış bulunuyor. Zira 5. madde, “Kararlar toplantıya katılan üyelerin salt çoğunluğu ile alınır. Oylarda eşitlik halinde başkanın (Başbakan'ın) katıldığı tarafın oyları geçerli sayılır” hükmünü taşıyor. Yasanın bu hükmü, 15 orgeneral ve oramiralin bulunduğu YAŞ'ta askerlerin büyük bir çoğunlukla kararlara hakim olduğunu ifade ediyor. Erdoğan'ın, başbakanların genellikle açılış toplantısına katılıp sonra ayrıldıkları üç günlük YAŞ sürecinin tamamına katılacağını açıklamasını, yasanın bu maddesi ışığında değerlendirmek gerekiyor. 
- Yasanın, Başbakan'ın yokluğunda “YAŞ Başkanlığı” görevini Milli Savunma Bakanı'na değil, Genelkurmay Başkanı'na bıraktığını da hatırlatalım. Böylece Başbakan'ın katılmadığı YAŞ toplantılarında Milli Savunma Bakanı'nın toplantı amiri Genelkurmay Başkanı oluyor!
- Işık Koşaner, yaş haddinden emekli oluncaya kadar 3 yıllığına Genelkurmay Başkanlığı'na atandığı 2010 yılında büyük bir kriz yaşanmıştı. YAŞ toplantısından hemen önce 11 general hakkında yakalama kararı çıkarılması, YAŞ'ın ikinci gününde o sırada Kara Kuvvetleri'ne atanması gündemde olan Orgeneral Hasan Iğsız'ın Zekeriya Öz tarafından “intirnet andıcı” soruşturması nedeniyle ifade vermeye çağrılması “zaman ayarlı bir plan” iddialarına yol açmıştı. “Tutuklanan askerlerin terfi edemeyeceği” yönündeki yasa hükmü iddialara ağırlık kazandırmıştı.
- 2010 YAŞ'ında Kara Kuvvetleri Komutanı olması beklenen, iddianamesi bugün (29 Temmuz 2011) kabul edilen internet andıcı daevasında suçlanan Hasan Iğsız'ın emekliye sevk edilmesi, onun yerine adı gündeme gelen Atilla Işık'ın da emekliliğini istemesi üzerine kriz yaşanmıştı. Kriz, son olayda toplu istifaya katılan Erdal Ceylanoğlu'nun Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na atanmasıyla çözülmüştü.

'Köşk'te türban' tartışmasında Koşaner'in tavrı

- Koşaner, yasalara saygılı, mutedil bir isim olarak biliniyor. Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı adayı olması üzerine “başörtülü first lady” tartışması başlayınca Genelkurmay karargâhında “Önemli olan kafanın dışı değil içi” görüşünü dile getiren generalin Koşaner olduğu biliniyor. Koşaner, o sırada Genelkurmay 2. Başkanlığı görevini yürütüyordu. 
- Balyoz ve Ergenekon davaları sürecinde Genelkurmay Başkanlığı koltuğunda rahat oturamayan, ancak “legalist” özellikleri de bilinen Koşaner'in kişiliği, “Genelkurmay Başkanı istifaya mı zorlandı” sorusunu da gündeme getiriyor. Ayrılan üç kuvvet komutanının, zaten görev sürelerini doldurdukları ve birkaç gün sonra fiilen, yaklaşık bir ay sonra da hukuken emekli olacakları dikkate alındığında, görev süresinin dolmasına iki yıl bulunan Koşaner'e ilişkin bu soru daha da önem kazanıyor.

Koşaner istifaya zorlandı mı?

- Bu soru önemli olmakla birlikte, Koşaner'in kararının ardındaki süreci ihmal etmememiz gerekir.  YAŞ toplantısına iki gün kala, İnternet Andıcı İddianamesi'nde suçlanan Ege Ordu Komutanı Orgeneral Nusret Taşdeler hakkında “yakalama kararı” talep eden savcılık girişimi ve önceki sürecin Koşaner'i TSK içinde zor durumda bıraktığı anlaşılıyor. Koşaner, Genelkurmay Başkanı olduktan sonra Balyoz davası tutuklularının yakınlarıyla Harbiye  Orduevi'nde buluşmuş ve buradan Başbakan Tayyip Erdoğan ile görüşmek üzere Dolmabahçe'ye geçmişti. Yine Koşaner'in izni ve/veya emriyle Balyoz tutuklusu askerlerin cezaevinde ziyaret edildiğini hatırlatalım.
- Hükümetin, yeni komuta kademesinin inşasına doğal olarak yeni Genelkurmay Başkanı'ndan başlaması gerekiyor. Çünkü yeni kuvvet komutanlarının atanması için bir “Genelkurmay Başkanı” gerekiyor. Yasa uyarınca “kuvvet komutanları Genelkurmay Başkanı'nın teklifi, Milli Savunma Bakanı'nın uygun bularak kararnameyi hazırlaması (inha), Başbakan'ın imzası ve Cumhurbaşkanı'nın onayıyla” atanabiliyor. 

Hükümetle uyumlu bir komuta kademesi

- Nitekim Başbakan Tayyip Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de, kuvvet komutanlıklarına en yakın konumda bulunan Jandarma Genel Komutanlığı'nın başında bulunan ve toplu istifaya katılmayan Orgeneral Necdet Özel'i, bu görevi teklif etmek üzere davet ettiler. Köşk'te ve Başbakanlık'ta Özel'in, zaten bu YAŞ sürecinde oturacağı Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na bir günlüğüne de olsa getirilmesi, ardından Bakanlar Kurulu'nun teklifi ve Cumhurbaşkanı'nın onayıyla Genelkurmay Başkanlığı'na atanması formülünün konuşulduğuna kesin gözüyle bakabiliriz. Genelkurmay Başkanı'nın Görev ve Yetkilerine Ait Kanun, genelkurmay başkanlarının “kuvvet komutanlığı yapmış” orgeneral ve oramiraller arasından atanmasını zorunlu kıldığını hatırlatalım.
- Bu formül ile Genelkurmay Başkanlığı'na çıkması durumunda Necdet Özel'in tercihinin yeni Kara Kuvvetleri Komutanı'nın tayininde önemli olacağı açıktır. Cumhuriyet tarihinde ilk kez tanık olduğumuz böyle bir krizde Özel'in Başbakan'ın formülünü kabul etmesi, yeni Genelkurmay Başkanı'nın hükümetle yakın çalışacağı yolunda bir karine sayılabilir. Ancak, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının çekilmeleri “kişisel” değil “toplu” bir karar anlamına geldiğine göre, bu sürecin ardında nasıl bir strateji bulunduğunu öğrenmeden hiçbir şeyden emin olamayız.

Bildiri yerine çekilme

- Emeklilik talebi veya istifa elbette bir haktır. Necip Torumtay da, Turgut Özal'ın Irak planlarına karşı çıkarak “inandığı devlet anlayışına ters” tutumları gerekçe gösterip Genelkurmay Başkanlığı'ndan istifa etmişti. Koşaner ve kuvvet komutanlarının, görevden çekilmek yerine, bulundukları görevde 27 Nisan benzeri bir bildiriye yönelmemelerini önemsememiz gerekiyor, Hükümetin, komuta kademesini boşaltma kararına 27 Nisan muhtırasına karşı sergilediği tutum benzeri bir tepki göstermesi de sürpriz olmaz.
- Ne olursa olsun, Koşaner ve kuvvet komutanlarının tutumu, yıllara varan tutukluluk süreleri, tutuklu yargılamayı gerektirmeyen süreçleri dört duvar arasına mahkûm eden yargılama anlayışı açısından son derece kuvvetli bir mesaj taşıyor. Demokratik bir düzende kabul edilemeyecek tutukluluk süreleri, yayımlanmamış kitabı nedeniyle meslektaşımız Ahmet Şık ile Nedim Şener'in “gerekçesi hâlâ açıklanmayan” suçlamalarla tutuklanmaları, askerlerin istifasını sadece “sivil otoriteye itaatsizlik” boyutunda değerlendirmenin yetersiz kalacağını gösteriyor. Yargılamada reforma gitmeden Türkiye'de adaletten, adil yargılamadan söz edemeyeceğimizi kabul etmemiz gerekiyor.
- Komutanların çekilmesi üzerine “acaba arkasından ne gelecek” sorusunu “ordu göreve” niyetiyle akıllarından geçirenlere gelince... Bir kez daha darbe veya darbe girişimi olmasının ne anlama geleceği sorusunun cevabını merak edenler için, Prof. Murat Belge'nin sözlerini hatırlatarak noktalayım:
Türkiye Jurassic Park'a döner! 

 

Yazarın Diğer Yazıları

T24 15 yaşında: Anlatmadan anlayamazsan, anlatınca da anlamazsın!

T24, gazetecilikten başka hiçbir şeye ait olmayan bir yer. Editörlerimiz, muhabirlerimiz ve yazarlarımız; kelimelerle ifade edilemeyecek büyük bir çıkarsızlıkla bağımsız gazeteciliğin kurumsallaşmasına eşsiz katkılar sağladılar. 15 yıldır ilgilerini, övgülerini, eleştiri ve uyarılarını esirgemeyen takipçilerimize de sonsuz teşekkürler…

‘Haber elemanı’ arkadaşlar; nerede bu Almanya paraları, söyleyin bölüşelim!

Bir değil, iki değil, üç değil, dört değil… Devletin tam beş kez denetleyerek dışardan tek bir kör kuruş bulamadığı T24’te varlığını iddia ettiğiniz Alman sermayesi her neredeyse haber verin, bölüşelim! Bulamıyorsanız, gazetecilik yaptığınızı öne sürerek yıllardır inşa ettiğiniz utanç müzenize, bu nadide ‘Alman sermayesi’ eserinizi de ekleyelim…

Tolga’yla birlikte bütün hayal kırıklıklarının en güzelini yaşıyoruz!

Çalışmalarıyla mesleğini onurlandıran bir gazeteci, hâkimin büyük bir maddi hatayı da tutanağa geçirdiği bir kararla tutuklandı. Tutuklama talep edenler ve tutuklama kararı verenlere göre, Tolga Şardan “istihbarat örgütünün Cumhurbaşkanlığı’nın talimatıyla yargıdaki yolsuzluk iddialarını araştırdığını yazarak” halkı korku ve paniğe sevk etti!

"
"