02 Nisan 2010

'YANDAŞ MEDYA'NIN GÖZÜNE DE BİBER GAZI MI KAÇTI?

Tekel işçisinin hali, Medya Derneği Genel Başkanı Salih Memecan'ın karikatürüyle bile sızamamış Sabah'ın birinci sayfasına

 

Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin ikinci katında, kıdemli hocalara tahsis edilen yüksek tavanlı, geniş pencereli odalardan birinde sohbet ediyoruz. 80 yaşını geçmiş ak saçlı hocam, Mayıs 1960'ta Mülkiye'nin nasıl kuşatıldığını, ardından fakülte duvarlarını delik deşik eden yaylım ateşini anlatıyor. Ankaralıların görmek için ziyaret seferleri düzenlediği mermi izleri dururken gece yarısı açtığı telefonda “O izleri neden silmiyorsunuz, Mülkiye için utançtır” diyen Başbakan Adnan Menderes'e fakülte dekanı Prof. Fehmi Yavuz'un “O izler bizim için şereftir” diye verdiği yanıtı...


Akşam üzeri bahar güneşine verip sırtımı Kurtuluş Parkı'na doğru yürüyorum. Mülkiye'den çıktığımız hemen her gün banklarında hayal kurduğumuz Kurtuluş Parkı'nda acı mı acı bir kahve eşliğinde ağırlanan hatıralar...


Bir dostla tüttüreceğimiz sohbet için ver elini Kızılay. Ama Kolej'den Kızılay'a doğru yollar araç geçişine kapatılmış. Adakale Sokak'tan İnkılap'a, Türk İş Genel Merkezi'nin de bulunduğu Sakarya Meydanı'na giden bütün yollar polis barikatıyla yayalara yasaklanmış. Kocaman kalkanlarıyla Robocop kıyafetli yüzlerce polis emir almış, hiç kimse Tekel işçilerinin bulunduğu bölgeye geçirilmiyor.


Barikatın ardındaki işçiler kameraya kaydediliyor. Bu “Sakarya hatırası”na birazdan biber gazı ve cop eklenecek...


Biriktirilmiş geleceği kaybetmemek için


Özelleştirilen işletmelerdeki haklarını korumaya çalışan, hayal ettikleri, biriktirdikleri mütevazı geleceği kaybetmemek için demokratik haklarını kullanmaktan başka çaresi bulunmayan Tekel işçilerine karşı Ankara kuşatılmış. İşçileri taşıyan otobüsler şehre sokulmuyor. Ak saçlı hocamın anlattığı 1960'lar, 1970'ler, 1980'ler ışınlanmış Ankara'ya, meydanlar polis kaynıyor.


Biber gazı karışmış “memleket” havası bu kadar. İstanbul, her sabah olduğu gibi gazete okumakla başlıyor. Medyanın bir bölümünün de gözüne biber gazı kaçmış olmalı, bir gün önce Tekel işçilerine yapılanlar birinci sayfalarda tek satır bile yer bulamamış.


Medyada çok seslilik, kaliteyi artırmak için kurulduğu açıklanan, faaliyetlerinin ortak paydasını “demokrasi” olarak tanımlayan Medya Derneği'ni kuran gazetecilerin gazetelerinden söz ediyorum.


Sabah'ın elini ne tuttu, kredi mi, başvuru mu?


Tekel işçisinin hali, Medya Derneği Genel Başkanı Salih Memecan'ın karikatürüyle bile sızamamış Sabah'ın birinci sayfasına.


Neden acaba? Başbakan'ın damadı Berat Albayrak'ın yönettiği Çalık Holding'in gazetesi olduğu için mi? Sabah ve atv'nin, Ahmet Çalık'ın kamu bankalarından aldığı 750 milyon dolarlık krediyle satın alınması mı düşürdü haberi birinci sayfadan? Yoksa Çalık grubunun yeni doğalgaz çevrim santralı ve akaryakıt dağıtım şirketi için Enerji Piyasası Denetleme Kurulu'na yaptığı izin başvuruları mı “Damokles'in kılıcı” olup kesti ekmek parası peşinde cop yiyen işçinin haberini?


Aşkın gözü bu kadar kör mü?


Medya Derneği Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Karaalioğlu'nun yönettiği Star, 1 Nisan şakası mı yaptı işçiye? “Başbakan benim idolüm, adama sevdalıyım” demişti patron, tamam, ama Tekel işçisi de Başkent'in göbeğinde gaz altında... Neden giremedi haber birinci sayfaya? Aşkın gözü kör mü acaba?


Medya Derneği Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Dumanlı'nın yönettiği Zaman'ın birinci sayfasında da yer bulamamış işçilerin hali. İç sayfadaki “Tekel işçileri Ankara'yı savaş alanına çevirdi” başlığına bakılırsa, Dumanlı da Başbakan gibi “provokatör” olarak görmüş olmalı işçiyi.


Bugün, Türkiye, Vakit...


Ankara'da “dün” Bugün'ün birinci sayfasında da yer bulamamış. Türkiye “Tekel işçisi polise taş yağdırdı” demiş, Vakit, işçinin valilik ve polisi dinlemediğini anlatmış.


Evet yaftalamaya, genellemeye hayır. Ama habercilik bir yana, tahammül çıtasını “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir” diyen darbe anayasasının da altına düşüren bir “yandaş”lık yok mu bu sayfalarda?


78 gün kar altında eylem yaptı o işçiler ve eşlerini, çocuklarını bir kez daha bırakıp geri döndüler.


Görmek istemeseniz bile “Döğüşenler de var bu havalarda...” Öyle diyor Ahmed Arif, polisin kuşattığı Sakarya Meydanı'na uzanan “Karanfil Sokağı” için yazdığı şiirde... Belki okur da Başbakan, girer sayfalarınıza:


(…)

Gecekondularda hava bulanık puslu
Altındağ gökleri kümülüslü
Ekmeğe, aşka ve ömre
Küfeleriyle hükmeden
Ciğerleri küçük, elleri büyük
Nefesleri yetmez avuçlarına
-İlkokul çağında hepsi-
Kenar çocukları
Kar altındadır.


Döğüşenler de var bu havalarda
El, ayak buz kesmiş, yürek cehennem
Ümit, öfkeli ve mahzun
Ümit, sapına kadar namuslu
Dağlara çekilmiş
Kar altındadır.

Yazarın Diğer Yazıları

T24 15 yaşında: Anlatmadan anlayamazsan, anlatınca da anlamazsın!

T24, gazetecilikten başka hiçbir şeye ait olmayan bir yer. Editörlerimiz, muhabirlerimiz ve yazarlarımız; kelimelerle ifade edilemeyecek büyük bir çıkarsızlıkla bağımsız gazeteciliğin kurumsallaşmasına eşsiz katkılar sağladılar. 15 yıldır ilgilerini, övgülerini, eleştiri ve uyarılarını esirgemeyen takipçilerimize de sonsuz teşekkürler…

‘Haber elemanı’ arkadaşlar; nerede bu Almanya paraları, söyleyin bölüşelim!

Bir değil, iki değil, üç değil, dört değil… Devletin tam beş kez denetleyerek dışardan tek bir kör kuruş bulamadığı T24’te varlığını iddia ettiğiniz Alman sermayesi her neredeyse haber verin, bölüşelim! Bulamıyorsanız, gazetecilik yaptığınızı öne sürerek yıllardır inşa ettiğiniz utanç müzenize, bu nadide ‘Alman sermayesi’ eserinizi de ekleyelim…

Tolga’yla birlikte bütün hayal kırıklıklarının en güzelini yaşıyoruz!

Çalışmalarıyla mesleğini onurlandıran bir gazeteci, hâkimin büyük bir maddi hatayı da tutanağa geçirdiği bir kararla tutuklandı. Tutuklama talep edenler ve tutuklama kararı verenlere göre, Tolga Şardan “istihbarat örgütünün Cumhurbaşkanlığı’nın talimatıyla yargıdaki yolsuzluk iddialarını araştırdığını yazarak” halkı korku ve paniğe sevk etti!

"
"