02 Aralık 2010

WikiLeaks etiği Sincan Hakimi'nden esirgendi!

Medyada Wikileaks devrimi yaşanıyor. İnternet karşısında geleneksel gazeteciliğin yok olup olmayacağı...

Medyada Wikileaks devrimi yaşanıyor. İnternet karşısında geleneksel gazeteciliğin yok olup olmayacağı merak edilirken Wikileaks geleneksel kurumlarla daha önce hiç tanık olmadığımız bir işbirliğine giderek tartışmaya noktayı koydu. Wikileaks modeli de gösterdi ki, gazetecilik hiçbir zaman yok olmayacak, aksine uzmanlık giderek daha da değer kazanacak. Yine Wikileaks modeli gösterdi ki, geleneksel gazeteciliği sınırlayan ulusal, resmi ve parasal duvarlar internet altyapısı üzerindeki gazetecilikle yerle bir oluyor, olacak.

Ne yaptı Wikileaks?

Dünyanın dört yanından kendisine sızdırılan belgeleri, doğruluğunu teyit ettikten sonra saygın gazetelerle paylaştı. ABD'de The New York Times, İngiltere'de The Guardian gazeteleri ile Almanya'da  Der Spiegel dergisine gitti. Elindekileri değerlendirecek editoryal kadroya sahip olmadığını belirterek belgeleri paylaşmayı ve bir aylık incelemeden sonra eşzamanlı yayın yapmayı teklif etti.

Wikileaks'in kapısını çaldığı dünyanın en saygın yayın kuruluşları belgeleri bir ay boyunca 10-15 kişilik uzman ekiplerine inceletti. Bu incelemenin ardından Amerikan ordusunun Afganistan'daki gizli yazışmalarını içeren yayın The New York Times, The Guardian ve Der Spiegel'de 26 Temmuz'da başladı. Wikileaks de aynı sırada söz konusu yazışmaları içeren 92 bin ham belgeyi yayına koydu.
Wikileaks'e sızdırılan Amerikan diplomatlarının yazışmalarının yayınında, yukarıdaki üç kuruma iki saygın gazete daha eklendi; Fransa'dan Le Monde, İspanya'dan El Pais.
Wikileaks, internetle birlikte gazeteciliğin yeniden inşa edilmesi sürecinde en önemli dönemeci ifade ediyor: Wikileaks ham bilgiyi topluyor, paylaştığı gazetelerin deneyimli muhabir ve editörleri bu bilgi ve belgeleri işliyor. Etik açıdan meşru olanlar dışında yayınlarda hiçbir ayıklama yapılmıyor.

Türkiye'de AKP'ye ilişkin iddialar neden saklandı?

Türkiye medyasının, tersten de olsa Wikileaks'le birlikte tarihe geçmesi de, bu “ayıklama” meselesinden kaynaklanıyor.

Amerikan diplomatlarının yazışmalarını içeren ve henüz binde 1'inden daha küçük bir bölümü yayımlanan belgelerde ABD'den sonra en çok geçen ülke Türkiye. Yayımlanan belgelerde,  Başbakan Tayyip Erdoğan'ın İsviçre'de 8 bankada gizli hesapları bulunduğu da iddia ediliyor. Belgelerde ayrıca Erdoğan'ın servetinin kaynağını “oğlunun düğününde takılan altınlar ve işadamı yakınlarının desteği ile açıklaması yavan” bulunuyor, Başbakan'ın bazı danışmanları ile iki bakan yolsuzluk iddialarının gölgesinde bırakılıyor.

Başbakan Erdoğan, bu belgelerin yayımlandığı 29 Kasım Pazartesi günü gazetecilerin karşısına çıktı ve Wikileaks'i çok ciddi bulmadığı mesajını verdi. O basın toplantısında hiçbir gazeteci Başbakan'a bu iddiaları sormadı, soramadı. (Başbakan'ın, grup toplantısında yalanladığı iddiaların kendisine sorulmamasını eleştirdiğini de not edelim).

30 Kasım Salı günü, tirajları Türkiye'deki toplam tirajların yüzde 93'üne tekabül eden gazetelerin hiçbiri Erdoğan, bakanları ve danışmanları hakkındaki iddiaları birinci sayfalarında göstermedi, çoğu iç sayfalarda da vermedi.

Sincan Hâkimi neden etik korumaya alınmadı?

Wikileaks belgelerinin yayınında iktidar partisini hedef alan iddiaları ayıklamanın “etik” kaygılardan kaynaklandığını öne sürenler ne kadar inandırıcı olabilir?

Bir örnek verelim. Wikileaks belgelerinde Başbakan ve AKP'liler aleyhindeki hiçbir iddiaya yer vermeyen, övgüleri ise eksiksiz yayımlayan gazetelerin önemli bir bölümünde 30 Kasım Salı günü “ortak” bir haber vardı.  Ortak haber; AKP cenahında bilinen nedenlerle pek sevilmeyen Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz ile Sincan hâkimlerinden Remzi Özdemir'in Hatay'da kaldıkları otelin polis tarafından basılmasıydı. Uydurma bir “kokain ihbarı” üzerine basılan otelde iki hâkimin odaları kameralı polislerle kayıt yapılarak aranmış, hiçbir şey bulunamamıştı. Ancak sızdırılan görüntüler; Wikileaks belgelerinde Başbakan ve iktidara ilişkin iddiaları sözüm ona “etik” kaygılarla ayıklayan medyada “Kaçmaz sevgilisiyle basıldı” tonunda yayımlandı!

Aynı medyanın, yıllardan beri mahkeme kararlarına dayanmayan telefon ve ortam dinlemelerini, “öne sürüldü” ve “iddia edildi” gibi mazeret tamlamalarıyla çarşaf çarşaf yayımladığını da biliyoruz.

Siz böyle bir medyanın, iktidar partisine ilişkin iddialar içeren diplomatik yazışmaları tek satır bile vermezken, “belgelerin doğruluğu şüpheli” gibi etik kaygılardan hareket ettiğine inanabilir misiniz?

İnananlar; gazetecilerin basın toplantısı düzenleyen Başbakan'a, hakkındaki iddialarla ilgili tek soru soramamasını nasıl açıklayabiliyor?

Sizce Wikileaks'in elindeki belgeleri paylaştığı gazetelerin yayımlandığı ülkelerin hepsinin eksiksiz bir demokrasiye, tartışmasız bir basın özgürlüğüne sahip olması tesadüf mü?.. 

 

Yazarın Diğer Yazıları

T24 15 yaşında: Anlatmadan anlayamazsan, anlatınca da anlamazsın!

T24, gazetecilikten başka hiçbir şeye ait olmayan bir yer. Editörlerimiz, muhabirlerimiz ve yazarlarımız; kelimelerle ifade edilemeyecek büyük bir çıkarsızlıkla bağımsız gazeteciliğin kurumsallaşmasına eşsiz katkılar sağladılar. 15 yıldır ilgilerini, övgülerini, eleştiri ve uyarılarını esirgemeyen takipçilerimize de sonsuz teşekkürler…

‘Haber elemanı’ arkadaşlar; nerede bu Almanya paraları, söyleyin bölüşelim!

Bir değil, iki değil, üç değil, dört değil… Devletin tam beş kez denetleyerek dışardan tek bir kör kuruş bulamadığı T24’te varlığını iddia ettiğiniz Alman sermayesi her neredeyse haber verin, bölüşelim! Bulamıyorsanız, gazetecilik yaptığınızı öne sürerek yıllardır inşa ettiğiniz utanç müzenize, bu nadide ‘Alman sermayesi’ eserinizi de ekleyelim…

Tolga’yla birlikte bütün hayal kırıklıklarının en güzelini yaşıyoruz!

Çalışmalarıyla mesleğini onurlandıran bir gazeteci, hâkimin büyük bir maddi hatayı da tutanağa geçirdiği bir kararla tutuklandı. Tutuklama talep edenler ve tutuklama kararı verenlere göre, Tolga Şardan “istihbarat örgütünün Cumhurbaşkanlığı’nın talimatıyla yargıdaki yolsuzluk iddialarını araştırdığını yazarak” halkı korku ve paniğe sevk etti!

"
"