CHP, tarihsel bir dönemden talihsiz bir biçimde geçiyor
Örtünme yasağı gibi CHP'nin neredeyse bütün tarihine damgasını vurmuş bir konuda kelimenin tam anlamıyla “tarihi” anlam taşıyan bir açılım ancak bu kadar heba edilebilirdi.
CHP'nin uzun süredir işaretleri verilen türban yasağı konusundaki yeni yaklaşımı Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu tarafından “Sorunu biz çözeriz” ifadesiyle referandum sürecinde miting meydanlarında dile getirildi. İzleyen süreçte, CHP'nin soruna nasıl bir çözüm önerdiği ve çerçeveyi nasıl çizdiğini ilan eden derli toplu bir açıklama yapması beklenirdi. Parti içindeki uzlaşmayı ilan edecek ve ardından “toplumsal uzlaşmaya davet” niteliği taşıyacak böyle bir deklarasyon, CHP seçmeni de dahil olmak üzere, kamuoyunun üzerinde daha ciddiyetle duracağı bir zemin oluşturabilirdi.
Ancak öyle olmadı. CHP ve Türkiye açısından “tarihsel” nitelik taşıyan bir açılım, “geri adım” suçlamalarına da neden olan taksitli ve ayak üstü açıklamalarla heba edildi. Her adımda arka cepten çıkarılan koşullarla tuhaf bir CHP paketi inşa edildi. Sonuçta üniversitelerdeki türban yasağının kaldırılması için CHP'nin önerdiği paketin içine “yüzde 10'luk seçim barajı” ile “dokunulmazlıkların kaldırılması” gibi konuyla hiçbir ilgisi bulunmayan talepler de taşınmış oldu.
“Zorunlu din derslerinin kaldırılması” ve “Alevilerin taleplerine artık kulak verilmesi” gibi “toplumsal uzlaşma”nın tabanını genişletmek adına kimsenin karşı çıkamayacağı konularla sınırlanacak bir paket, CHP'yi hem rakipleri, hem parti kamuoyu, hem de seçmeni önünde gönül rahatlığıyla savunabileceği bir noktaya taşıyabilirdi.
AKP toplumsal uzlaşma aramıyor
Diğer yandan AKP, CHP'nin tarihsel bir yol ayrımında olduğunu dikkate almayan, adeta “inanç” üzerine inşa edilen bir kutuplaşmadan yarar uman bir söylem ve tavrı tercih etti. “Toplumsal uzlaşma arama ve yüzde 42'yi de anlama” iddiasına rağmen, CHP'nin yanı sıra MHP'nin de talep ettiği “türban serbestisinin üniversitelerle sınırlı kalacağı” konusunda kamuoyunu rahatlatacak bir açıklamadan ısrarla uzak durdu. AKP, “kamu çalışanları ve ilk-orta öğretim öğrencileri için de türban serbestisi” olasılığını zihinlerde canlı tutarak büyük bir toplumsal uzlaşmayı zorlamak yerine CHP yönetimini kışkırtmayı tercih etti.
Bu arada CHP'ye yakın gazeteciler zaten sürdürülemeyen yasağın tahkim edilmesi yolunda harekete geçerken, iktidara yakın medya da durumdan vazife çıkardı. Kemal Kılıçdaroğlu'nu hedef alan “kıvırttı, çark etti” gibi habercilik adına kabul edilemeyecek, gazeteciliğe itibar kaybettiren başlıkları kullanmakta sakınca görmedi.
Üniversitelerdeki türban/başörtüsü yasağının büyük bir toplumsal uzlaşmayla kaldırılmasını ifade eden tarihselliğin talihsizliği bu işte; iktidar, muhalefet ve medya!