17 Ağustos 2011

Şikede aykırı sorular

Futbolda şike soruşturması sürecini ve gazetelerin suçlamaların temel dayanağı olan telefon konuşmalarını...


Futbolda şike soruşturması sürecini ve gazetelerin suçlamaların temel dayanağı olan telefon konuşmalarını nasıl ayıkladığını izlerken, mevzuatımız ile medyanın her olayda nasıl aynı hastalıklarla bir kez daha boy gösterdiğini düşünmeden edebilir misiniz?

Tutuklanan Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın, Başbakan'la görüşmelerine dayandırarak yaptığı telefon konuşmaları nasıl titiz bir çalışmayla okurlardan saklandı. Taraf'ta yayımlanan bu konuşmaların üzerine çekilen süngere şaşırdık mı, hayır! Alıştık mı, evet!

Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı Mehmet Ali Aydınlar, şike soruşturmasının ardından yaptığı ilk açıklamada da, pazartesi günü yaptığı son açıklamada da aslında aynı şeyleri söyledi:

“İddianameyi bekleyeceğiz.”

Evet, iddianamenin mahkemece kabul edilmesiyle birlikte suçlamalara dayanak olan bilgilerin üzerindeki -emniyetin bile itibar etmediği- gizlilik kararı kalkacak. Ancak yargılama da o aşamada başlayacak. Bu durumda Aydınlar'ın ilk açıklamasında geçerli olan hüküm, son açıklamasında da geçerli. Yani iddianameyi bekleyen, yargının o iddianame ve yapılacak savunmalar üzerinde icra edeceği yargılamayı da bekler...

Oysa özerk bir kurum olan TFF, iddianameyi gördükten ve Etik Kurul'un görüşünü aldıktan sonra şike suçlamalarına muhatap olan klüpler hakkında karar vereceğini duyurdu.

Burada duralım ve mevzuatımızın nasıl aynı hastalıklarla zuhur ettiğini soru ve cevaplarla görmeye çalışalım.

TFF Başkanı Aydınlar'ın açıklaması yasaya ve talimatnamelere uygun mu?

Uygun.

TFF ve/veya Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK) iddianameyi gördükten sonra başta Fenerbahçe olmak üzere, şike suçlamalarına hedef olan klüpler hakkında küme düşürmeye kadar bir dizi “kanuni” ceza verebilir mi?

“Hukuki” olduğu çok tartışmalı olmakla birlikte, “kanuni” olarak bu “cezaları” verebilir.

Peki Anayasa'nın 9. maddesi “Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır” derken TFF ve/veya PFDK adeta “yargı organı” gibi cezalandırma yapmış olmuyor mu?

Anayasa öyle, ancak TFF “idari işlem” adı altında ve “disiplin hukuku” bağlamında zaten yargılanmakta olan şüphelilerin savunmalarını ayrıca alabiliyor, cezalar verebiliyor. Devlet kurumları da, “idari işlem” kapsamında disiplin cezaları verebiliyor.

Sonuçta idari işlemler yargı denetimine tabi değil mi?

Evet, idari işlemler yargı denetimine tabi olmakla birlikte, malum,Türkiye'de dereye su gelene kadar kurbağanın gözü patlıyor.

Peki TFF'nin küme düşürdüğü bir klüp, yılları bulması muhtemel yargılamada aklanabilir mi?

Evet.

Bu durumda küme düşürülen klübün gördüğü maddi zararlar bir yana, manevi zararlar telafi edilebilir mi?

Edilemez.

Yargılama sürerken TFF'nin verebileceği cezalara karşı ne yapılabilir?

TFF kararının önce “yürürlüğünün durdurulması”, sonra da “iptali” istemiyle idari yargıya başvurulabilir.

İdari yargı, TFF'nin yaptırım içeren işlemlerini iptal edebilir mi?

Edebilir.

İdari yargının TFF işlemini iptal etmesiyle hakkında uygulanacak yaptırımdan kurtulacak olan klüp adli yargılamada suçlu bulunup mahkûm edilebilir mi?

Evet!

Peki, idari yargının iptal kararı adli yargı sürecini etkiler mi?

Etkiler.

Nasıl etkiler?

En azından yargılanan klüplerin yöneticileri ve yargılanan şüpheliler “İdari yargı bizi suçlu bulmadı, federasyonun uygun gördüğü cezai işlemi iptal etti” görüşünü adli yargıdaki savunmalarının temeli yapabilirler.

İki mahkemenin farklı kararları adil bir yargılama yapıldığı konusunda kuşku doğurmaz mı?

Doğurur. Anayasa'nın 158. maddesine göre, adli ve idari mahkemeler arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını Uyuşmazlık Mahkemesi kesin karara bağlar, ama bu durum o kuşkuyu tamamen gidermez.

Aylarca takip edilen telefon konuşmalarını dinleyen makamlar büyüteç altına aldıkları maçların, iddialar doğrultusunda şike anlaşmasına göre sonuçlanmasını da seyretmiş mi oldular?

Evet.

Neden?

“Örgütlü suçu” kanıtlamak yolunda delil topladılar.

Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun'un şike suçunu düzenleyen 11. maddesinde “Şike anlaşmasının varlığını bilerek spor müsabakasının anlaşma doğrultusunda sonuçlanmasına katkıda bulunan kişiler de (…) cezalandırılır” hükmü, şike yapılacağını öğrenen kolluk gücü ve adli makamları da kapsar mı?

139. maddesinde “Soruşturmacı, görevini yerine getirirken suç işleyemez ve görevlendirildiği örgütün işlemekte olduğu suçlardan sorumlu tutulamaz” hükmünü de içeren Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre, hayır.

Telefon konuşmalarını dinleyenler “iddaa” türü bahis oyunlarına girmiş olabilir mi?

“Aksi ispat edilene kadar herkes masumdur” diye ifade edilen “masumiyet karinesi” hukukun temel ilkelerinden biridir. CMK da “Soruşturmacı, görevini yerine getirirken suç işleyemez” der, ama beşer her yerde şaşabilir.

Türkiye'de futbol kirli mi?

Yoksa temiz mi!

Federasyon bütün tarafları tatmin edecek şekilde bu işin altından kalkabilir mi?

Çok zor.

Kim haklı?

Nasreddin Hoca gibi sözüm ona adalet dağıtmaya ayarlanmış kanunlarımıza bakarsanız, herkes!

Çözüm nerede?

Yargının; tutuklamalar ve yasaklamalarda olduğu gibi hızlı davranmasında... Tutukluluk sürelerini kısaltacak, adil ve süratli yargılamayı hızlandıracak reformların on yıllardır yapılageldiği gibi artık ötelenmemesinde... Sadece hâkim ve savcılara bağlı olarak çalışacak adli kolluk teşkilatı kurulmasında... “Spor” ve “disiplin hukuku” mahkemeleri gibi ihtisas mahkemeleri kurulmasında... Mevzuatın baştan sona elden geçirilmesi ve toplulaştırılmasıyla yargılamanın sadece yargı organlarına bırakılmasında...

Yazarın Diğer Yazıları

T24 15 yaşında: Anlatmadan anlayamazsan, anlatınca da anlamazsın!

T24, gazetecilikten başka hiçbir şeye ait olmayan bir yer. Editörlerimiz, muhabirlerimiz ve yazarlarımız; kelimelerle ifade edilemeyecek büyük bir çıkarsızlıkla bağımsız gazeteciliğin kurumsallaşmasına eşsiz katkılar sağladılar. 15 yıldır ilgilerini, övgülerini, eleştiri ve uyarılarını esirgemeyen takipçilerimize de sonsuz teşekkürler…

‘Haber elemanı’ arkadaşlar; nerede bu Almanya paraları, söyleyin bölüşelim!

Bir değil, iki değil, üç değil, dört değil… Devletin tam beş kez denetleyerek dışardan tek bir kör kuruş bulamadığı T24’te varlığını iddia ettiğiniz Alman sermayesi her neredeyse haber verin, bölüşelim! Bulamıyorsanız, gazetecilik yaptığınızı öne sürerek yıllardır inşa ettiğiniz utanç müzenize, bu nadide ‘Alman sermayesi’ eserinizi de ekleyelim…

Tolga’yla birlikte bütün hayal kırıklıklarının en güzelini yaşıyoruz!

Çalışmalarıyla mesleğini onurlandıran bir gazeteci, hâkimin büyük bir maddi hatayı da tutanağa geçirdiği bir kararla tutuklandı. Tutuklama talep edenler ve tutuklama kararı verenlere göre, Tolga Şardan “istihbarat örgütünün Cumhurbaşkanlığı’nın talimatıyla yargıdaki yolsuzluk iddialarını araştırdığını yazarak” halkı korku ve paniğe sevk etti!

"
"