TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu'nun, yumurta atan öğrencilere “Beyinsizler. Attıkları yumurtaları yeselerdi beyinleri gelişirdi” sözleri yaklaşık bir yıl önce IMF Başkanı Kahn'ın sözlerini hatırlattı bana.
Konuşmaya davet edildiği Bilgi Üniversitesi'nde fırlatılan bir ayakkabıya hedef olan Kahn'ın tepkisi ne olmuştu hatırlıyor musunuz? “Teşekkür ederim” demişti Kahn, “Hiç olmazsa konuşmamın bitmesini beklediler...”
Kahn'ın sözleri, protestolara tahammül konusunda daha çok yumurta yememiz gerektiğini gösteriyor...
Başbakan'ı anlıyorum
Aslında ben Başbakan Erdoğan'ı anlıyorum.
Bir an için kendinizi onun yerine koyun. Bir kaşınızı çatıyorsunuz gazetelerin çoğu “uygun adım” çıkıyor. Ne Amerikan diplomatlarının Washington'a gönderdiği belgelerde hakkınızda ne dendiği yayımlanıyor gazetelerde, ne karşınıza çıkan haberciler size o konularda tek soru sorabiliyor.
Gazete ve televizyonların çoğunda yıllardır aleyhinizde tek haber çıkmıyor. Polis kâh Tekel işçilerine, kâh öğrencilere girişiyor, malum medyanın gözüne biber gazı kaçıyor, şiddete uğrayanları suçluyor!
Başbakan, hakkındaki iddiaları yazan gazeteleri “alçaklık”la suçluyor, birkaç “çatlak ses” dışında çıt çıkmıyor! Oyunu açıklamaya zorladığı işadamlarını bile “bertaraf” etmekten söz ediyor, medyada alkış.
Düşünün, bir kaşını çatarak koca bir medyaya ayar verebilen siz olsaydınız, üç-beş gariban üniversiteliye tahammül edebilir miydiniz?
İstanbul'da savunulan ölçüsüzlüğe Ankara'da tepki
Başbakan da edemiyor. Karnındaki bebeği düşürecek kadar dövülen, sapasağlam alındığı gözaltından ağzı burnu dağılmış bir şekilde çıkan gençleri değil, düşmana saldırırcasına şiddet uygulayan polisi savunuyor.
İstanbul'daki olaylardan sonra medeni cesaret gösterip öğrencilerin davetini kabul ederek Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne giden AKP'li Burhan Kuzu'ya başka bir öğrenci grubunun tepkisinin ölçüsüz olduğu inkâr edilemez. Ancak İstanbul'da polisin sergilediği ölçüsüzlüğü savunan AKP, Mülkiye'deki ölçüsüzlüğe karşı kelle istiyor. Yıllardır SBF için didinen dekan Prof. Celal Göle'ye istifa çağrısı yapılıyor, durumdan vazife çıkaran YÖK üniversite hakkında soruşturma başlatıyor.
12 Eylül'ün hemen ardından SBF'ye girenler bilir, darbenin en sıkı yönetimi Mülkiye'de kurulmuştu. Dekan ve yardımcısının da polislere katıldığı tuhaf bir “12 Eylül karması” ile girişte üzerimiz didik didik aranırdı. Siyasal öğrencileri siyaset konuşmaktan korkardı!
12 Eylül darbesinden sonra üniversitedeki ilk öğrenci derneği SBF'de kuruldu. Ancak polis bu durumdan memnun değildi, birlikte mücadele verdiği malum medya da. Öğrenci derneğinin kurucuları ve üyelerini taciz etmek için her şey yapıldı.
Hafızam beni yanıltmıyorsa, 1980'lerin ortasında rutin bir öğrenci eyleminden sonra birinci sayfasının neredeyse yarısını o sırada SBF öğrencisi olan Yasemin Çongar'a ayıran Günaydın gazetesi, “işte öğrencilerin lideri anarşist kız” tonunda bir başlık atmıştı. Bugün Türkiye'nin en iddialı gazetecilerinden biri olan Çongar, o zaman öyle üflenmişti demek ki sözüm ona gazetecilerin kulağına.
Yumurta atanlar terör destekçisiymiş!
Her dönem “malum medya”sını yaratır. İhtimal yine polis fısıldadı, malum medya AKP'yi protesto eden öğrencileri “organize örgüt mensubu, Ergenekon üyesi, Devrimci Karargâh destekçisi” ilan ediyor.
Başbakan bugün, bir zamanlar öğrencisi olmayı ne kadar istediğini açıkladığı Mülkiye'nin kapısında 12 Eylül dönemindeki gibi polis araması talep ediyor.
Ne dersiniz? AKP Ankara'daki yumurta şiddetini İstanbul'daki polis şiddetinin doğurduğunu görecek mi acaba?
Mülkiye'de atılan yumurtalar 30 yıl üniversitede hocalık yapmış Burhan Kuzu'yu bile öğrencilere “beyinsiz” demeye sürüklediğine göre, umut var!