Steven Spielberg “Er Ryan'ı Kurtarmak”ta, ilginç bir hikâye anlatır. Savaş sineması tarihine geçen Normandiya Çıkarması'na ilişkin katı gerçekçi sahnelerle başlayan film, üç kardeşi savaş sırasında ölen Er James Ryan üzerinden insan hayatının değerini sorgular. Er Ryan düşman hattından kurtarılacak ve son çocuğunu da kaybetmek istemeyen annesine sağ salim teslim edilecektir.
İhtimal, Er Ryan'ın hikâyesinden hiç haberi olmayan Iğdırlı Ahmet Akdeniz ile Gögeç Akdeniz'in iki kızı, dört oğulları oldu. Bir oğul ile bir kız bedensel engelliydi. İnsanın söylemeye dili varmıyor, ama üç “Er Ryan” yetişiyordu savaşa.
Önce Mehmet büyüdü. Ailenin askere giden ilk oğlu olacaktı Mehmet. Ve Şırnak'a gönderilecekti. Alavere dalavere bir yana, ama “Kürt Mehmet nöbete” hikâyesi böyle başladı işte.
Şafak saymaya başladı Mehmet. Ama bilirsiniz, o Mehmet'lerin şafağı bambaşkadır. Siperlerde gün kavuşunca başlayan hayat o zifirî gecelerde son bulmamışsa tan yeri müjde gibi ağarır, her şafak hayatı bir kez daha söker ölümden.
Annesi babasıyla çocukken çıktığı o bildik dağlarda, o kardeş yaylalardadır Mehmet, ama insan insana, kardeş kardeşe düşman olmuştur bir kere. Sene 1997, aylardan Mart'tır. PKK ateşinden kaçmaya çalışan askeri araç devrilir ve Mehmet şehit düşer.
Şehit düştüğü için bir kardeşi askerlikten muaf tutulur ve Mehmet'in yazgısı kardeşi Selahattin'e tezkere olur.
Sıra, askere gidecek son evlada gelir. "Şehit ağabeyi nedeniyle istese askere gitmeyebileceği, ama bu haktan yararlanmadığı" söylenen evlada... Sekiz ay önce Erkan alır bu kez silahı eline. Anne Gögeç ile baba Ahmet yaylada, Erkan, o kardeş dağlarda nöbettedir. Ama insan insana... Vurulur Erkan da, iki arkadaşıyla birlikte şehit olur Şemdinli'de.
Demek ki, terörle mücadelede 30 yılda kazanılmış sözüm ona deneyim, Erkan'ı Şemdinli'den esirgemeye yetmemiştir. Demek ki, şehit olan bir ağabey, Erkan'ın dağıtımının “Şemdinli'de ölmeye” çıkmasını önleyememiştir...
Neticede onlar Er Ryan'ı kurtardı, biz Erkan'ı öldürdük.
Tamam, “vatan sağ olsun” da, iki evladını birden şehit veren o ana, o baba şimdi nasıl sağ olsun?
Oysa neler yapmıştık bu vatan için, kimimiz çocuklarımızın can verdiği siperlerde çömelmiş, kimimiz dikilmiştik... Kimimiz “Ben gitmem o gelsin”, kimimiz “Meclis'i bırakıp dağa gitsinler” demiştik!
Sonunda “Er Ryan'ı Kurtarma”yı, bu topraklarda bir “utanç” filmi haline getirmiştik...