13 Eylül 2010

MHP'nin hezimeti CHP'yi korkutuyor!

Anayasa değişikliği için yapılan referandum, sonuç itibarıyla beklenen tabloyu ortaya koydu...

Anayasa değişikliği için yapılan referandum, sonuç itibarıyla beklenen tabloyu ortaya koydu. Ancak sonucu oluşturan tablo içinde, MHP'nin hezimete uğraması, evet oylarının İzmir'de yüzde 37'ye kadar yükselmesi, BDP-PKK boykotunda yüzde 93'e ulaşan bölge illerinin yanı sıra yüzde 20'lerde kalınan iller de bulunması gibi sürpriz sayılabilecek veriler de yer alıyor.
Referandum sonuçlarının ortaya koyduğu sonuçları şöyle özetleyebiliriz:
AKP, hazırladığı Anayasa değişikliği paketini sağdan, soldan ve liberallerden de aldığı destekle, 6 milyon civarında oy farkıyla kabul ettirdi.  Sonuç, AKP'nin beklentisinden de daha yüksek oranlarda gerçekleşmiş bulunuyor. Yüzde 58 oranındaki evet oyları, Başbakan Tayyip Erdoğan'a Cumhurbaşkanlığı konusunda ilham verecektir. Erdoğan'ın Köşk planı, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Köşk'teki görev süresinin 5 yıl mı, 7 yıl mı olacağı konusundaki tartışmada tayin edici bir rol oynayacak gibi görünüyor.
Referandumda hedefine ulaşan diğer taraf BDP-PKK cephesi oldu. BDP Güneydoğu'da,  Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'in “Yüzde 50'nin üzerinde katılım olursa istifa ederim” sözleriyle sergilediği güveni teyit eden sonuçlar aldı. Silahlı bir örgütün ilan ettiği boykot kararına karşı çıkmanın zorluğunun bu sonuçta ne kadar etkili olduğu tartışılacaktır. Yüzde 93.7 en yüksek boykot oranına ulaşılan Hakkari'de referandum kampanyası sırasında PKK'nın sandığa gitmeyi telkin eden bir imamı öldürdüğünü hatırlatalım.

BDP'yi düşündüren iller

BDP'nin yüzde 70'in üzerinde katılım olan Bingöl ve Bitlis ile yüzde 50'nin üzerinde katılım olan Muş, Ağrı ve Siirt'te bölgenin diğer kentlerinde ulaştığı sonuçlardan uzak kaldığının da altını çizmemiz gerekiyor. Referandumda Kürt açılımı konusunda hiçbir somut adım vaadinde bulunmayan AKP ve elbette Türkiye, Kürt sorununun çok acil çözüm bekleyen bir sorun olduğunu gösteren bir tabloyla da karşı karşıya bulunuyor.
Boykot kararı olmasaydı Güneydoğu seçmeninin anayasa değişikliği karşısındaki tavrının ezici bir çoğunlukla “evet” olacağı da, sonuçlar değerlendirilirken dikkate alınması gereken bir nokta olarak görünüyor.
Referandumun, Deniz Baykal'a ilişkin kaset ile Mavi Marmara olayında gerginleşen Fethullah Gülen cemaati-AKP ilişkilerini yakınlaştırmak gibi bir sonucu da oldu. Burada cemaatin, Güneydoğu'da BDP'ye karşı önemli bir varlık hissettirememiş göründüğünü not edelim.

AKP MHP'den oy kaydırdı

Anayasa değişikliği için yapılan referandumu genel seçim kriterleriyle değerlendirmek önemli sakıncalar içerse de, illere göre oy dağılımı dikkate alındığında 12 Eylül'de en net kaybeden partinin MHP olduğunu söyleyebiliriz. MHP'nin, Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin memleketi Osmaniye de dahil olmak üzere, genel olarak iddia sahibi olduğu olduğu bölgelerde seçmeni önemli ölçüde ikna edemediği anlaşılıyor. Referandum tablosu, MHP'nin ilk genel seçimlerde yüzde 10'luk Türkiye barajının altında kalabileceği yolundaki yorumları güçlendiriyor.
3 Eylül'deki Diyarbakır konuşmasında Kürt seçmenlerden çok MHP'nin tabanını da oluşturan milliyetçi seçmenlere hitap ederken Başbakan Tayyip Erdoğan'ın da bu noktadan hareket ettiğini gösteriyor. Referandum, milliyetçi tabanda ciddi bir kesimin MHP'yi AKP ile  ikame ettiğini, bu partide üçte bir civarında bir oy kayması yaşandığını gösteriyor. Hayır oylarının kıyılar dışında öne çıkamaması, genelde Orta Anadolu'dan oy alan MHP'nin hezimetini sergileyen önemli bir gösterge olarak dikkat çekiyor.

CHP kıyılardaki varlığını korudu ama...

İllere göre evet-hayır oylarının dağılımına bakıldığında, Başbakan'ın “kumsal partisi” iddiasıyla eleştirdiği CHP'nin kuvvetli olduğu -Karadeniz hariç- kıyı kesimlerinde Çanakkale'den Hatay'a kadar “hayır” oylarının önde olduğu dikkat çekiyor. Kıyılar dışında Eskişehir, Bilecik ve Tunceli hariç “hayır” oyu çıkan bir il bulunmuyor. Bu durum, CHP'nin kendi seçmenine önemli ölçüde hakim olduğunu gösteriyor.
Ancak gazete ilanlarında “bir tek sizin oyunuza kaldı” diyerek seçmenleri sandık başına çağıran CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun oyunu kullanamamasıyla sonuçlanan ihmali, 12 Eylül referandumunun en büyük sakarlığı olarak hatırlanacak.
Genel Başkan değişiminin ardından girilen referandum kampanyası sırasında toplam seçmenin yüzde 20'sine yakın bir kesimini barındıran İstanbul'da bile il başkanının kim olacağı kavgası yaşanan CHP'de örgüt çalışması AKP'nin gerisinde kaldı. CHP, Başbakan'ın konuşmaları için çalışan bir ekibin benzerinin Kılıçdaroğlu'nun konuşmaları için çalıştığı yolunda bir izlenim vermedi.

MHP'nin durumu AKP'ye tek başına iktidarı garantiliyor mu?

MHP'nin durumunun, CHP yönetiminde de değerlendirildiği yolunda bilgilere sahibiz. 2011 seçimlerinde “AKP'nin tek başına iktidarı”nı engellemeyi stratejik hedef olarak belirleyen CHP, bunun en önemli koşulunun MHP'nin yüzde 10 barajını aşması olduğunu biliyor. Referandum sonuçlarının, CHP'deki “MHP barajın altında kalacak, AKP bir daha tek başına iktidara gelecek” kaygısını derinleştirdiğini söyleyebiliriz.
Anayasa değişiklikleri kabul edildiğine göre, bugünden itibaren 12 Eylül darbesinin sorumluları hakkında suç duyuruları başlayacak, ciddi bir zamanaşımı tartışması açılacak. Anayasa Mahkemesi ile Hâkimler ve Savçılar Yüksek Kurulu'na yeni üyelerin seçimi için adımlar atılacak. YAŞ kararları ve memurlara verilen disiplin cezalarına yargı yolu açılacak, askeri mahkemelerde sivillerin yargılanması son bulacak. Hülasa, Türkiye anayasa değişiklikleri bağlamında da önemli bir sürece giriyor.
Gönül isterdi ki, referanduma Başbakan'ın “Taraf olmayan bertaraf olur”, “Benim cezamı Yargıtay'daki Alevi yargıçlar onayladı”, “Yargıda 'dede' atamalarına son” ve “Hayır diyenler darbecidir” türündeki mesajlarının gölgesinde gidilmeseydi...
Gönül ister ki Türkiye, bir daha iktidarların kimseyi oyunu açıklamaya zorladığı, reformların dini inançlardan hareket ederek savunulduğu bir ülke olmasın...


 

Yazarın Diğer Yazıları

T24 15 yaşında: Anlatmadan anlayamazsan, anlatınca da anlamazsın!

T24, gazetecilikten başka hiçbir şeye ait olmayan bir yer. Editörlerimiz, muhabirlerimiz ve yazarlarımız; kelimelerle ifade edilemeyecek büyük bir çıkarsızlıkla bağımsız gazeteciliğin kurumsallaşmasına eşsiz katkılar sağladılar. 15 yıldır ilgilerini, övgülerini, eleştiri ve uyarılarını esirgemeyen takipçilerimize de sonsuz teşekkürler…

‘Haber elemanı’ arkadaşlar; nerede bu Almanya paraları, söyleyin bölüşelim!

Bir değil, iki değil, üç değil, dört değil… Devletin tam beş kez denetleyerek dışardan tek bir kör kuruş bulamadığı T24’te varlığını iddia ettiğiniz Alman sermayesi her neredeyse haber verin, bölüşelim! Bulamıyorsanız, gazetecilik yaptığınızı öne sürerek yıllardır inşa ettiğiniz utanç müzenize, bu nadide ‘Alman sermayesi’ eserinizi de ekleyelim…

Tolga’yla birlikte bütün hayal kırıklıklarının en güzelini yaşıyoruz!

Çalışmalarıyla mesleğini onurlandıran bir gazeteci, hâkimin büyük bir maddi hatayı da tutanağa geçirdiği bir kararla tutuklandı. Tutuklama talep edenler ve tutuklama kararı verenlere göre, Tolga Şardan “istihbarat örgütünün Cumhurbaşkanlığı’nın talimatıyla yargıdaki yolsuzluk iddialarını araştırdığını yazarak” halkı korku ve paniğe sevk etti!

"
"