Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), kendisinden bekleneni yaptı ve Kanuni Süleyman'ı anlatan “Muhteşem Yüzyıl” dizisi için yaptırım uygulama kararı aldı.
RTÜK'ün “ilgili kuruluş” olarak bağlı bulunduğu hükümet üyesi, yani Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, dizide Kanuni Süleyman'ın “söylemeye dilinin varmadığı” bir şekilde anlatıldığını belirtirken, programları yayından kaldırma yetkilerinin bulunmadığından adeta yakınmıştı. Parlamentoda temsil edilen partilerin sandalye sayısı oranında üye gönderdiği RTÜK'ün “Muhteşem Yüzyıl” kararı, öncelikle hükümet kanadından gelen bu açıklamalarla motive edilmiş görünüyor.
Ancak konumuz bu değil. Konumuz; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, milli güvenlik ve kamu düzeninin gerektirdiği hallerde Başbakan'a yayın durdurma yetkisi öngören hükmün yeni RTÜK tasarısıyla getirildiğini sanması, 16 yıldır yürürlükte olan mevcut yasadan haberdar olmaması da değil.
Konumuz; hem Arınç'ın, hem de Show TV'nin uyarılmasına ilişkin RTÜK'ün yaptığı açıklamada öne sürüldüğünün aksine, “üst kurulun, programlara önceden müdahale etme ve yayından kaldırma yetkisine” fiilen nasıl sahip olduğu...
RTÜK: Kaldırmamız istendi, ama yetkimiz yok
RTÜK'ün Muhteşem Yüzyıl dizisi için Show TV'nin uyarılmasına ilişkin açıklamasının ilgili bölümünü birlikte okuyalım:
“Yapılan değerlendirmeler sonucunda, söz konusu dizi filmde 3984 Sayılı Yasanın 4. Maddesinin 'Yayınların toplumun millî ve manevî değerlerine aykırı olmaması'na ilişkin (e) bendinin, tarihe mal olmuş bir şahsiyetin mahremiyeti konusunda gerekli hassasiyet gösterilmemek suretiyle ihlal edilmiş olduğuna ve ilgili yayın kuruluşunun 3984 Sayılı Yasanın 33. Maddesi gereğince uyarılmasına karar verilmiştir.
3984 Sayılı Yasanın 33. Maddesine göre, Üst Kurul, öngördüğü yükümlülükleri yerine getirmeyen, izin şartlarını ihlâl eden, yayın ilkelerine ve bu Kanunda belirtilen diğer esaslara aykırı yayın yapan özel radyo ve televizyon kuruluşlarını uyarır veya aynı yayın kuşağında açık şekilde özür dilemesini ister. Bu talebe uyulmaması veya aykırılığın tekrarı hâlinde ihlâle konu olan programın yayını, bir ilâ oniki kez arasında durdurulur.
Söz konusu programla ilgili olarak Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna 11 Aralık 2010 tarihinden bugüne kadar pek çok şikâyet gelmiştir. Bu şikâyetlerde genel olarak programın yayından kaldırılması talep edilmiştir. Ancak bilindiği gibi, Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun programlara yayınlanmadan önce müdahale etme veya programları yayından kaldırma yetkisi bulunmamaktadır.”
Açıklamadaki Türkçe RTÜK'e attir
Konumuzun, TV yayınlarında Türkçenin doğru kullanımını da denetleyen RTÜK'ün yukarıdaki açıklamasında en basit Türkçe kurallarına, misal cins ismi-özel isim ayrımına, bile dikkat etmemesindeki tuhaflığın da olmadığını belirterek devam edelim.
RTÜK açıklamasında işaret edilen Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun'un 33. maddesi uyarınca, Show TV'nin önce, Muhteşem Süleyman'ın gösterildiği yayın kuşağında “özür dilemesi” gerekiyor. Madde “Bu talebe uyulmaması veya aykırılığın tekrarı hâlinde ihlâle konu olan programın yayını, bir ilâ oniki kez arasında durdurulur” hükmünü içeriyor ki, RTÜK de açıklamasında bu noktanın altını çiziyor.
Muhteşem Yüzyıl böyle sürerse neler olur?
Peki Show TV özür diledikken sonra Muhteşem Süleyman dizisine planlandığı üzere devam edebilir mi? Zor!
Zira 33. madde diyor ki, “cezaya yol açan fiilde sorumlulukları belirlendiği takdirde programın yapımcısı ve varsa sunucusu da (programın 1 ilâ 12 kez arasında durdurulduğu) bu süre içerisinde hiçbir ad altında başka bir program yapamaz ve sunamaz.”
Başka?
Aykırılığın tekrarı hâlinde; Show TV gibi “ulusal düzeyde yayın yapan kuruluşlara, ihlâlin ağırlığına göre, ikiyüzellibin Türk Lirasından az olmamak kaydıyla beşyüzbin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir.”
Diyelim ki Show TV önce özür diledi. Veya programı durdurma süresi geçtikten sonra diziyi aynı bakış açısıyla sürdürdü ve bu kez de “yayın ilkelerine aykırılığın tekrarı” maddesi uyarınca 250 bin liradan 500 bin liraya kadar bir ceza da ödedi. Show TV bu cezayı da ödedikten sonra Muhteşem Süleyman'ı, kendi gördüğü açıyla anlatabilir mi?
Hayır, çünkü 33. madde devam ediyor! 33. madde bu aşama için diyor ki, “ihlâlin, ihlâl tarihinden itibaren, takip eden bir yıl içinde tekrarı hâlinde bu idarî para cezaları yarı oranında artırılır.”
Yani 500 bin lira 750 bin lira olur.
Başka?
33. madde diyor ki, “İhlâlin, ihlâl tarihinden itibaren takip eden bir yıl içinde ikinci kez tekrarında ihlâlin ağırlığına göre (yayına) izin uygulaması bir yıla kadar geçici olarak durdurulur.”
Elbette hukuk mantığı, tekrar edilen bir ihlalin daha ağır yaptırımlarla caydırılmaya çalışılmasını gerektirir. Ancak “milli ve manevi değerlere aykırılık” gibi gri alanlarda RTÜK Yasası'nın özetlediğimiz hükümleri sansür anlamına gelebilecek sonuçlar yaratıyor.
Durum böyleyken, sizce Show TV (ya da başkası) Muhteşem Yüzyıl'ı (ya da başka bir programı) iktidarı (ve dolayısıyla RTÜK'ü) hiddetlendiren bir bakış açısıyla sürdürebilir mi?
Sürdüremez.
Öyleyse başa dönüp soralım...
RTÜK, programlara gerçekten önceden müdahale edemiyor mu!
Yayınlanmamış bölüm cezalandırıldı!
Diğer yandan RTÜK, bir “ilk”e imza atarak, Kanuni Süleyman'ın henüz gösterilmeyen bölümlerdeki özel hayatına ilişkin fragman görüntülerini cezalandırdı. Diziyi izlemeye bile gerek görmeyen RTÜK, fragmanı cezalandırarak da bir yayına “önceden” müdahale etmiş oldu.
Eğer “milli ve manevi değerler” sadece TV'lerde bozulmuyorsa, sıra fragmanına bile tahammül edilemeyen sahneleri anlatan kitaplara da gelir mi dersiniz!..