02 Ekim 2009

IMF ile anlaşmayı unutun!

IMF ile Türkiye'nin yeni bir yol haritası çizmesi gerektiğine inananlar, daha çok bekleyecekler.

Krizin etkilerine karşı Uluslararası Para Fonu (IMF) ile Türkiye'nin yeni bir yol haritası çizmesi gerektiğine inananlar, daha çok bekleyecekler. Çünkü IMF ile görünür gelecekte anlaşma yapılmayacak.


Nedenlerini soru ve yanıtlarla anlatmaya çalışalım.


1- Türkiye ile IMF'nin yeni bir program konusunda anlaşıp anlaşmayacağı kaç aydır tartışılıyor?


- Türkiye'nin IMF ile yaptığı 19. stand by anlaşması Ocak 2005'ten Mayıs 2007'ye kadar sürdü. IMF ile hep temasta olmasına karşın seçim yılı olan 2007'de harcama kısıtlayıcı yeni bir programa da bağlanmak istemeyen hükümet o tarihten bu yana IMF heyeti ile masaya oturmadı.

2- Bu konuda hükümetin çizgisi nasıl özetlenebilir?


- IMF'ye karşı “Ümüğümüzü sıktırmayız” sözleriyle sertleştirdiği tutumunu Ocak ayında katıldığı Davos zirvesinde yumuşatan Başbakan Tayyip Erdoğan, Temmuz ayında IMF Başkanı'yla yaptığı görüşmenin ardından “anlaşmanın İstanbul'da yapılacak IMF-Dünya Bankası zirvesinin sonrasına kalmasını istemediğini” söyledi. Ancak birkaç gün içinde bitecek o toplantılar da geçiyor olmasına karşın ufukta bir anlaşma görünmüyor. Hükümet, yaklaşık 2 yıldır IMF heyeti ile (genellikle bir başkan ile ödemeler dengesi, para ve maliye politikaları gibi alanlara bakan üç uzmandan oluşuyor) masaya oturmadı. IMF yönetiminin “Türkiye ile anlaşmadan umutluyuz” açıklamaları da artık “haber değeri” taşımayan rutinler arasına girmiş bulunuyor.


3- Hükümet IMF ile görüşmelere başlayacak mı?


- Aylardan beri bu söyleniyor. Son olarak Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, fon ile görüşmelerin IMF-Dünya Bankası toplantılarından sonra yapılacağını duyurdu. Bu açıklama, IMF ile yapılacak bir anlaşmanın 2011'den önce kamu harcamalarına yansımayacağını da gösteriyor.

4- Neden?


- Anayasa'nın 162. maddesi uyarınca, Bakanlar Kurulu'nun bütçe tasarısını mali yılbaşından (1 Ocak) en az 75 gün önce TBMM'ye sunması gerekiyor. Bütçe tasarılarının genellikle 17 Ekim'de, yani 1 Ocak'tan tam 75 gün önce gece yarısına doğru TBMM'ye sunulmasının nedeni Anayasa'daki bu süre. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda tartışılma süresi 55 gün olan tasarının daha sonra Genel Kurul'a sevki ve 1 Ocak'a kadar yasalaşması da Anayasa'nın emredici hükmü. Dolayısıyla hükümet, 2010 bütçesini parlamentoya sunmak üzere.

5- Bütçenin IMF anlaşması ile bağı ne?


- IMF, başkanı Dominique Strauss Khan'ın İstanbul'da vurguladığı gibi “müşteri arayan bir banka” değil. Genellikle bütçe sorunları yaşayan hükümetler IMF'ye başvuruyor, IMF programı ve kredisiyle sorunlarını aşmaya çalışıyorlar. IMF programları önemli ölçüde kamu harcamaları, yani bütçe üzerinde inşa ediliyor. Dolayısıyla 2010 bütçe tasarısını hazırlayan hükümet IMF ile bir anlaşma yaparsa, bunun yansıyacağı ilk bütçe 2011 bütçesi olacak. Hükümetin, IMF Birinci Başkan Yardımcısı John Lipsky'ye, “2010 gitti, ancak 2011 için IMF ile program yapabiliriz” mesajını verdiği konuşuluyor.


6- Yeni program 2010 bütçesine yetişemez mi?


- 2010 bütçe tasarısında her türlü değişikliği yapmak teorik olarak mümkün. Ancak hükümetin bugüne kadarki IMF ritmi, sıkışık zamanda tempo gerektirecek bir program için koşturmayacağını açıkça gösteriyor.


7- IMF hükümetten ne istiyor?


- Yeni bir program için temelde üç noktada hükümetle uzlaşmak istiyor. Transferlerin kontrol altına alınarak yerel yönetimlere aktarılan kaynakların sınırlandırılması, vergi idaresinin özerkleştirilmesi ve kamu harcamalarının belirli bir limite bağlanarak ilan edildiği “mali kural” uygulamasına geçilmesi.



8- Hükümet bu talepler nedeniyle mi anlaşmayı ağırdan alıyor?


- Evet. Merkez Bankası'nın özerkliğinden duyduğu rahatsızlığı “Davul bizim boynumuzda, tokmak onların elinde” sözleriyle belli eden Başbakan Erdoğan, vergi idaresinin özerkleştirilmesi talebine karşı. Mükellef - vergi idaresi ilişkilerine siyasi müdahalelerin önlenmesi açısından büyük önem taşıyan IMF'nin bu talebini hükümet “siyasi” buluyor. Transfer harcamalarının kısıtlanması ve “mali kural” da hükümeti düşündürüyor.


9- IMF bu taleplerinde neden ısrarlı?


- Bu düzenlemeler yapılmazsa hükümetin açıkladığı orta vadeli programın başarıya ulaşmayacağına inanıyor. Lipsky'nin, bu durumu hükümet yetkilileriyle paylaştığı söyleniyor.


10- Hükümet IMF ile anlaşma yapacaksa geciktirerek ne kazanabilir?


- Belki bir seçim daha! 22 Temmuz 2007 seçimleri ile 29 Mart 2009 yerel seçimlerinden önce IMF programıyla hareket etmeyen hükümet kamu harcamalarında çok daha esnek davranabildi. En erken 2011 bütçesine yansıyacak bir IMF programından önce erken bir genel seçim ihtiyacı olabilir veya hükümet bu tarihlerde bir erken seçim “olanağını” değerlendirmek isteyebilir.


Yazarın Diğer Yazıları

T24 15 yaşında: Anlatmadan anlayamazsan, anlatınca da anlamazsın!

T24, gazetecilikten başka hiçbir şeye ait olmayan bir yer. Editörlerimiz, muhabirlerimiz ve yazarlarımız; kelimelerle ifade edilemeyecek büyük bir çıkarsızlıkla bağımsız gazeteciliğin kurumsallaşmasına eşsiz katkılar sağladılar. 15 yıldır ilgilerini, övgülerini, eleştiri ve uyarılarını esirgemeyen takipçilerimize de sonsuz teşekkürler…

‘Haber elemanı’ arkadaşlar; nerede bu Almanya paraları, söyleyin bölüşelim!

Bir değil, iki değil, üç değil, dört değil… Devletin tam beş kez denetleyerek dışardan tek bir kör kuruş bulamadığı T24’te varlığını iddia ettiğiniz Alman sermayesi her neredeyse haber verin, bölüşelim! Bulamıyorsanız, gazetecilik yaptığınızı öne sürerek yıllardır inşa ettiğiniz utanç müzenize, bu nadide ‘Alman sermayesi’ eserinizi de ekleyelim…

Tolga’yla birlikte bütün hayal kırıklıklarının en güzelini yaşıyoruz!

Çalışmalarıyla mesleğini onurlandıran bir gazeteci, hâkimin büyük bir maddi hatayı da tutanağa geçirdiği bir kararla tutuklandı. Tutuklama talep edenler ve tutuklama kararı verenlere göre, Tolga Şardan “istihbarat örgütünün Cumhurbaşkanlığı’nın talimatıyla yargıdaki yolsuzluk iddialarını araştırdığını yazarak” halkı korku ve paniğe sevk etti!

"
"