Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a suikast planlamak veya gizli dinleme girişiminde bulunmakla suçlanan subaylar hakkında Genelkurmay Başkanlığı'ndan yapılan açıklama, yeni bir krizi haber veriyor.
Genelkurmay Başkanlığı açıklamasına ilişkin okuma notlarımızı şöyle sıralayabiliriz:
1- Genelkurmay Başkanlığı, “soruşturmanın gizliliği” kuralının “ülkemizde büyük ölçüde geçerliliğini” yitirdiğini belirtirken adresi emniyet ve soruşturma makamları olan şu ifadeyi kullanıyor: “Olayın genel hatlarıyla medyada yer almasıyla, olayın sadece bazı makamlarda bulunan detaylarıyla, yorum ve değerlendirmelerle medyada yer alması farklı bir husustur.”
'Açıklama yapmaya mecbur bırakıldık'
2- Açıklamada, bu durumun, “soğukkanlı hareket etmeye özen gösteren” Türk Silahlı Kuvvetleri'ni açıklama yapmaya “mecbur bıraktığı” vurgulanıyor.
3- Genelkurmay açıklamasında “19 Aralık 2009 günü saat 17:10 civarında şüphe üzerine yakalanan iki personelin üst ve araç aramalarının 23.30'a kadar sürdüğü” ifadesi dikkat çekiyor. Yaklaşık 6 saat olan bu sürenin önemli bir bölümünün detaylı arama yapılarak geçirildiği anlaşılıyor.
Hükümetle taban tabana zıt duyuru
4- Arama sonuçlarını içeren tutanağa ilişkin olarak ilk resmi açıklamayı yapmış bulunan Genelkurmay, “tutanağa göre gerek personel, gerekse de araçlarda herhangi bir silaha, mühimmata, ses kayıt cihazına, teknik takip teçhizatına ve diğer herhangi bir suç unsuruna rastlanmamıştır” ifadesini kullanıyor.
Oysa Başbakan Tayyip Erdoğan ile Başbakan yardımcıları Bülent Arınç ve Cemil Çiçek'in olaya ilişkin olarak üç güne yayılan açıklamalarının ortak paydasını “vahim bir olay” saptaması oluşturuyor. Genelkurmay'ın değerlendirmesinin hükümetle taban tabana zıt olması dikkat çekiyor.
Aynı verilerden bu kadar farklı yorum çıkar mı?
5- Genelkurmay açıklamasının ortaya koyduğu “kriz” bu noktada kendisini gösteriyor. Bülent Arınç Başbakanlığa çağırdığı Ankara Emniyet Müdürü'nden doğrudan bilgi aldığına ve Başbakan Erdoğan ile Hükümet Sözcüsü Çiçek'in tutanakların içeriği konusunda bilgileri olmadan açıklama yaptıklarını düşünemeyeceğimize göre, Genelkurmay nasıl bu kadar farklı düşünebiliyor? Aynı verilerden hareket ederek konuşan hükümet kanadı “vahim bir olay”dan söz ederken Genelkurmay “herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığını” açıklayabiliyorsa, bir “yorum farkı”yla değil “kriz”le karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz. Diğer olasılık, hükümetin sahip olduğu bazı bilgilerin Genelkurmay'da bulunmaması olabilir.
'Adres yazılı kâğıdı yuttu' iddiası doğrulanmıyor
6- Açıklama, yakalanan subaylardan birinin Bülent Arınç'ın evinin adres ve krokisini gösteren kâğıdı “yutmaya çalıştığı, ancak başaramadığı” iddiasını doğrulamıyor. Genelkurmay yine “tutanakları” kaynak göstererek “adres yazılı bir notun askeri personelin birisinin elinden alındığını” duyuruyor.
7- Aynı gece savcının da katılımıyla 00:30 – 04:30 saatleri arasında subayların evinde arama yapıldığı belirtilen açıklamada, “tutanaklara göre gözle tespit edilen herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığı” vurgulanıyor. Genelkurmay'ın burada, “evlerde el konulan bilgisayarlarla, çeşitli sayıdaki elektronik veri depolama araçlarından” daha sonra çıkabilecek bulgular için açık kapı bıraktığını söyleyebiliriz.
'Vahim olay'ın faillerini sivil savcı serbest bırakmış
8- Genelkurmay açıklamasının en önemli bölümlerinden birisini, “konut arama işlemi tamamlandıktan sonra subayların Cumhuriyet Savcısı tarafından, başkaca bir işlem yapılmaksızın serbest bırakıldığının” duyurulduğu bölüm oluyor. Bugüne kadar net bir bilgi bulunmayan bu konuda ilk resmi açıklamayı Genelkurmay'ın yaptığını not edelim. Açıklamada, serbest bırakma kararının “sivil” savcı tarafından verildiği belli ediliyor. Bir başka deyişle, Başbakan ve yardımcılarının “vahim” olarak nitelendirdikleri olayın faillerinin, savcı tarafından ayrıntılı bir sorgu ya da gözaltı gibi ek bir uygulamaya gerek görülmeden bırakıldıkları, Genelkurmay'ın da bu noktaya vurgu yapmak istediği anlaşılıyor.
9- Genelkurmay, polisin durumunu şüpheli gördüğü askeri personelin “uzun süredir devam eden, kastedilen bölgeye yakın bir yerde oturan ve bilgi sızdırdığı iddia edilen bir askeri personel hakkında bilgi toplamak üzere” orada bulunduğunu duyurdu. Genelkurmay'ın böyle bir adres uyduracağını düşünemeyeceğimize göre, subayların üzerinde çıkan adres bilgisi ve/veya krokinin üzerinde Bülent Arınç'ın adının bulunup bulunmadığı önem kazanabilir. Elbette, bu kadar özel bir görev ya da suikast gibi bir plan peşindeyken basit bir adresin kâğıt üzerine not edilmesi “hayatın olağan akışı”na uygun görünmüyor.
Takip edilen personel Ergenekon köstebeği mi?
10- Genelkurmay'ın bilgi sızdırdığından şüphe duyarak izlemeye aldığı personelin, Ergenekon sürecinde Karargâh'tan sızdırılan bilgi ve belgelerle ilgili olarak takibe alınmış olabileceği de akla geliyor. “İrticayla Mücadele Eylem Planı”nı hazırladığı belirtilen Albay Dursun Çiçek'in, soruşturmanın ardından Deniz Kuvvetleri'ne iade edilmeden önce Genelkurmay'da çalıştığı merkezin son olaydaki subaylara uzak olmadığını belirtelim. Ergenekon savcılarına gönderilen ihbar mektuplarında yer alan bazı bilgi ve belgelerin de Karargâh'tan nasıl sızdırıldığının Genelkurmay tarafından araştırıldığını düşünmek için kâhin olmaya gerek yok.
Erdoğan, Arınç ve Çiçek'e mesaj
11- Genelkurmay açıklamasındaki “Türk Silahlı Kuvvetleri'nden kimse, birçok kimsenin yaptığı gibi, yürütülmekte olan bir soruşturma hakkında değerlendirme yapmasını ve kendini yargı yerine koyarak hüküm vermesini beklememelidir” ifadesinin adresinin hükümet olduğundan kuşku duymuyoruz. Söz konusu cümledeki “birçok kimse” ifadesi ile en başta kastedilen isimler, “vahim olay” değerlendirmesi yapan Erdoğan, Arınç ve Çiçek.
Bilgisayardan çıkabilecek bilgiler için açık kapı
12- Açıklamanın son maddesinde, “adres yazılı notun askeri personelin üzerinde bulunmasına ilişkin olarak dile getirilen farklı iddialardan hangisinin doğru olduğunun, el konulan bilgisayarlarla veri depolama araçlarında suç unsuru bulunup bulunmadığının ve diğer iddiaların doğru olup olmadığının” soruşturma neticesinde ortaya çıkacağı vurgulanıyor. Üst, araç ve ev aramalarında “gözle görülen bir suç unsuruna rastlanmadığını” vurgulayan Genelkurmay, bilgisayar ve flaş disk gibi depolama araçlarından çıkabilecek dokümanlara karşı açık kapı bırakmayı tercih etmiş görünüyor.
Zirvede diyalog kopukluğu
13- Olay, binaları arka arkaya bulunan ve aralarında 100 metre bulunmayan Başbakanlık ile Genulkurmay Başkanlığı arasındaki diyalog kopukluğunun derecesini de gösteren bir boyut taşıyor. Hükümet ve Genelkurmay'dan yapılan açıklamalar, eğer bir bilgi alışverişine rağmen yapıldıysa, o zaman düşündüğümüzden de daha vahim bir durum karşısındayız demektir.