04 Mart 2010

Ergenekon ışığında Yüksek Askeri Şura

Genelkurmay başkanları ile kuvvet komutanlarının atanmasıyla ilgili olarak YAŞ'ın bir yetkisi bulunmuyor...

Genelkurmay Başkanlığı, pazartesi akşamı, AKP ve Fethullah Gülen cemaatini parçalama amacıyla komploya varan bir dizi senaryo içeren “İrtica ile Mücadele Eylem Planı”nın “sahte olmadığı” yolunda deliller elde edildiğini açıkladı. Açıklama, Genelkurmay Askeri Savcılığı'nın, planı hazırlamakla suçlanan Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek'in tutuklanmasını talep ettiği, ancak askeri mahkemenin bu istemi reddettiğini de içeriyordu.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, bu açıklamayla, plan hakkında 26 Haziran 2009'da yaptığı “fitne-fesat amaçlı bir kâğıt parçası” açıklamasını geri çekmiş oldu. Başbuğ'un; Genelkurmay Askeri Savcılığı'nın “fotokopi belge üzerinden imzanın tespit edilemeyeceği, dolayısıyla kovuşturmaya yer olmadığı” yolundaki 24 Haziran 2009 tarihli kararını yinelemekle yetinmeyip neden 8 ay önce planın sahte olduğu konusunda kesin ve suçlayıcı ifadeler taşıyan bir açıklama yaptığını bilmiyoruz.

1. Ordu Komutanı da suçlanıyor

Sonuçta, bir subayın Ergenekon savcılarına gönderdiği ihbar mektubundan çıkan “AKP ve Gülen cemaatini bitirme planı”nın orijnali üzerinde yapılan saptamalar, Başbuğ'u, kendisini sıkıntıya sokan bu sözleri geri alma durumunda bırakmış bulunuyor. Söz konusu ihbar mektubunda, planın, o sırada Genelkurmay 2. Başkanı olan 1. Ordu Komutanı Orgeneral Hasan Iğsız'ın emriyle hazırlandığı da öne sürülüyor.

Başbuğ'un, emrindeki isimler tarafından yanıltılmış olması olasılıklardan birisi. Bir önceki yazımızda, gerçek olması durumunda bu olasılığın önemli yansımalarına tanık olabileceğimizin altını çizmiş ve Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) toplantısına dikkat çekmiştik.

Genelkurmay Başkanı ve komutanlar nasıl atanıyor?

Yasa gereği her yıl ağustos ayının ilk haftasında Başbakan başkanlığında toplanan YAŞ, Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki atama, terfi ve disiplin dosyalarını ele alıyor. Orgeneral İlker Başbuğ, YAŞ'ın toplanacağı ağustos ayında iki yıl önce atandığı Genelkurmay Başkanlığı'ndan emekliye ayrılacak. Genelkurmay başkanlarının görev süresi 4 yıl, ancak 1943 doğumlu olan Başbuğ bu sene 67 olan yaş sınırını doldurduğu için ağustos ayında emekli olacak.

Genelkurmay başkanları ile kuvvet komutanlarının atanmasıyla ilgili olarak YAŞ'ın bir yetkisi bulunmuyor.

Genelkurmay Başkanı, Bakanlar Kurulu kararnamesiyle Cumhurbaşkanı'nca atanıyor. Kuvvet komutanlarının atanma sürecini ise Genelkurmay Başkanı başlatıyor. Genelkurmay Başkanı kuvvet komutanlığına getirilecek isim için hazırlayacağı kararnameyi Milli Savunma Bakanı'na gönderiyor. Milli Savunma Bakanı'nın Başbakan'a sunduğu isim “uygun görülürse” kararname onay için Cumhurbaşkanı'na sunuluyor. Kuvvet komutanlarını atama süreci Cumhurbaşkanı'nın onayıyla tamamlanıyor.

Kuvvet komutanını atama sürecini Genelkurmay Başkanı başlatıyor, ancak Başbakan bu kararnameyi onaylayarak Köşk'e sunmak zorunda değil. Geçmişte bunun örnekleri bulunuyor.

YAŞ üyelerine gönderilen şifreli bavullar

YAŞ'ın Genelkurmay başkanları ile kuvvet komutanlarının atanmasında yetkisi bulunmasa da, bu yoldaki rotanın çizilmesinde kilit bir önemi bulunuyor. Çünkü Başbakan ve Milli Savunma Bakanı dışında 13 orgeneral ve 2 oramiral ile toplanan YAŞ, diğer üst rütbelere atamalar gibi orgeneralliğe terfilerde de yetkili olan tek merci.

YAŞ üyeleri, kendilerine aylar önce gönderilen şifreli valizler içindeki personel bilgilerine dayanarak kararlarını şekillendiriyor. YAŞ'ta konuşmalar en kıdemsiz orgeneralden başlıyor. Kararlar oylama ile belirleniyor. YAŞ üyelerinin pusulalara yazdığı isimleri Genelkurmay 2. Başkanı toplayarak sonucu açıklıyor.

Oylamada, Genelkurmay Başkanı dahil bütün üyelerin oyları eşit. AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılından beri Başbakan ve Milli Savunma bakanları, disiplinsizlik gerekçe gösterilerek yapılan ordudan ihraçlara, YAŞ kararları yargı denetimine tabi olmadığı için muhalefet şerhi düşüyorlar.

Rota yıllar öncesinden çiziliyor

YAŞ'taki terfi kararları ile Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanı olacak isimler yıllar öncesinden bu yola koyulmuş oluyorlar. Bazı istisnaları olmakla birlikte, bu yolda kuvvetli bir teamül bulunuyor. Teamüllerin en güçlüsü, Genelkurmay Başkanı'nın seçiminde kendisini gösteriyor.

“Genelkurmay Başkanının Görev ve Yetkilerine Ait Kanun”un 8. maddesi “Genelkurmay Başkanı Kara, Deniz veya Hava Kuvvetleri Komutanlığını yapmış general ve amiraller arasından, Bakanlar Kurulunun teklifi üzerine Cumhurbaşkanınca atanır” hükmünü taşımasına karşın “komutan” daima karacı oluyor.

Bu teamül, diğer kademelere ilişkin teamülleri de şekillendiriyor. Örneğin Genelkurmay Başkanı olacak Kara Kuvvetleri komutanları, Orgeneral Işık Koşener gibi istisnaları bulunmakla birlikte, genellikle 1. Ordu Komutanlığı'ndan bu göreve atanıyor.

Yeni komutan Koşaner ve tartışmalı Köşk seçimi

2013'e kadar Genelkurmay Başkanlığı makamında yaşanacak değişim, 7 yıl önce çizilmiş rotaya dayanıyor. Başbuğ'un 1. Ordu Komutanlığı'na atandığı Ağustos 2005'te yapılan YAŞ'ta Genelkurmay 2. Başkanlığı'na getirilen Orgeneral Işık Koşaner Ege Ordu Komutanlığı ve Genelkurmay İkinci Başkanlığı görevlerinin ardından 2006'da Jandarma Genel Komutanlığı'na, 2008'de de Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na atandı.

Olağanüstü bir gelişme yaşanmaması durumunda Koşaner'in bu yıl ağustos ayında Genelkurmay Başkanı olması bekleniyor. 1945 doğumlu olan Koşaner Genelkurmay Başkanı olursa, 3 yıl kalabileceği bu görevi 2013'te devredecek.

Koşaner'in; Ahmet Necdet Sezer'den sonra Cumhurbaşkanlığı'na AKP'den kimin aday gösterileceği, eşinin başörtülü olup olmayacağı üzerine gergin bir tartışma yaşanırken Genelkurmay İkinci Başkanı olarak görev yaptığı karargâhta nispeten ılımlı-yapıcı bir tutum sergilediği yolunda tahminler bulunuyor.

Suçlanan Iğsız'ın durumuna Başbuğ karar verecek

Koşaner'den boşalacak Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na, 1. Ordu Komutanı olan Orgeneral Hasan Iğsız'ın atanma olasılığı bulunuyor. Ancak Hasan Iğsız, ihbar mektubunda, kendisini bu göreve getirme sürecini başlatacak olan Başbuğ'u zor durumda bırakan “AKP ve Gülen'i bitirme planı”nı hazırlattığı iddia edilen isim. Başbuğ'un bu konudaki kararı kritik bir önem taşıyor.

Orgeneral Iğsız; Hurşit Tolon, Çetin Doğan ve Ergin Saygun'un ardından Ergenekon sürecinde ağır iddialara muhatap olan dördüncü 1. Ordu Komutanı.

Hakkında daha önce şekillenen bir yargı kararı ya da idari bir işlem olmazsa, daha önce “tuğamiral” kadrosu bulunmadığı için terfi ettirilmeyen Deniz Kurmay Kıdemli Albay Dursun Çiçek ile suçlanan diğer muvazzaf subayların durumu da YAŞ'ta ele alınacak.

Gül ve Erdoğan'dan askere Sarıkamış vetosu

Bu bağlamda, Erzurum'daki Ergenekon davasının iddianamesine birinci şüpheli olarak yazılan 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk'in durumu da önem taşıyor. Berk, ifadesi alınamadan hakkında iddianame yazılan “müstesna bir sanık” olarak da dikkat çekiyor.
2007 şûrasında orgeneralliğe terfi eden Berk'in ev sahibi olması nedeniyle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, “teamüllerin aksine” Sarıkamış Tatbikatı'nı izlemeye gitmediklerinin altını çizelim.

Erdoğan-Başbuğ mutabakatı

Hülasa, Genelkurmay Başkanı Başbuğ ile Başbakan Erdoğan'ın mutabakat içinde hareket ettikleri yolunda işaretler de taşıyan Ergenekon sürecinin YAŞ gündemine önemli yansımaları olabilir.

YAŞ üyelerine bu sene gönderilecek şifreli bavullarda yer alan bazı isimler için Ergenekon şifrelerinin de tayin edici rol oynayacağına emin olabilirsiniz...

Yazarın Diğer Yazıları

T24 15 yaşında: Anlatmadan anlayamazsan, anlatınca da anlamazsın!

T24, gazetecilikten başka hiçbir şeye ait olmayan bir yer. Editörlerimiz, muhabirlerimiz ve yazarlarımız; kelimelerle ifade edilemeyecek büyük bir çıkarsızlıkla bağımsız gazeteciliğin kurumsallaşmasına eşsiz katkılar sağladılar. 15 yıldır ilgilerini, övgülerini, eleştiri ve uyarılarını esirgemeyen takipçilerimize de sonsuz teşekkürler…

‘Haber elemanı’ arkadaşlar; nerede bu Almanya paraları, söyleyin bölüşelim!

Bir değil, iki değil, üç değil, dört değil… Devletin tam beş kez denetleyerek dışardan tek bir kör kuruş bulamadığı T24’te varlığını iddia ettiğiniz Alman sermayesi her neredeyse haber verin, bölüşelim! Bulamıyorsanız, gazetecilik yaptığınızı öne sürerek yıllardır inşa ettiğiniz utanç müzenize, bu nadide ‘Alman sermayesi’ eserinizi de ekleyelim…

Tolga’yla birlikte bütün hayal kırıklıklarının en güzelini yaşıyoruz!

Çalışmalarıyla mesleğini onurlandıran bir gazeteci, hâkimin büyük bir maddi hatayı da tutanağa geçirdiği bir kararla tutuklandı. Tutuklama talep edenler ve tutuklama kararı verenlere göre, Tolga Şardan “istihbarat örgütünün Cumhurbaşkanlığı’nın talimatıyla yargıdaki yolsuzluk iddialarını araştırdığını yazarak” halkı korku ve paniğe sevk etti!

"
"