15 Nisan 2011

Erdem Başçı, başörtülü eşi ve kısa bir Ankara hikâyesi...

Sezer Başçı'yı Merkez Bankası'nın başına getirecek kararnameyi imzalamadı.


Ankara, Başkent olarak, yeni cumhuriyetin kuruluş gündemine uygun isimlerle inşa edildi. Atatürk'lü fotoğraflarıyla hatırlayacağınız ilk Meclis binasının balkonundan görünen meydanın adı, sonraki yıllarda “Heykel” diye de anılacak “Ulus”tur.


Eski adı “Taşhan” olan Ulus Meydanı'na, Ankara Garı'ndan başlayarak bir cadde uzanır; Cumhuriyet. Cumhuriyet Caddesi'nde gardan biraz sonra 19 Mayıs Stadyumu, bitişiğinde de Atatürk Spor Salonu sıralanır. Stadyumun karşısında, hâlâ Türkiye'deki şehirlerin merkezinde ayrılmış en büyük yeşil alanı görürsünüz. Ankara'daki deniz hayaliyle binlerce metrakareye yayılmış havuzunda sandalları, köprüleri, çay bahçeleri, gazinosu ve lunaparkıyla; Gençlik Parkı.


Gençlik Parkı'ndan Ulus'a doğru devam edin, ilk Cumhuriyet balolarının düzenlendiği Ankara Palas'ı (Devlet Konukevi) göreceksiniz. Hemen karşısında iki mütevazı bina;  Birinci ve İkinci Meclis.


Artık Ulus'tasınız. Ulus'tan “Yeni Şehir”e (Sıhhıye-Kızılay) doğru Çankaya'ya kadar “Atatürk Bulvarı” başlar. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası oradadır, bulvar üzerinde sağdaki ilk büyük taş binada.


Ulus'a yaklaşık 2 kilometre mesafedeki Ankara Kalesi'ne doğru heykelin önünde başlayan caddenin adı “Anafartalar”dır.


Ulus'ta başlayan Anafartalar Caddesi, bir zamanlar Yılmaz Güney'in de yargılandığı eski Adliye binasına ulaşmadan hemen önce sola doğru bir kol verir; Çıkrıkçılar Yokuşu. Dik bir yokuşla kaleye çıkan bu yolun iki tarafında, perdeciler, havlucular, züccaciye ve çeyizciler peş peşe sıralanır.

 

Babacan ile Başçı'nın yokuşu

 

Dışişleri Bakanlığı koltuğundaki kısa fasıla dışında yaklaşık sekiz yıldır ekonomiyi yöneten Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile dün (14 Nisan 2011) Merkez Bankası Başkanlığı'na atanan Erdem Başçı'nın hikâyesi de, babalarının esnaflık yaptığı Çıkrıkçılar Yokuşu'nda başlıyor.


Merkez Bankası'nın internet sitesindeki bilgilere göre, Erdem Başçı 1966 yılında Ankara'da doğdu. Özetlemeye çalıştığım o Ankara'nın ortasında büyüdü. Babacan gibi Başçı da, ilk ve ortaöğrenimini, Ankara'nın o yıllardaki tek şöhretli özel okulu olan Türk Eğitim Derneği Ankara Koleji'nde tamamladı. Babacan gibi ODTÜ'ye girdi, Elektrik ve Elektronik Mühendisliği bölümünden üstün başarı ile mezun oldu.


ODTÜ'nün ardından Bilkent Üniversitesi'nde İşletme Yüksek Lisans Programı'nı birincilikle bitirdi. Bilkent Üniversitesi'nden iktisat dalında yüksek lisans ve ABD'deki Johns Hopkins Üniversitesi’nden iktisat master derecelerini aldıktan sonra, Bilkent Üniversitesi'nden İktisat Doktoru (1995) unvanını aldı.


3 Kasım 2002'de iktidara gelen AKP'nin kurduğu hükümetin ekonomide ilk kadrolarını oluşturduğu 2003 yılına kadar Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalıştı. Para iktisadı, finansal iktisat, makro iktisat kuramı ve matematiksel iktisat alanlarında dersler verdi, 1999 yılında doçent oldu. Bu arada İngiltere'deki York Üniversitesi'nde 1999 yılında misafir öğretim üyesi olarak ders verdi.  Akademik makaleleri Oxford Economic Papers, Journal of Banking and Finance, Journal of Economic Dynamics and Control ve Journal of Mathematical Economics gibi dergilerce, kitapları Springer-Verlag ve Palgrave yayınevlerince yayımlandı.


Başörtülü eş vetosu


Başçı, 9 Ekim 2003'te Merkez Bankası Başkan Yardımcılığı'na atandı. Üç yıl sonra, 2006'da, Süreyya Serdengeçti'den boşalan Merkez Bankası Başkanlığı görevine vekâleten getirildi. Bu sıfatla basın toplantısı da düzenledi, zira birkaç gün sonra Merkez Bankası Başkanlığı'na atanacağından emindi.


Ama öyle olmadı. Çankaya'da 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer vardı ve Başçı'nın başkanlığına atanmasını istemiyordu. Babacan'ın Köşk'e çıkarak yaptığı uzun görüşme sonuç vermedi, Sezer Başçı'yı Merkez Bankası'nın başına getirecek kararnameyi imzalamayacaktı!


Gerekçe?


Kulislerde “Başçı'nın gençliği” gibi kalemler de öne sürülürken gerekçenin “başörtülü eş” olduğu kısa sürede anlaşıldı. Daha sonra hükümetin aynı göreve önerdiği ve 2009'da, henüz 50 yaşındayken hayatını kaybeden Al Baraka Türk Genel Müdürü Dr. Adnan Büyükdeniz de Köşk'ten vize alamadı.


Hükümet sonunda başkanlık görevine, eşi başını “Anadolu usulü” örten Durmuş Yılmaz'ı önerdi, Sezer bu teklifi kabul ederek kararnameyi imzaladı. Erdem Başçı, Başkan Yardımcısı olarak devam edecekti.



Sıdıka Başçı ile ODTÜ'de evlilik

 

Peki, Erdem Başçı'nın yaklaşık beş yıl önce Merkez Bankası Başkanlığı'na atanmasının önüne engel olarak çıkarılan eşi kimdi?


O eş, Sıdıka Başçı'ydı. 1970 yılında doğan Sıdıka Başçı, Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu'nun 16 Mart 2006 tarihli yazdığı kısa biyografiye göre, ODTÜ İktisat Bölümü öğrencisiyken Erdem Başçı ile evlendi. Mezun olduktan sonra eşi gibi İngiltere York Üniversitesi'nde çalıştı,


Türkiye'ye döndükten sonra, 1999 yılında Estim Ekonomik Araştırma ve Danışmanlık Hizmetleri Şirketi'ni kurdu, ekonomi-borsa konularında danışmanlık yaptı. Müderrisoğlu, başını sonradan örtmeye başladığını belirttiği Sıdıka Başçı'nın, bu şirketi, eşi Merkez Bankası Başkan Yardımcılığı'na atandıktan bir süre sonra, 2005 yılında, etik tartışmalara yol açabileceği kaygısıyla kapattığını yazıyor.


Bugün 45 yaşında olan Erdem Başçı, 18 Nisan'dan itibaren Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanlığı koltuğuna resmen oturacak. Bu koltuktaki 21. isim olacak.


Ne koyarsınız bu hikâyenin adını?


“Katı olan her şey buharlaşıyor” mu?


Yoksa, “Durmuş Yılmaz gibi bir doğruya denk gelmiş bir eğri” mi?

Yazarın Diğer Yazıları

T24 15 yaşında: Anlatmadan anlayamazsan, anlatınca da anlamazsın!

T24, gazetecilikten başka hiçbir şeye ait olmayan bir yer. Editörlerimiz, muhabirlerimiz ve yazarlarımız; kelimelerle ifade edilemeyecek büyük bir çıkarsızlıkla bağımsız gazeteciliğin kurumsallaşmasına eşsiz katkılar sağladılar. 15 yıldır ilgilerini, övgülerini, eleştiri ve uyarılarını esirgemeyen takipçilerimize de sonsuz teşekkürler…

‘Haber elemanı’ arkadaşlar; nerede bu Almanya paraları, söyleyin bölüşelim!

Bir değil, iki değil, üç değil, dört değil… Devletin tam beş kez denetleyerek dışardan tek bir kör kuruş bulamadığı T24’te varlığını iddia ettiğiniz Alman sermayesi her neredeyse haber verin, bölüşelim! Bulamıyorsanız, gazetecilik yaptığınızı öne sürerek yıllardır inşa ettiğiniz utanç müzenize, bu nadide ‘Alman sermayesi’ eserinizi de ekleyelim…

Tolga’yla birlikte bütün hayal kırıklıklarının en güzelini yaşıyoruz!

Çalışmalarıyla mesleğini onurlandıran bir gazeteci, hâkimin büyük bir maddi hatayı da tutanağa geçirdiği bir kararla tutuklandı. Tutuklama talep edenler ve tutuklama kararı verenlere göre, Tolga Şardan “istihbarat örgütünün Cumhurbaşkanlığı’nın talimatıyla yargıdaki yolsuzluk iddialarını araştırdığını yazarak” halkı korku ve paniğe sevk etti!

"
"