29 Ekim 2010

EN BÜYÜK BAYRAMIN EV SAHİBİ KİM?

Cumhuriyet'in 87. kuruluş yıldönümünde gündem, Çankaya Köşkü ile Merkez Orduevi'nde aynı saatlerde...

Cumhuriyet'in 87. kuruluş yıldönümünde gündem, Çankaya Köşkü ile Merkez Orduevi'nde aynı saatlerde düzenlenecek iki resepsiyon olacak. 

Abdullah Gül, Cumhurbaşkanlığı'na seçildiği 2007 yılında, “türbanlı eş krizi” olasılığına karşı öğlen saatlerinde tek ve “eşsiz” resepsiyon verdi. Cumhurbaşkanı, 2008 ve 2009 yıllarında ise devlet erkanı için öğlen saatlerinde “eşsiz”, akşam saatlerinde de eşi Hayrünnisa Gül ile birlikte eşli resepsiyon verme yoluna gitti. Akşam resepsiyonlarına siyaset, iş, sanat ve medya dünyasından isimler eşleriyle birlikte katıldı. 

Gül'ün Çankaya Köşkü'ndeki dördüncü yılında Cumhuriyet Bayramı resepsiyonu için üçüncü -ve en olağan, en geleneksel- formül gündeme geldi; tek ve eşli resepsiyon. 

Ulusal bayramların kaynakları, ev sahiplerini de tayin eder. 23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı'nda TBMM Başkanı, 30 Ağustos Zafer Bayramı'nda Genelkurmay Başkanı davet verir. Ulusal bayram hiyerarşisinde “en büyük bayram” olarak birinci sırada bulunan Cumhuriyet Bayramı'nın ev sahibi, Cumhuriyet'i en üst düzeyde temsil eden devletin başkanı, yani Cumhurbaşkanı'dır.

Kutlamalar devlet protokolü çerçevesinde yapılır. Ulusal ve Resmi Bayramlar'da Yapılacak Törenler Yönetmeliği'nde Cumhuriyet Bayramı için “koordinatör” olarak Başkent'te Dışişleri Bakanlığı, Başkent dışında İçişleri Bakanlığı görevlendirilir. Genelkurmay Başkanlığı ise, sadece 30 Ağustos Zafer Bayramı'nda koordinatör olarak görevlidir.

Yönetmeliğin “Resmi Törenlerde Uygulanacak Esaslar” başlıklı üçüncü bölümünde yer alan 7. maddesinde Cumhuriyet Bayramı'nı kutlama esasları düzenlenir. Askerin hiçbir şekilde geçmediği bu maddede Atatürk anıtları ve Anıtkabir'e çelenk koyma ritüeli dışında tek resepsiyondan söz edilir. Bu resepsiyon da “c” bendinde “Devlet Başkanının tebrikleri kabul töreni” cümlesiyle ifadesini bulur.

Başkomutan ile komutanın ayrı resepsiyon vermesi normal mi?

Tam bu noktada, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner'in Ankara Merkez Orduevi'nde vereceği 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonu özel bir anlam taşıyor. Orduevindeki resepsiyon Cumhurbaşkanı Gül'ün Köşk'te vereceği resepsiyondan yarım saat önce, 19:00'da başlayacak. Olağanüstü bir gelişme olmazsa komutanlar, Anayasa uyarınca “başkomutanlığı” temsil eden Cumhurbaşkanı'nın Cumhuriyet Bayramı resepsiyonuna katılmayacaklar.

Genelkurmay başkanları, Gül Cumhurbaşkanlığı görevine seçildikten sonra 29 Ekim'de orduevinde eşli resepsiyon vermeye başladı. Bu uygulama yeni Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner tarafından da benimsenmiş görünüyor.

Koşaner'in bu durumu, bağlı bulunduğu Başbakan ya da Cumhurbaşkanı ile ele alıp almadığını bilmiyoruz. Ancak ortaya çıkan durum, devlet idaresi açısından en azından “Cumhuriyet Bayramı'nın ev sahibi kim” sorusuna meşruiyet kazandırıyor.

Genelkurmay Başkanı ve komutanların kısa bir süre Köşk'teki resepsiyonda görünebileceğinin de kulislerde konuşulduğunu belirtelim.

2007 yılındaki “Cumhurbaşkanlığı'nda türban” tartışmasında “kafanın içi önemli, dışı değil” görüşüyle esnek bir yaklaşım sergilediğini bildiğimiz Koşaner, yine farklı bir tutum sergileyecek mi, göreceğiz.

Değişmesi gereken sadece CHP değil

Köşk'teki resepsiyona katılım tartışmasına “Türkiye Cumhurbaşkanı” adına davet yapılmasına tepki göstererek sakarlıkla başlayan CHP'nin durumuna gelince... “Türkiye Cumhurbaşkanı” ifadesinin Atatürk döneminden beri kullanıldığı ortaya çıkınca zor durumda kalan CHP grubu, Gül'ün resepsiyonuna katılıp katılmamak konusunda serbest bırakıldı. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet gazetesinin Ankara Devlet Konukevi'nde çarşamba akşamı verdiği Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunda ve dünkü açıklamalarıyla Köşk'e gitmeyeceğini belli etti.

Gönül isterdi ki, 29 Ekim'de, siviller ve askerler, başı açık ya da örtülü, eşleriyle beraber birlikte görüntü sergileyebilsinler. Böylesi, “en büyük bayram”ın ruhuna da uygun bir görüntü olurdu.

Gelecek yıllarda böyle bir görüntü için tutum değiştirmesi gerekenin sadece ana muhalefet partisi olduğunu söyleyebilir misiniz?

Hayır!

Seçim barajının düşürülmesinden ifade özgürlüğünün genişletilmesine kadar bir dizi önemli konuda “daha fazla demokrasi” talep eden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de, rektör atamalarından yüksek yargı seçimlerine uzanan alanda “devlet başkanından beklenen tarafsızlığa” daha uygun bir görüntü sergilemesi önem taşıyor. Kılıçdaroğlu'nun, resepsiyona katılmamasının Hayrünnisa Gül'ün başını örtmesiyle ilgili olmadığını belirtirken “Hanımefendiye müthiş bir haksızlık yapıyoruz” demesi de, böyle bir ihtiyacı ortaya koyuyor.

Türkiye'de normalleşme, her noktada içten bir muhasebe yapılmasını gerektiriyor.

Bayramınız kutlu olsun. 

 

Yazarın Diğer Yazıları

T24 15 yaşında: Anlatmadan anlayamazsan, anlatınca da anlamazsın!

T24, gazetecilikten başka hiçbir şeye ait olmayan bir yer. Editörlerimiz, muhabirlerimiz ve yazarlarımız; kelimelerle ifade edilemeyecek büyük bir çıkarsızlıkla bağımsız gazeteciliğin kurumsallaşmasına eşsiz katkılar sağladılar. 15 yıldır ilgilerini, övgülerini, eleştiri ve uyarılarını esirgemeyen takipçilerimize de sonsuz teşekkürler…

‘Haber elemanı’ arkadaşlar; nerede bu Almanya paraları, söyleyin bölüşelim!

Bir değil, iki değil, üç değil, dört değil… Devletin tam beş kez denetleyerek dışardan tek bir kör kuruş bulamadığı T24’te varlığını iddia ettiğiniz Alman sermayesi her neredeyse haber verin, bölüşelim! Bulamıyorsanız, gazetecilik yaptığınızı öne sürerek yıllardır inşa ettiğiniz utanç müzenize, bu nadide ‘Alman sermayesi’ eserinizi de ekleyelim…

Tolga’yla birlikte bütün hayal kırıklıklarının en güzelini yaşıyoruz!

Çalışmalarıyla mesleğini onurlandıran bir gazeteci, hâkimin büyük bir maddi hatayı da tutanağa geçirdiği bir kararla tutuklandı. Tutuklama talep edenler ve tutuklama kararı verenlere göre, Tolga Şardan “istihbarat örgütünün Cumhurbaşkanlığı’nın talimatıyla yargıdaki yolsuzluk iddialarını araştırdığını yazarak” halkı korku ve paniğe sevk etti!

"
"