Emlak vergisi konusunda önemli gelişmeler yaşanıyor. Gelişmelerden biri, "büyükşehir" statüsündeki şehir sayısının 16'dan 29'a çıkarılmasını öngören yasa tasarısı, diğeri Anayasa Mahkemesi'nin Resmi Gazete'de cumartesi günü yayımlanan iptal kararı vesilesiyle gündeme geldi.
Büyükşehirlerde zamlı vergi meselesini geçen hafta SkyTürk'teki Gündem ve Ekonomi programında anlatmıştım. Emlak Vergisi Kanunu'nun 8. maddesi, meskenlerde binde 1, diğer binalarda binde 2 oranında tahsil edilen emlak vergisi oranlarının, büyükşehir belediyesi mevzuatının geçerli olduğu merkezlerde iki kat artırılarak uygulanacağını hükme bağlıyor. Yani Mardin'den Muğla'ya uzanan 13 ilin daha "büyükşehir" statüsüne alınmasını öngören düzenleme, Emlak Vergisi Kanunu'ndaki bu hüküm nedeniyle, bu şehirlerdeki mükelleflerin iki kat daha fazla vergi ödemesiyle de sonuçlanacak. Aynı kanunla, Bakanlar Kurulu'nun, bu oranları yarı oranında indirmeye veya üç katı oranında artırmaya yetkili kılındığını hatırlatalım.
Emlak vergisi konusundaki asıl önemli gelişme ise, Anayasa Mahkemesi'nin kararıyla gündeme geldi. Yüksek mahkeme, cumartesi günü Resmi Gazete'de önemli bir kararının gerekçesini yayımladı. Karar, yıllardır, emlak vergisine karşı mükelleflerin itiraz davası açma hakkını ortadan kaldıran Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 49. maddesinin (b) fıkrasının üçüncü paragrafındaki hükmü ortadan kaldırdı. Mahkemenin kararı uyarınca, kamuda "takdir komisyonları" tarafından belirlenen ve emlak vergilerinin hesaplanmasına dayanak olan "arsa-arazi asgari birim değerleri" ile "normal inşaat metrekare maliyet bedellerine" karşı bütün mükellefler dava açabilecekler. Bir başka deyişle, emlak vergisi mükellefleri uzun yıllardır kendilerinden esirgenen itiraz hakkına kavuştular.
Maliye ve Bayındırlık bakanlıklarında oluşturulan takdir komisyonları 4 yılda bir değer tespiti yapıyor, bu tespitlerddeki rakamlar her yıl "yeniden değerleme oranı" düzeyinde artırılıyor. Bakanlar Kurulu'nun, 4 yılık süreyi 8 yıla çıkarmaya veya 2 yıla indirmeye yetkisi bulunuyor.
İptal başvurusu Bursa'dan geldi
28840 sayılı ve 13 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi'nin gerekçesi, mahkemenin 31 Mayıs 2012 tarihli kararına dayanıyor. Karar ve gerekçe arasındaki zaman farkına takılacaklar için not edelim; Anayasa'nın 153. maddesine göre, "iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamıyor." Bir başka deyişle, yüksek mahkemenin emlak vergisi mükelleflerini ilgilendiren bu önemli kararı, söz konusu gerekçenin cumartesi günü yayımlanmasıyla açıklanmış oldu.
Aşağıda tam metnini vereceğim Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararıyla sonuçlanan başvuruyu, Bursa 2. Vergi Mahkemesi yaptı. Yerel mahkeme, Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 49. maddesinin (b) fıkrasının üçüncü paragrafında yer alan “Takdir komisyonlarının bu kararlarına karşı kendilerine karar tebliğ edilen daire, kurum, teşekküller ve ilgili mahalle ve köy muhtarlıkları onbeş gün içinde ilgili vergi mahkemesi nezdinde dava açabilirler" cümlesinin Anayasa'nın 2, 36 ve 125. maddelerine aykırı olduğunu belirterek Anayasa Mahkemesi'ne iptal başvurusunda bulundu. Söz konusu hüküm, emlak vergisine dayanak olan hesaplamalara karşı dava açabilecek olanları "daire, kurum, teşekküller ve ilgili mahalle ve köy muhtarlıkları" şeklinde sıralayarak taşınmaz sahibi gerçek ve tüzel kişiler açısından kesin bir sınırlama getiriyordu.
Bursa 2. Vergi Mahkemesi, itiraz yoluyla yaptığı iptal başvurusuna "Türkiye Cumhuriyeti'nin hukuk devleti" olduğunu vurgulayan Anayasa'nın 2. maddesini; "herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğunu" hükme bağlayan 136. maddesini ve "idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu" hükmünü öngören 125. maddesini gerekçe yaptı.
Yüksek mahkeme görüş değiştirdi
Anayasa Mahkemesi, başvuru üzerine yaptığı değerlendirmede, Vergi Usul Kanunu'nun 49. maddesindeki hükmü, Anayasa'nın 2 ve 136. maddesine aykırı bularak oy çokluğuyla iptal etti. Anayasa Mahkemesi üyelerinden Muammer Topal, karara katılmadı. Topal, karşı oy yazısında, iptal edilen düzenlemenin, milyonlarca mükellefi bulunan emlak vergisinin tahakkuk ve tahsilini mümkün kılma amacına dayandığına da işaret etti.
Anayasa Mahkemesi, bu kararıyla, mükellefler lehine önemli bir görüş değişikliğine de imza atmış oldu. Zira yüksek mahkeme, 1987 yılında yapılan benzer bir başvuruyu değerlendirmiş ve iptal talebini reddetmişti.
Mahkemesi'nin iptal kararı, özellikle büyük şehirlerde her yıl yoğun tartışmalara neden olan emlak vergilerine karşı bir dava yağmuru başlatabilir.