11 Haziran 2010

Dede Seyfi, sonuçta Kızılbaş değil misin!

Haziran 2007'den beri devam eden Ergenekon sürecinde Alevilerin bir “inanç grubu” olarak sanık sandalyesine...

Haziran 2007'den beri devam eden Ergenekon sürecinde Alevilerin bir “inanç grubu” olarak sanık sandalyesine oturtulması girişimlerine de tanık olduk. Bu süreçte yüksek yargının Alevilerin elinde olduğu olduğu gibi iddialar ortaya atılabildi.
“Yargıda bir yerlere gelebilmek için TSE damgalı olmak, yani Tunceli-Sivas-Erzincan'dan gelmek gerekir” türünde iddialar bile dile getirilebildi. (Yargıtay Onursal Üyesi Cevdet İlhan Günay – 2 Nisan 2010 / Zaman)
Eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay'ın mahkeme kararıyla dinlenen telefonlarına ilişkin yayınlarda da takıntılı bir “Alevilik” vurgusu öne çıkıyor. Seyfi Oktay elbette şüpheli olarak savunmasını yapacak, hakkındaki kararı yargı verecek. Alevilikse, Ergenekon davasının değil, ama Anadolu'da yüz yıllardır süren bir utanç davasının sanığı olarak çoktan hüküm giymiş.

Seyfi Oktay haberlerindeki 'dede' vurgusu

Özellikle Yeni Şafak ve Vakit gazetelerinde Seyfi Oktay'ın adının, Aleviliğine atıf yapılarak “Seyfi Dede” diye verilmesi o eski davanın koyu izlerini taşıyor.
Yeni Şafak'ın manşetinde dün “HSYK'da Seyfi Dede üçgeni” başlığı vardı. Vakit, sürmanşette “Her yerde Seyfi Dede – Katil için de devreye girmiş” başlığını kullanmıştı. Bir önce “Emir Seyfi Dede'den atamalar HSYK'dan” başlığı manşetteydi.
“Yüksek yargının Alevilerin elinde olduğu” iddiası, bu kez “Seyfi Dede” üzerinden karşımıza çıkarılmış bulunuyor. Her ne kadar telefon konuşmalarında bazı kişilerin Seyfi Oktay'a “dede” demesi bu sunuşa gerekçe olarak satır arasına sıkıştırılsa da, meselenin Alevilik olduğunu, Aleviliğe karşı nefret olduğunu biliyoruz.
Nereden biliyoruz? Yüzlerce örnek bulunabilir, ama madem konumuz Ergenekon ve yargı, o civarlardan verelim.
Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner'in tutuklanmadan önce yürüttüğü cemaat soruşturmasında mahkeme kararıyla dinlenen ve Seyfi Oktay'ın konuşmalarını manşetlerinden düşürmeyen gazetelerde tek satırı bile yayımlanmayan telefon konuşmalarından bir bölüm hatırlatalım. Yeni Şafak gazetesinin sahibi Ahmet Albayrak, sahibi olduğu televizyona konuk olacak Kemal Kılıçdaroğlu'na sorular yöneltecek çalışanıyla konuşuyor. Kılıçdaroğlu CHP'nin İstanbul adayı olarak yerel seçimlere hazırlanıyor. Tarih 27 Şubat 2009. Soruşturma dosyasından aynen aktarıyoruz:

'Biz terbiyesizlik yapmayacağız da o yapacak, zorlayacağız'

Ahmet ALBAYRAK: CHP nin adamı ne yaptı gazete ye geldi mi ziyaret edecekti?
X Kayıt: CHP nin adamı gazeteye geldi ziyaret etti. Ben yanına inmedim ben seninle istiare ettim değil mi
Ahmet ALBAYRAK: Evet
X Kayıt: 11 Mart Perşembe günü çıkacağız programa ama iyi çalışacam
Ahmet ALBAYRAK: Ha
X Kayıt: İyi çalışacam dersime kapanacam iyi çalışacam
Ahmet ALBAYRAK: O zamana kadar iyi çalışman gerekiyor.
X Kayıt: Çalışırım ya bir gün yeter bana
Ahmet ALBAYRAK: Bir gün yetmez sana
X Kayıt: Neye ya adam atla deve değil ya adama soru soracağız ya
Ahmet ALBAYRAK: Atla deve değil ama ona sıkıştıracak soru sorman gerekiyor.
X Kayıt: Alacağız sağdan soldan senden katkı alacam Mustafa abiden katkı alacam kamil abiden biraz da bizim arkadaş grubundan soru alacam bir de kendim çalışırım daha nedir ya adam 40 dakika duracak elimde nefis Nuri(ye) Akman röportajı var ordan da sorular soracam
(...)
Ahmet ALBAYRAK: Ha
X Kayıt: Gülerek soracak işte seyircimizden gelen sorular diyecek büyük bir ihtimalle biz bir terbiyesizlik yapmayacağız da o yapacak biz zorlayacağız kalkıp gidecek kaldığı zaman da baya bir reklamımız olacak
Ahmet ALBAYRAK: Him

'Kör bir nokta yapmalıyız, adam haklı olarak gitmemeli'

X Kayıt: Ama kör bir nokta yapmamız lazım ya adam giderken haklı olarak gitmemesi lazım. (…)  Zaten 10 sorudan sonra kopacaktır öyle düşünüyorum
Ahmet ALBAYRAK: Olmayabilir yani
X Kayıt: Adam da yılan gibi bir soğukkanlılık var ama onu ben aşarım yeniden SSK meselesine gelirim o diyecek ki kapat SSK diye diyecem ama siz belediye başkanlığı yapmadınız ki biz belediye hakkında soru soralım siz İstanbul da kaç ilçe diye sormuştu bir vatandaş bilemeyecek onu kaç bölge var diyeceğiz bilemeyecek onu kaç sandık var geçtiğimiz CHP adayı Sefa Sirmen’di bir önceki seçim deki adayı biliyor muydunuz diyeceğiz bilemeyecek işte
Ahmet ALBAYRAK: Bilmez herhalde
X Kayıt: Bir önceki CHP nin adayını biliyor musun?
Ahmet ALBAYRAK: Him
X Kayıt: Hatırlamıyorsun işte Andan Polat tı
Ahmet ALBAYRAK: Adnan Polattı değil mi?

'Kılıçdaroğlu'na Alevi mi diyeceksin, Kızılbaş mı?'

X Kayıt: O da aleviydi, Alevi olmanız size bir avantaj getirecek mi sayın Kılıçdaroğlu
Ahmet ALBAYRAK: Alevi diyeceksin yoksa Kızılbaş mı diyeceksin
X Kayıt: Abi bu yeni şafak gazetesi
Ahmet ALBAYRAK: He?
X Kayıt: Nitelikli gitmemiz lazım onun sinirlenmesi lazım bizim güleryüzlü bir biçimde onu güldürmemiz lazım çıldırıp kalkıp gidecek Tayyip abiyle konuştuğu zaman kalkıp gitmişti hatırlardınız mı Melihle beraber Pusula programa katılmışlardı...

Alevilikten beteri var; Kızılbaşlık!

Tarihte Alevilerin başlarındaki serpuştan kaynaklandığı belirtilen “Kızılbaş” sözü, Alevilerin hedef alındığı yüzyılların evriminin ardından hakaret ifade ediyor dilimizde.
“Seyfi Dede” başlığı, işte bu nedenle Aleviliğe nişan alıyor. Kemal Kılıçdaroğlu, terk etmeye zorlama planıyla televizyona davet ediliyor... Stüdyoyu tartışmadan “haklı çıkmış” biçimde terk etmemesi gerektiği üzerinde duruluyor... Kendisine “Alevi” mi, yoksa daha beteri “Kızılbaş” mı denileceği tartışılıyor...
Yüksek yargı Alevilerin elindeymiş...
Peki vicdan? Vicdan nerede?..

Yazarın Diğer Yazıları

T24 15 yaşında: Anlatmadan anlayamazsan, anlatınca da anlamazsın!

T24, gazetecilikten başka hiçbir şeye ait olmayan bir yer. Editörlerimiz, muhabirlerimiz ve yazarlarımız; kelimelerle ifade edilemeyecek büyük bir çıkarsızlıkla bağımsız gazeteciliğin kurumsallaşmasına eşsiz katkılar sağladılar. 15 yıldır ilgilerini, övgülerini, eleştiri ve uyarılarını esirgemeyen takipçilerimize de sonsuz teşekkürler…

‘Haber elemanı’ arkadaşlar; nerede bu Almanya paraları, söyleyin bölüşelim!

Bir değil, iki değil, üç değil, dört değil… Devletin tam beş kez denetleyerek dışardan tek bir kör kuruş bulamadığı T24’te varlığını iddia ettiğiniz Alman sermayesi her neredeyse haber verin, bölüşelim! Bulamıyorsanız, gazetecilik yaptığınızı öne sürerek yıllardır inşa ettiğiniz utanç müzenize, bu nadide ‘Alman sermayesi’ eserinizi de ekleyelim…

Tolga’yla birlikte bütün hayal kırıklıklarının en güzelini yaşıyoruz!

Çalışmalarıyla mesleğini onurlandıran bir gazeteci, hâkimin büyük bir maddi hatayı da tutanağa geçirdiği bir kararla tutuklandı. Tutuklama talep edenler ve tutuklama kararı verenlere göre, Tolga Şardan “istihbarat örgütünün Cumhurbaşkanlığı’nın talimatıyla yargıdaki yolsuzluk iddialarını araştırdığını yazarak” halkı korku ve paniğe sevk etti!

"
"