28 Şubat 2013

Berfo Ana ile Yaşar Büyükanıt

Berfo Ana, hiç olmazsa kemikleri kabilinden bir emare beklediği oğlu Cemil Kırbayır’dan 33 yıl boyunca haber alamadan 105 yaşında öldüğünde Yaşar Büyükanıt ne düşünmüştür acaba?

Berfo Ana, hiç olmazsa kemikleri kabilinden bir emare beklediği oğlu Cemil Kırbayır’dan 33 yıl boyunca haber alamadan 105 yaşında öldüğünde Yaşar Büyükanıt ne düşünmüştür acaba?

En kıdemlileri olan Berfo Ana’yı yitiren Cumartesi Anneleri yaklaşık 20 yıldır kaybedilmiş yakınlarını arıyor. Darbeden bir gün sonra, 13 Eylül 1980’de gözaltına alındıktan sonra yok edilen Cemil Kırbayır gibi yüzlerce kurban ve kaybedilenlerin hatıralarıyla acı çeken binlerce insan var bu ülkede.

12 Eylül darbesinden sonra atanan 11 Genelkurmay başkanı arasında bulunan Büyükanıt, 2006 - 2008 arasında görev yaptı. Bu kısa süreye, 27 Nisan bildirisi gibi bir eseri de sığdırabildi.

Cumartesi Anneleri, Genelkurmay Başkanı olarak bir kez gündemine geldi Büyükanıt’ın. Harp Akademileri’nin 2006 – 2007 Öğretim Yılı’nın açılışında konuşan Büyükanıt, hükümet, siyaset ve ordunun demokratik denetimi yolunda görüş dile getiren sivil toplum örgütlerine ayar vermeye çalışırken ayarsız bir üslup sergilemişti. 27 Nisan yoluna revan olan Büyükanıt, doğrudan hükümeti de hedef alan 2 Ekim 2006’daki o konuşmada şunları söylemişti:

“Her fırsatta ‘laikliği yeniden tanımlayalım’ diyenler yok mudur, bu kişiler devletin en üst düzeylerinde yer almıyorlar mıdır? Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk’ün yalnız şahsı değil, düşünce sitemi, cumhuriyet rejimimizin temel nitelikleri ağır bir saldırı altında değil midir? Her fırsatı Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yıpratmak için kullananlar kimlerdir? Toplumsal yapımızı bozarak, insanımızı çağdışı bir görünüme sokmak isteyenler yok mudur? Bu listeyi uzatmak mümkün. Bu sorulara ‘Hayır, Türkiye’de bunlar yoktur’ diyebiliyor musunuz? Diyemiyorsanız Türkiye’de irtica tehdidi vardır. Bu tehdide karşı her türlü önlem alınmalıdır.”

Büyükanıt’ın, siyasetten sivil toplum örgütlerine önüne geleni payladığı bu konuşması üzerine dönemin DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar “Bizim iktidarımızda asker konuşamaz” mesajını içeren bir çıkış yaptı. Ağar, başka bir çıkışıyla da askeri kızdırmış, PKK’ya “Dağda çatışacaklarına düz ovada siyaset yapsınlar” çağrısı yapmıştı.

O zat iktidarda da olsa biz bu konuları konuşuruz” cevabını veren Büyükanıt, Ağar’ın “genel af” çağrısı yaptığını belirterek “Bunu şiddetle kınıyorum. Dağdan inen insan nasıl siyaset yapacak ki” diyordu.

Sıra, Ağar’ın, bir şehit annesinin “Vatan sağolsun diyemiyorum” sözünü hatırlatarak dile getirdiği “Bir ananın feryadını, gözyaşını anlamayanlar, siyasette duramazlar” sözlerine gelmişti. Genelkurmay Başkanı’na göre, evlat acısıyla da olsa “Vatan sağolsun diyemiyorum” sözleri bir şehit annesinin ağzından çıkamazdı. Büyükanıt, Berfo Ana’nın ölümüyle bana bir kez daha kendisini hatırlatan o ünlü açıklamayı bu sırada yaptı:

“Ağar herhalde Cumartesi analarının feryatlarını kastediyor!..”

Elbette Ağar’ın “Cumartesi Anneleri” diye bir derdi yoktu. Büyükanıt da biliyordu bunu. Ancak Cumartesi Anneleri’ni bir “itibarsızlaştırma” malzemesi olarak Ağar’a yapıştırmak istemişti.

Bu sözleri Büyükanıt’a, 8 Kasım 2012’de, TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’nda hatırlatıldı. BDP’li Sırrı Süreyya Önder’in sorusuna Büyükanıt’ın cevabı ne oldu, biliyor musunuz?

“Cumartesi Anneleriyle ilgili bir demeç verdiğimi hiç hatırlamıyorum... Samimi söylüyorum, gerçekten hatırlamıyorum. Ha siz diyorsanız ki ‘söylediniz’, söylemişimdir. Ona da itiraz etmem yani ama hatırlamıyorum.”

Bu kadar da anlayışlıydı. Ama aklın, gerektiğinde insana unutmayı da ikram ettiğini bilecek kadar tecrübeli.

Darbe Komisyonu tutanaklarında, Büyükanıt’ın “teröristlik”le suçlanan milletvekilleri konusundaki görüşleri de var. Önder, Büyükanıt’a “Terörist faaliyetlerle bağlantıda olan insanların, vekil olarak emekli maaşı almalarını içime sindiremiyorum” sözlerini hatırlatıp soruyor:

“Aynı şeyi, aynı maddelerin bugünkü versiyonuyla yargılanan kendi silah arkadaşlarınız için de söyleyebilir misiniz, mesela ‘İlker Başbuğ ceza alırsa emekli maaşı kesilsin’ der misiniz?”

“Hayır” diyor Büyükanıt, “ben silah arkadaşlarımı o bahsettiğim kişilerle aynı kefeye koymam kusura bakmayın.”

Görevdeyken Cumartesi Anneleri, ovada siyaset çağrısı, yargılanan milletvekillerinin emekli aylıkları, af ilanı, Kürt sorununun çözümü, ordunun demokratik denetimi, siyasetçilerin cumhuriyeti nasıl yıkmaya çalıştıkları ve Köşk seçimleri hakkında kızgın açıklamalar yapan Büyükanıt, Genelkurmay’ın Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanması hakkında ne düşünüyor?

Komisyonda bu da sorulmuş Büyükanıt’a, şu cevabı vermiş:

“Şu anda orduyu siyasetin tam göbeğine sokmak istiyorsanız Millî Savunma Bakanlığı’na bağlayın!..”

“Kızgın Genelkurmay Başkanı” Büyükanıt; komisyondaki hoşgörülü ve “Demokraside askerî dayatmaların yeri yoktur” diyen Büyükanıt hakkında ne düşünüyor acaba?

Darbe Komisyonu tutanakları, portre galerisi gibi edebî bir metin değeri de taşıyor!

(T24 / Taraf - 28 Şubat 2013)

 

Yazarın Diğer Yazıları

T24 15 yaşında: Anlatmadan anlayamazsan, anlatınca da anlamazsın!

T24, gazetecilikten başka hiçbir şeye ait olmayan bir yer. Editörlerimiz, muhabirlerimiz ve yazarlarımız; kelimelerle ifade edilemeyecek büyük bir çıkarsızlıkla bağımsız gazeteciliğin kurumsallaşmasına eşsiz katkılar sağladılar. 15 yıldır ilgilerini, övgülerini, eleştiri ve uyarılarını esirgemeyen takipçilerimize de sonsuz teşekkürler…

‘Haber elemanı’ arkadaşlar; nerede bu Almanya paraları, söyleyin bölüşelim!

Bir değil, iki değil, üç değil, dört değil… Devletin tam beş kez denetleyerek dışardan tek bir kör kuruş bulamadığı T24’te varlığını iddia ettiğiniz Alman sermayesi her neredeyse haber verin, bölüşelim! Bulamıyorsanız, gazetecilik yaptığınızı öne sürerek yıllardır inşa ettiğiniz utanç müzenize, bu nadide ‘Alman sermayesi’ eserinizi de ekleyelim…

Tolga’yla birlikte bütün hayal kırıklıklarının en güzelini yaşıyoruz!

Çalışmalarıyla mesleğini onurlandıran bir gazeteci, hâkimin büyük bir maddi hatayı da tutanağa geçirdiği bir kararla tutuklandı. Tutuklama talep edenler ve tutuklama kararı verenlere göre, Tolga Şardan “istihbarat örgütünün Cumhurbaşkanlığı’nın talimatıyla yargıdaki yolsuzluk iddialarını araştırdığını yazarak” halkı korku ve paniğe sevk etti!

"
"