05 Kasım 2012

Beklenmiş, yolu çok gözlenmiş bir ölüm!

Hayat denen mucize, cami avlularında bir pulsuz dilekçe gibi yakamıza iğnelenip duruyor...

 

Hayat denen mucize, cami avlularında bir pulsuz dilekçe gibi yakamıza iğnelenip duruyor. Altında hayat parantezinin açılıp kapandığı tarihlerin yazıldığı o siyah-beyaz fotoğraflarda geçip gitmekte olan sizin hayatınızdır aslında, bilirsiniz. Bilirsiniz de, akıl, kendi gerçeğinden kaçmayı da öğretir insana. Bir sevgili insanı daha uğurlamanın hüznü, hâlâ hayatta olmanızın beceriksizce saklamaya çalıştığınız tesellisine karışır gider o avlularda.

Her ölüm doğumla başlar, her hayat, kendisini bekleyen en sabırlı gerçeğe, ölüme koşar.

\

Hayat, bu kez Eren Abi’yi, uzun süre Milliyet’in Yazı İşleri Müdürlüğü’nü yapan Eren Güvener’i uğurlarken, onun fotoğrafıyla yapıştı yakamıza. Eren Abi’nin hikâyesine, bu kez sabırsızca atılmış bir ölümden söz ediyorum. İnşaat mühendisi oğlunu, Onur Güvener’i, henüz 23 yaşında kaybetti Eren Güvener. Bir sabah işe giderken, kaza yapan servis aracındaki evlat kaybının adı “dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu ölüme sebebiyet vermek” diye kondu Eren ve Zehra Güvener’in önüne.

Doçent Zehra Güvener, üzerine “Annesinden…” diye yazdığı bir çiçekle uğurladı Onur’u. Uğurladı, ancak kendisi de kalamadı. 21 Mart 1998’’de toprağa verdiği oğlunun yokluğuna bir yıl bile dayanamadı, geçirdiği beyin kanamasının ardından 21 Aralık 1998’de hayata veda etti.

Eren Abi, eşinin ardından “Zehra Onur’una gitti” başlığıyla yayımlanan ilanında “Bundan sonra onlar için yaşayacağını” duyurdu.

Yaşamak değildi aslında onunki, yaşamaya çalışmaktı. Evet, çalışmak. Kalan ömründe, her şey bir türlü müsabakaydı onun için. Yaşamaya çalışmak, büyük acılarla yüzüne yerleşen kalın çizgilerin arasından gülmeye çalışmak, gazetede kapısını çalanların kendisininkinin yanında sözü bile edilmez sorunlarıyla dertlenmeye çalışmak…

Derken, insanın başına gelebilecek en büyük felaketlerden biri yine onu bulmuş, ancak bu kez sanki bir müjde gibi gelmişti! Eren Abi, asansörde, gazetede, sokakta karşılaştığı insanlara bir şeyler anlatmaya çalışırken, baş parmağıyla orta parmağını sık sık avucunda şaklatıp, söyleyeceği şeyi hatırlamaya çalışıyordu. Zira alzheimer olmuş, her şeyi unutmaya başlamıştı! Unutmak, bir panzehir gibi ilişmişti hatırlamaktan kurtulamayan hayatına!

Unutmak ilerledi, ilerledi. Artık kaybolduğu hayatta son durağı “huzur evi”ydi. Elbette mümkün değildi huzur. Ve Eren Güvener, geçen perşembe günü, 69 yaşındayken veda etti hayata.

Beklenmiş, aslında yolu gözlenmiş bir ölümdü onunki. Ölüm, hayatın bir daha bulaşamayacağı bir yerde oğluna, karısına kavuşmaktı.

İnsanın en büyük hikâyesi kendisidir. Aşklar, acılar, yazlar, baharlar, mutluluklar, yenilgiler, başarılar, yalanlar, doğrular, yanlışlar derken hayat sonunda menzile erişiyor.

Peki hayata toplam çizgisi gibi çekilen ölümden geriye ne kalıyor?

Eren Abi’den iyi bir insan kaldı.

Yattığı yer onu incitmesin…

 

Yazarın Diğer Yazıları

T24 15 yaşında: Anlatmadan anlayamazsan, anlatınca da anlamazsın!

T24, gazetecilikten başka hiçbir şeye ait olmayan bir yer. Editörlerimiz, muhabirlerimiz ve yazarlarımız; kelimelerle ifade edilemeyecek büyük bir çıkarsızlıkla bağımsız gazeteciliğin kurumsallaşmasına eşsiz katkılar sağladılar. 15 yıldır ilgilerini, övgülerini, eleştiri ve uyarılarını esirgemeyen takipçilerimize de sonsuz teşekkürler…

‘Haber elemanı’ arkadaşlar; nerede bu Almanya paraları, söyleyin bölüşelim!

Bir değil, iki değil, üç değil, dört değil… Devletin tam beş kez denetleyerek dışardan tek bir kör kuruş bulamadığı T24’te varlığını iddia ettiğiniz Alman sermayesi her neredeyse haber verin, bölüşelim! Bulamıyorsanız, gazetecilik yaptığınızı öne sürerek yıllardır inşa ettiğiniz utanç müzenize, bu nadide ‘Alman sermayesi’ eserinizi de ekleyelim…

Tolga’yla birlikte bütün hayal kırıklıklarının en güzelini yaşıyoruz!

Çalışmalarıyla mesleğini onurlandıran bir gazeteci, hâkimin büyük bir maddi hatayı da tutanağa geçirdiği bir kararla tutuklandı. Tutuklama talep edenler ve tutuklama kararı verenlere göre, Tolga Şardan “istihbarat örgütünün Cumhurbaşkanlığı’nın talimatıyla yargıdaki yolsuzluk iddialarını araştırdığını yazarak” halkı korku ve paniğe sevk etti!

"
"