02 Haziran 2011

Arınç ile Ümit Boyner, pornografi ve yeni DGM'ler üzerine

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Bilgin Balanlı’nın


Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Bilgin Balanlı’nın tutuklanması üzerine Türkiye’deki tutuklama alışkanlıkları ve uzun tutukluluk sürecini eleştirirken, kendisini herhangi biri gibi dinleyebilir miyiz? Yoksa iktidarın ve seçimlerde tekrar iktidar olmaya en yakın partinin zirvesindeki birkaç isimden biri olan Arınç ve arkadaşlarının, bu eleştiriler dışında bir sorumlulukla davranmasını beklemeli miyiz?
Müstehcen ve pornografik yayınlar yasalarla zaten yasaklanmışken, internette devlet filtresi girişimine “özgürlükler” bağlamında eleştiri yönelten TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner’e, “porno yayın serbestisi” istiyormuşçasına bir cevap veren Arınç, bu tepkisinde aşırı davranmış olmadı mı?
Sorular önemli, işaret ettiği sorunlar çetin. Bir kez daha Manisa’dan milletvekili adayı olmayı beklerken, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın hükümet üyelerine “seçim tayini” diyebileceğimiz tercihiyle doğduğu yer olan Bursa’dan aday gösterilen Arınç’a dün bu soruları yönelttik. 
Arınç, sıkı bir seçim kampanyası yürüttüğü Bursa’da, internet medyasının bazı temsilcileriyle buluştu.

‘1500 işçili fabrikalarda yemek yiyoruz’

Botanik bahçesindeki İskenderoğlu konağındaki sohbet Arınç’ın Bursa’daki seçim kampanyasına ilişkin anlattıklarıyla başladı. Söyledikleri gerçekten ilginçti. Bakın Arınç Bursa için neler düşünüyor ve nasıl bir kampanya yürütüyor:
“Burada yine en çok milletvekilini yine biz alırız. En yüksek oy oranımız 2007’de Bursa’da, yüzde 50’nin üzerine çıkmışız. İnşallah o rekoru kırarız. Milletvekili sayısı bazı partilerin barajı aşıp aşamayacağına bağlı. Sanayi ve tarımın çok güçlü olduğu bir şehir. En hoşumuza giden etkinlik fabrikalarda işçilerle birlikte yemek yemek. 1000-1500 işçisi olan fabrikalara gidiyoruz. Burada hemşehri grupları çok güçlü, piknik yapıyorlar 3-4 bin kişilik, onlara gittik. Gece yapıyorlar onlara gidiyoruz, Kosovalılar’la 700-800 kişi yemek yedik. Dengeler önemli, çünkü her yaşayan topluluğun bir açıdan temsil edilmesi lazım.”
Bursa gibi bir şehirde kampanya yürütüyorsanız, bir yemekte 1500 işçiyle bir araya gelme imkânı da bulabiliyorsunuz. Elbette bu olanağı görmek ve değerlendirmek önemli. Arınç ve AKP bu fırsatı görmüş, değerlendiriyor. Aynı fabrikaların kapıları, muhalefet partilerinin adaylarına da açılıyorsa mesele yok.
Arınç, Bursalı sanayicilerin gidişattan memnun olduğunu söylüyor.  
Peki işçiler? 
Anlatıyor Arınç:
“Doğrusu, ekmeğimizi yiyoruz, halimizden memnunuz, aman bu iş böyle devam etsin, diyorlar… Söyledikleri bizim sloganımıza uygun; istikrar sürsün Türkiye büyüsün…”
İşçilerin de böyle düşünmesi sağlıklı mı, yoksa AKP ile çalışanlar arkasındaki bir diyalog kopukluğuna mı işaret ediyor?
Arınç içtenlikle yanıtlıyor:
“Alkışlanmak hoşumuza gidiyor tabii. Bizimle fotoğraf çektirmek istiyorlar, bunları söylüyorlar. Burada 600 bin sigortalı çalışan var. 13 organize sanayi bölgesi var. Bu Türkiye’de bir rekor. İlk organize sanayi bölgesi de Bursa’da açılmış. En son deri sanaycileri için açtık, içinde1200 işyeri var. Bütün bunları dikkate aldığınızda çalışan potansiyeli çok yüksek, burada çalışanların durumları da biraz daha iyi. Nitelikli, eğitim almış çalışanların ücretleri yüksek. Otomotiv, otomotiv yan sanayi önemli. Tekstil durma noktasından üç-dört vardiyaya ile çalışma durumuna gelmiş durumda. Bursa’nın üniversitesi büyük, ikinci üniversiteyi ekledik. Bursa Teknik Üniversitesi kuruldu, bir de vakıf üniversetisi, Orhan Gazi kuruldu. Ama turizmde geri Bursa, hiç aklınıza gelmeyecek biçimde. Geçen yıl 120 bini yabancı 520 bin ziyaretçi gelmiş. Oysa burada Balkanlar’dan gelen 600-700 bin insan var. Bir tarih şehri, adı yeşil Bursa, Osmanlı var, Osmanlı öncesi var. Burada 6 Osmanlı padişahı yatıyor. Bir de maneviyat tabii, isterseniz inanç turizmi deyin. Şehir olarak çok sıcak kanlı bir şehir. Uludağ bir taraftan. Mudanya’dan direkt seferler var İstanhbul’a. Klasik sanayi durmuş artık burada, doyma noktasında. Halk fabrika bacası istemiyor. Havaalanı şu anda kapasitesiz çalışıyor. Bir de yüksek hızlı tren gerçekleşecek, Ankara – İstanbul hattından bir hat da Bursa’ya gelecek. Projesi onaylandı. İzmir-İstanbul otoban bağlantısı önemli.”
İnternethaber grubundan Nevzat Basım “Sizi ilk kez bu kadar rakam konuşurken gördük. Başbakan’ın bu kadar rakam konuşan bir şehre sizi gönül adamı olarak gönderdiğini düşünmüştüm” deyince takılıyor Bülent Arınç, ama devam ediyor Bursa’ya:
“Çok çarptın beni ya! Evliya Çebeli sayfalarca yazdıktan sonra, sonunda ‘Velhasıl Bursa sudan ibarettir’ demiş.Ulu Cami üzerine, oradaki levhalar, yazılar üzerine bir kitap yazılmış. Bursa’yı böyle gezmek, Bursa’yı keşfetmek lazım. Bir de İznik var, Hristiyanlık açısından önemli…”

Tutukluluk süreleri kısalabilir

Peki, Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Balanlı’nın tutuklanması üzerine, Türkiye’de tutuklama kararlarının kolay alındığı mesajını veren, uzun tutukluluk sürelerini önceden beri eleştiren Arınç’ın bir iktidar partisi mensubu olarak söyleyeceği başka bir şey yok mu?
Bunu soruyorum Arınç’a:

- AKP’nin 2005 yılında geçirdiği yeni Ceza Muhakemeleri Kanunu’nda tutuklama süreleri devlete ve anayasal düzene karşı suçlarda 10 yıla kadar uzatıldı. Uzun tutukluluk sürelerinden yakındığınıza göre yeni dönemde AKP’nin bu süreleri geri çekme planı var mı?

Aynı zamanda hukukçu olan Bülent Arınç, sorunun farkında olduğunu belli eden bir cevap veriyor:
“Bildiğim kadarıyla eski TCK’da sınırlama yoktu. Şüpheliler tahliye olmazsa tutukluluk şu kadar zamanda biter, diye bir hüküm yoktu. Sonra bizim dönemimizde tutukluluğa sınırlama getiren yasa çıktı. Ama sonra unutmuşuz herhalde, Hizbullah sanıkları çıkınca, ‘vay bu adamlar nasıl çıktı’ diye şaşırdık. Ben de inanın şaşırdım. Onu (tutukluluk sürelerini kısaltkayı) düşünelim bir defa. Ama bir defa mahkemelerin daha rantabl çalışması lazım. Yargıtay üyeleri yetersiz, denmiş, ara kademe mahkemeleri kurulması gerekiyor. Hâkim ve savcı açığını süratle artıracak tedbirler almamız lazım. CMK’da süratli yargılamayı engelleyen hususları ele almak lazım. DGM sonrası özel yetkili mahkemeler başladı, onların da artık görevleri belli bir aşamaya gelmiş olacak. Yargı ve adalet reformu önemli; yani hâkim-savcı sayısının artması, bölge adliye mahkemelerinin kurulması, soruşturma sürecinin azalması. Yazı tura şeklinde bir temyiz incelemesinin sakıncaları görülüyor zaman zaman. Mahkemeleri ve hâkimlerle savcıları biraz daha çabuk karar alır duruma getirmeliyiz.”

‘Özel yetkili mahkemeler süremez’

Arınç’a, “özel yetkili mahkemelerin görevlerinin belli bir aşamaya gelmiş olmasının” ne anlama geldiğini soruyoruz bu kez. AKP, en çok eleştirildiği konulardan biri olan “yeni DGM’leri” kaldırmayı mı düşünüyor?
Arınç, partisinin böyle bir düşünce içinde olduğunu belli ediyor:
“Özel yetkili mahkemelerin önündeki dosyalar bitince, tabii hakim ilkesine dönmek lazım. Bir ömür boyu devam etmesi beklenemez.”
Özel yetkili mahkemelerin önündeki dosyaların bazıları kapanıyor, ancak çok daha fazlası açılıyor, ne olacak? Zira sorun büyüyor.
AKP, ana muhalefet partisinin “örtülü olağanüstü hal düzeninin hukuk ayağını oluşturduğunu” öne sürdüğü özel yetkili mahkemelere son vermeyi düşünürse CHP’den destek bulabilir. 

Ümit Boyner sorusu

Konu internete geliyor. Halihazırda medyayla da ilgili hükümet üyesi olan Arınç, soru üzerine bilişim suçlarıyla ilgili olarak internet ihtisas mahkemeleri kurulması düşüncesine soğuk değil. “Prensip olarak hayır demem, ama Adalet Bakanımızla da görüşmek” lazım diyor.
İnternette devletin de filtre hazırlamak üzere devreye girmesi konusunda kaygılarını dile getiren TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner’e, sanki “porno yayını istiyormuşçasına” 
Arınç’ın gösterdiği tepkiye gelince…
 
Bülent Arınç’a, tepkisinin maddi hata da içerdiğine yönelik bir soru yönelttim.
 
- 5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun, bırakın pornografik yayınları, müstehcen yayınlarda bile, yargının yanı sıra idareye de erişim engelleme yetkisi veriyor. Yani filtreden önce yasanın zaten engellediği yayınlar bunlar. Durum böyleyken Ümit Boyner’in özgür internet kaygısıyla dile getirdiği görüşlere ‘porno yayın’ isteniyormuş gibi bir tepki vermeniz aşırı olmadı mı?

O ifadeyi içeren tepkisini savunmuyor Arınç, ama geri de almıyor. “O bahsi kapattık artık, bir hanımefendi ile daha fazla tartışmayı sürdürmek istemiyorum” diyerek geçiştiriyor.

Leyla Zana türbanlı gelirse

Arınç, Leyla Zana’nın TBMM’ye türbanla gelebileceği yolundaki açıklamasının sorulması üzerine gülümsüyor. CHP’nin hemen her dönem, açılış oturumlarını yönetmesi için yaşlı bir ismi milletvekili adayı gösterdiğini, bu sene de TBMM’yi açılışta “en yaşlı üye” olarak Oktay Ekşi’nin yönetebileceğini anlatıyor ve gülümseyerek ekliyor:
“Bilemiyorum, onu (türbanla gelirse Leyla Zana’yı) geçici Meclis Başkanı düşünsün. Ali Rıza Septioğlu’nu hatırlıyorum da, o zaman (Zana yeminin sonunda Kürtçe konuştuğunda) ‘Kızım doğru konuş’ falan demişti…”
Arınç’a bir soru da Silivri’den geliyor:

- Tuncay Özkan Meclis’e gelirse çok renklenir mi sizce?
 
Mevzudan pek hazzetmediğini belli ediyor:
“Meclis yeterince renkli zaten, Türkiye’nin bütün renklerini taşıyor. Kavga da olacak, zaman zaman sert sözler de söylenecek, ama seviyeyi düşürmemek, Meclis’in itibarını düşürmemek çok önemli…”

Jandarmaya serzeniş

Hopa’da bir kişinin ölmesi ve çok sayıda yaralıyla sonuçlanan olaylar konusunda polise saldırı olduğunu belirtiyor, ölümün de, yaralanmaların da üzücü olduğunu ekliyor. Jandarmanın olayları seyretmekle yetindiği mesajını vererek askere serzenişte bulunuyor.
Son soru, Arınç’ın seçim tahmini üzerine. “Refearandum tahminimde yanılmadım, yüzde 60 demiştim, yüzde 58 çıktı. Doğru dürüst bir referandum olsaydı, CHP ve MHP başkanları halkı korkutmasalardı yüzde 70-80’i bulurdu. Rakam veremem, ama AKP inşallah bir daha iktidar olacak” diyor. MHP için “Baraj konusunu ne zaman konuşsam Sayın Bahçeli üzülüyor” diye ekliyor.
Birinci değil, ikinci değil, en çok üçüncü partinin durumu tartışılan bu seçime AKP zirveleri, Necmettin Erbakan’ın 28 Şubat sürecindeki meşhur ifadesiyle, “havada ikmal” gibi bakıyor…
Bülent Arınç’la Bursa notları bu kadar…

 

Yazarın Diğer Yazıları

T24 15 yaşında: Anlatmadan anlayamazsan, anlatınca da anlamazsın!

T24, gazetecilikten başka hiçbir şeye ait olmayan bir yer. Editörlerimiz, muhabirlerimiz ve yazarlarımız; kelimelerle ifade edilemeyecek büyük bir çıkarsızlıkla bağımsız gazeteciliğin kurumsallaşmasına eşsiz katkılar sağladılar. 15 yıldır ilgilerini, övgülerini, eleştiri ve uyarılarını esirgemeyen takipçilerimize de sonsuz teşekkürler…

‘Haber elemanı’ arkadaşlar; nerede bu Almanya paraları, söyleyin bölüşelim!

Bir değil, iki değil, üç değil, dört değil… Devletin tam beş kez denetleyerek dışardan tek bir kör kuruş bulamadığı T24’te varlığını iddia ettiğiniz Alman sermayesi her neredeyse haber verin, bölüşelim! Bulamıyorsanız, gazetecilik yaptığınızı öne sürerek yıllardır inşa ettiğiniz utanç müzenize, bu nadide ‘Alman sermayesi’ eserinizi de ekleyelim…

Tolga’yla birlikte bütün hayal kırıklıklarının en güzelini yaşıyoruz!

Çalışmalarıyla mesleğini onurlandıran bir gazeteci, hâkimin büyük bir maddi hatayı da tutanağa geçirdiği bir kararla tutuklandı. Tutuklama talep edenler ve tutuklama kararı verenlere göre, Tolga Şardan “istihbarat örgütünün Cumhurbaşkanlığı’nın talimatıyla yargıdaki yolsuzluk iddialarını araştırdığını yazarak” halkı korku ve paniğe sevk etti!

"
"