13 Haziran 2011

AKP: Muhafazakâr, Kürt, milliyetçi ve liberal mozaik!

Resmi olmayan sonuçlara göre, 12 Haziran seçimlerini ortaya koyduğu tablonun unsurları ile bundan sonra olabilecekleri şöyle sıralayabiliriz.

 

12 Haziran seçimleri, parlamentoda temsil edilecek dört parti için de “başarı” olarak öne sürebilecekleri sonuçlar ortaya koysa da, Türkiye haritasını turuncuya çeviren AKP tarihi bir zafer kazandı. Yaklaşık 9 yılın ardından 4 yıl daha iktidar vizesi alan Recep Tayyip Erdoğan, daha önce görülmemiş bir başarıyla Türk siyasi tarihine damgasını vurdu. AKP, 1957'de girdiği son seçimlerde oyları azalan Demokrat Parti'nin oy ve olağanüstü bir gelişme olmazsa iktidarda kalma rekorunu kırmış bulunuyor. İlginç bir dizilimle yaklaşık olarak AKP'nin CHP, CHP'nin MHP, MHP'nin de bağımsız adayların iki katı civarında oy aldığı 12 Haziran seçimleri, 60 yıllık çizgide Türk sağının zirvesine AKP'nin oturduğu seçim olarak da tarihe geçecek.

Seçimlerin AKP'yi üzen tek sonucu, Anayasa'yı tek başına değiştirmek için alt sınır olan 330 milletvekilinin altında kalmış olması gibi görünüyor ki, “kârdan zarar” diyebileceğimiz bu durum, geçerli her iki oyun birini kazanan AKP'nin başarısını gölgeleyemiyor. Yüzde 10 barajı ile dizginlenmeye çalışılan Kürt siyaseti de, 36 bağımsız milletvekilini parlamentoya sokarak 12 Haziran seçimlerine damgasını vuran ikinci parti gibi görünüyor.


Resmi olmayan sonuçlara göre, 12 Haziran seçimlerini ortaya koyduğu tablonun unsurları ile bundan sonra olabilecekleri şöyle sıralayabiliriz.


AKP: 7 bölgede, 66 ilde birinci


- Kurulduktan sonra girdiği ilk seçim olan 3 Kasım 2002'de iktidara gelen AKP, cumhuriyet tarihinin “iktidarda istikrarlı olarak güçlenen” tek partisi oldu. 2002 genel seçiminde yüzde 34,5, 2004 yerel seçiminde yüzde 41,6, 2007 genel seçimlerinde yüzde 46,6, 2009 yerel seçimlerinde yüzde 38,7 oy alan AKP, 12 Haziran seçimlerinde kendi rekorunu kırarak resmi olmayan sonuçlara göre yüzde 50 civarında oy aldı. AKP en düşük oy aldığı 2009 yerel seçimlerinde bile, girdiği ilk sandık yarışı olan 2002 seçimlerinde aldığı oyun 4 puan üzerine çıktı.


- AKP, Trakya dışında bütün coğrafi bölgelerde birinci parti oldu. Trakya'da yüzde 31 dolayında oy alan AKP, birinci parti olmakla birlikte Ege ve Akdeniz bölgelerinde yüzde 42,5 civarında oy aldı. Marmara'da yüzde 49 dolayında oya ulaşan AKP'nin yüzde 58 civarında oy alarak Karadeniz bölgesine tam anlamıyla hakim olduğunu söyleyebiliriz. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde de toplamda yüzde 52 - yüzde 53 civarında oya ulaşan AKP'nin birinci parti olduğunun altını çizelim. Erdoğan'ın, MHP ile rekabette milliyetçi söyleme yönelmesi, “Abdullah Öcalan'ı idam etmekten” söz etmesi de sonucu değiştirmedi, örneğin Diyarbakır'da BDP 6, AKP de 5 milletvekilliği kazandı.


- Diğer yandan ne ÖSYM skandalı gibi genel olaylar, ne Erdoğan'ın protesto edildiği Trabzonspor'un son anda şampiyonluktan olması gibi yerel gelişmeler AKP oylarını etkilemiş görünmüyor.


Karadeniz'den Akdeniz'e AKP


- Erdoğan, kıyılar konusunda da önemli sonuçlar elde etmiş görünüyor. Karadeniz'de tartışmasız bir hakimiyet kuran AKP, Akdeniz'de de ipi göğüslüyor. AKP'nin CHP'nin kalesi olan İzmir'deki oyu da yüzde 36!


- AKP Edirne, Tekirdağ, Kırklareli, İzmir, Aydın, Muğla, Tunceli, Diyarbakır, Mardin, Siirt, Hakkâri, Muş, Van, Şırnak ve Iğdır dışında tam 66 ilde birinci parti oldu. AKP'nin üç ilde, Tunceli, Iğdır ve Hakkâri'de milletvekili çıkaramadığını da not edelim. Diğer yandan CHP, MHP ve bağımsızları destekleyen BDP'nin toplam oylarının AKP'ye ulaşamadığını ekleyelim.


Oyları arttı, ama milletvekili sayısı düştü


- Oylarını artıran AKP'nin milletvekili sayısının düştüğünü görüyoruz. Milletvekili sayılarının nüfusa göre yeniden dağıtılması ve AKP'nin oylarının toplandığı merkezlerdeki seçmen sayısı/milletvekili oranı bu sonucu doğurdu. AKP, 2007 genel seçimlerinde yüzde 46,6 oy almış, ancak 341 milletvekili çıkarmıştı


- Tayyip Erdoğan'ın AKP'nin seçimde çıkaracağı milletvekili sayısı konusundaki tahmininin tuttuğu görülüyor. Erdoğan, Sabah yazarı Yavuz Donat'a “TBMM'de 4 grup olursa milletvekili sayımız 320-325 civarında olur” demişti. MHP'nin barajı aşması ile parlamentoda BDP ile birlikte dört grup olacağının kesinleşmesinin ardından kesin olmayan sonuçlara göre AKP'nin milletvekili sayısının 326'da kaldığı görülüyor. AKP'yi bir dönem daha çok rahat bir “tek başına iktidar” olanağı veren bu sayı Anayasa'yı değiştirmek için alt sınır olan 330'un altında kaldığı için, rafa kaldırılmazsa “yeni anayasa” arayışında muhalefetle uzlaşmayı zorunlu kılıyor.


Küçük partiler bitti, dışarda kalan oylar AKP'ye yaradı


- 12 Haziran seçimleri, küçük partilerin yok olduğu, oyların 3-4 çizgi üzerinde odaklandığı sonuçlar ortaya koydu. Küçük partiler içinde sadece SP yüzde 1'in (yüzde 1,24) üzerine çıktı. Burada küçük partilerin sıralanmasında dikkat çeken bir noktaya da işaret edelim. En “büyük” küçük partilerin de dini ve geleneksel anlamda muhafazakâr partiler oldukları dikkat çekiyor. Örneğin SP'yi 0.75 ile SP'den kopan HAS Parti, 0.73 ile BBP, 0.65 ile DP izliyor. 0.5'e bile ulaşamayan DSP, TKP ve DYP'yi de kapsayan küçük partilere verilen toplam oy yüzde 6.2 civarında görünüyor.


- Oyların yaklaşık yüzde 5='sini alan AKP'nin parlamentodaki sandalyelerin yüzde 59'unu kazandığı dikkate alındığında, dışarda kalan oyların iktidar partisine yaradığı anlaşılıyor. Zira CHP ve bağımsızların oy oranları ile parlamentoda kazandıkları sandalyeler önemli ölçüde birbirine paralel görünüyor.


Başkanlık yerine Köşk rotası


- 12 Haziran seçimlerinin milletvekili sayıları açısından en önemli sonucu, “yeni anayasa” projesinin rafa kaldırılıp kaldırılmayacağı olacak. NTV'de katıldığı son oturumda “Kürt sorunu BDP ile çözülmez” mesajını veren Erdoğan, balkon konuşmasında, “Milletimiz bize yeni anayasayı uzlaşmayla, anlaşmayla yapma mesajı verdi” diyerek kampanyadaki gerginliği sürdürmeme niyetinde olduğunu belli etti. Erdoğan'ın, “74 milyonun hükümeti olacağız. Kampanyada kırdıklarımız olduysa helallik istiyorum. Bize oy vermeyenlerin hayat tarzı da bizim onurumuzdur, şerefimizdir” diyerek kampanyada gerilen siyaseti soğutan mesajlar vermeye özen gösterdiği anlaşılıyor. Uzlaşma mesajları veren Erdoğan'ın sözleri, “tahammülsüz tabiatı”ndan endişe duyanlar açısından ayrı bir önem taşımakla birlikte, daha önceki balkon konuşmalarındaki sözlerin tutulmadığı yolunda yaygın bir kanaat bulunuyor.


- AKP'nin geçerli her iki oyun birini alması, ilk kez halk tarafından seçilecek Cumhurbaşkanı'nın kim olacağı konusunda da kuvvetli bir rota ortaya koyuyor. Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanlığı'ndaki süresinin 5 yıl mı, yoksa 7 yıl mı olacağı konusunu yasa çıkararak çözüme kavuşturacaklarını açıklayan Erdoğan, 12 Haziran'da, Köşk için halkın karşısına çıkarsa şansının çok yüksek olacağını gördüğü bir sonuç da aldı. Ancak milletvekilliğini üç dönemle sınırlandıran ve üçüncü dönemine giren Erdoğan'ın, “Gül'ün süresi 5 yıl mı, 7 yıl mı” sorularına hâlâ açık bir yanıt vermemesi, bu konuda henüz bir karar vermediğini gösteriyor. Köşk'teki süresinin 5 yıl olarak saptanması ve Köşk seçiminin 2012'de yapılması durumunda Gül'ün bir dönem daha Çankaya için AKP adayı olabileceği konuşuluyor.


- AKP'nin çıkardığı milletvekili sayısı, gönlünden geçen başkanlık sistemi konusunda Erdoğan'ın elini rahatlatmıyor. AKP'nin 12 Haziran seçimlerinde aldığı en “yetersiz” sonucun, parlamenter sistemi rafa kaldıracak başkanlık sistemi ve Anayasa'yı tek başına değiştirmeye yeterli olmaktan uzak milletvekili sayısı olduğunu söyleyebiliriz. Kaldı ki, başkanlık sistemi konusunda AKP zirvesindeki diğer iki isim olan Abdullah Gül ve Bülent Arınç'ın muhalefet şerhi düştüğünü, Erdoğan'a kamuoyu önünde karşı çıktıkları tek konunun başkanlık olduğunu unutmamak gerekiyor.


- Başkanlık sistemi konusunda partisinde de kuvvetli bir uzlaşma sağlayamadığını gören Erdoğan, müsteşarlar ile bakanların arasına yerleştireceği bakan yardımcıları ile bürokrasi üzerinde daha kuvvetli bir parlamanter sistem inşa etmeyi planlıyor.


CHP'deki artış 'anlamlı' mı?


- Bağımsızları destekleyen BDP ile birlikte milletvekili sayısını artıran CHP Edirne, Tekirdağ, Kırklareli, İzmir, Aydın, Muğla ve Tunceli dışında hiçbir ilde birinci parti olamadı. Yaklaşık 1 yıl önce genel başkan olan ve genel merkezde yeni bir ekiple referandumun ardından seçim kampanyasında 81 ilin yanı sıra 270 ilçeye giden Kılıçdaroğlu ve çevresinin beklentisinin yüzde 30 dolayında oy almak olduğunu biliyoruz. Kılıçdaroğlu, kendisi için “başarı”nın CHP oylarında “anlamlı bir artış” olacağını açıklamıştı. 2007 seçimlerine göre yaklaşık 5 puanlık bir yükselişle yüzde 26 civarında bir oy alan CHP'nin aldığı sonuç “anlamlı bir artışa” işaret ediyor mu, tartışılacaktır. Tarhan Erdem, yaklaşık 1 yıl önce genel başkanlıktan ayrılmak zorunda kalan Deniz Baykal'ın “Ben bıraktığımda (anketlere göre) oyumuz yüzde 29'du diyebilir” yorumuyla, CHP'de yeni bir kurultayın gündeme gelebileceğini söyledi. Ancak “3,5 milyon yeni oydaş kazandık. Seçimde milletvekili sayısını artıran tek parti biziz” diyen Kılıçdaroğlu, genel başkanlığa yerleşmeye kararlı görünüyor.


- Prof. Sencer Ayata ile birlikte CHP'yi yeniden doktrine eden Kılıçdaroğlu, “özgürlükçü demokrasi” konusundaki çıkışları ve açıkladığı raporlarla partisinin aydınlar üzerindeki olumsuz algısını kırmayı başardı. Ancak örgütün tepkisini çeken adaylar ile “laiklik” yerine “özgürlükçü demokrasi”ye vurgu yapan yeni söylemden hoşlanmayan tabanından beklediği ölçüde bir destek göremedi.


- Seçim sonuçları AKP ve BDP'nin aday belirlemekte CHP'den daha isabetli davrandığını da gösteriyor.


Oyu ve vekil sayısı azalan MHP barajda boğulmadı


- Kaset skandalları nedeniyle 10 yöneticisi istifa etmek zorunda kalan MHP'nin yüzde 10 barajını aşıp aşamayacağı 12 Haziran seçimlerinin en merak edilen sorusuydu. Bu nedenle, 2007 seçimlerinde kazandığı yüzde 14,29 oy ve 71 milletvekilinin ardından 12 Haziran'da yüzde 13 oy ve 53 milletvekiline düşmesine rağmen MHP kaybetmemiş oldu! Baraj altında kalacağı yolundaki yorumlar, MHP'nin seçimde en kötü sonucu alan parti olduğu algısının etkisini zayıflattı.


- CHP ve BDP'yi “Türkiye'yi bölme ittifakı yapma” iddiasıyla suçlayan AKP'nin kampanyası ile MHP'nin beklentilerin üzerinde oy alması birlikte dikkate alındığında, 12 Haziran seçimlerinde kazanan ana damarın milliyetçilik olduğunu gösteriyor.


- AKP'nin aldığı sonuç, Türkiye'de milliyetçiliğin sadece MHP'ye yazmadığını, ancak MHP'yi de yüzde 10'un üzerinde tutmaya yetecek kadar kuvvetli olduğunu gösteriyor. 12 Haziran sonuçları, olağanüstü bir gelişme olmazsa 2015'te yapılacak gelecek seçimlerde AKP'nin MHP'yi yine yüzde 10 barajının altına itmeye çalışacağı yolunda işaretler de taşıyor. Elbette bu yorum, yüzde 10 barajının muhafaza edileceği varsayımına dayanıyor.


- Milliyetçi oyların önemli bir bölümünün MHP yerine AKP'ye gitmesinin Kürt sorununun çözümü için katkı yapabileceği beklentisi önemli. Bu beklentinin karşılanması, AKP'nin izleyeceği yol haritasına bağlı olacak.


Kürt siyaseti en büyük grupla Meclis'te


- 12 Haziran seçimlerinin AKP dışındaki tartışmasız galibi, 36 bağımsız adayı milletvekili seçtiren ve Emek Demokrasi Özgürlük blokunun eksenini oluşturan BDP oldu. Blokun desteğiyle seçilen 36 aday arasında yer alan ve aralarında Hatip Dicle'nin de bulunduğu 6 kişi, halen KCK davasında  tutuklu olarak yargılanıyor. Ergenekon davasında yargılanan Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal'ın CHP'den, Engin Alan'ın da MHP'den seçildiği dikkate alındığında toplam 9 tutuklu milletvekili seçilmiş bulunuyor.
- Kürt siyaseti, milletvekili sayısı açısından tarihindeki en büyük grupla parlamentoya giriyor. Kürt sorununa çözüm arayışı açısından parlamento zemini 36 kişilik BDP grubuyla ciddi ölçüde genişlemiş bulunuyor. TBMM, bu sonucun sağladığı fırsatı iyi değerlendirirse kazanan Türkiye olur.

- 12 Haziran sonuçları, 15 Haziran'a kadar ilan edilen ve ağustos ayına kadar uzatılacağı mesajı verilen ateşkes süreci açısından da önem taşıyor. Şerafettin Elçi, Sırrı Süreyya Önder, Ertuğrul Kürkçü gibi şiddeti reddeden Kürt ve Türk aydınları da kapsayan bir grupla parlamentoya giren BDP de bu süreçte yeni bir rol oynayabilir mi? Soru, önümüzdeki dönemin en önemli cevaplarından birini bekliyor...


- Kürt siyasetinin parlamentoya gönderdiği milletvekili sayısı ile Türk milliyetçiliğinin geleneksel partisi MHP'nin kazandığı milletvekili sayısı ilk kez bu kadar (53-36) birbirine yaklaşmış bulunuyor. Tarihi bir oy desteğiyle tekrar iktidarı kazanan AKP'nin, parlamentoda çok daha kuvvetli bir muhalefetle karşılaşacağını belirtelim.


Dört eğilimden 21,5 milyon oy

- Seçime "Atatürk'te birleştik" sloganı eşliğinde bağımsız adaylarla giren "Cumhuriyet Güçbirliği" TBMM'ye milletvekili gönderemedi. Cumhuriyet Güçbirliği'nin bağımsız adayları arasında Ergenekon ve Balyoz davalarında tutuklu olarak yargılanan Tuncay Özkan, Doğu Perinçek, Çetin Doğan ile avukat Ceyhan Mumcu da yer alıyordu.
- 12 Haziran sonuçları, AKP'nin makarna, kömür, beyaz eşya dağıtıp “göbeğini kaşıyan bidon kafalıları” kandırarak seçim kazandığı iddialarını da siyaset tarihinin çöp sepetine attı. Turgut Özal'ın dile getirdiği ancak ANAP'ta yaşatamadığı dört eğilim, son seçimde AKP'ye demir atmış görünüyor. Trakya dışında bütün bölgelerde birinci parti olan AKP, Türk milliyetçilerinin yanı sıra PKK'yı reddeden Kürtler'in, liberallerin yanı sıra dini ve geleneksel anlamda muhafazakârların 21,5 milyonu bulan oylarıyla Türk sağının zirvesinden Adnan Menderes'in Demokrat Parti'sini indirmiş bulunuyor.

Yazarın Diğer Yazıları

T24 15 yaşında: Anlatmadan anlayamazsan, anlatınca da anlamazsın!

T24, gazetecilikten başka hiçbir şeye ait olmayan bir yer. Editörlerimiz, muhabirlerimiz ve yazarlarımız; kelimelerle ifade edilemeyecek büyük bir çıkarsızlıkla bağımsız gazeteciliğin kurumsallaşmasına eşsiz katkılar sağladılar. 15 yıldır ilgilerini, övgülerini, eleştiri ve uyarılarını esirgemeyen takipçilerimize de sonsuz teşekkürler…

‘Haber elemanı’ arkadaşlar; nerede bu Almanya paraları, söyleyin bölüşelim!

Bir değil, iki değil, üç değil, dört değil… Devletin tam beş kez denetleyerek dışardan tek bir kör kuruş bulamadığı T24’te varlığını iddia ettiğiniz Alman sermayesi her neredeyse haber verin, bölüşelim! Bulamıyorsanız, gazetecilik yaptığınızı öne sürerek yıllardır inşa ettiğiniz utanç müzenize, bu nadide ‘Alman sermayesi’ eserinizi de ekleyelim…

Tolga’yla birlikte bütün hayal kırıklıklarının en güzelini yaşıyoruz!

Çalışmalarıyla mesleğini onurlandıran bir gazeteci, hâkimin büyük bir maddi hatayı da tutanağa geçirdiği bir kararla tutuklandı. Tutuklama talep edenler ve tutuklama kararı verenlere göre, Tolga Şardan “istihbarat örgütünün Cumhurbaşkanlığı’nın talimatıyla yargıdaki yolsuzluk iddialarını araştırdığını yazarak” halkı korku ve paniğe sevk etti!

"
"