Ebeveynlik uzun soluklu bir iş. Çocuğun her yaşında ayrı bir kıvamda sürdürülüyor. Ebeveynin ve çocuğun ritmine göre şekilleniyor, değişiyor çoğu zaman.
Bebekliği ayrı. Üç yaşı ayrı. İlkokul yılları ayrı. Ergenliği ayrı. Yetişkinliği ayrı.
Her dönemde ilişki biraz daha farklı bir yana eviriliyor, değişiyor, dönüşüyor.
Temelde korunması gereken iki değeri var: Saygı ve sevgi. Bu iki kavramın içeriğini besleyen birçok unsur var. Saygılıyım, seviyorum diyerek geçilemeyecek kadar derin kavramlar.
Bunların dışında en temelde korunması gereken başka bir durum var ki: Tutarlılık.
Bir ebeveynin tutarlı olması sadece çocuğuna söylediği şeylerin sürekli aynı olması ile ilgili değil. Çocuk rol model alarak büyüyor gelişiyor. Bunu da çok farkında olmadan yapıyor.
Bu anlamda çocuğa verilen mesajlar söylenilen ile yapılanın aynı olması çok önem taşıyor.
Bir ebeveyn çocuğuna dürüst olmaktan bahsederken, bunu bir değer olarak savunurken kendisi dürüst olmanın dışında davranışlar sergiliyorsa çocuğun zihninde bir yara açıyor. Bu zihinsel yara ise onun duygusal benliğini etkiliyor.
Dürüst olmaya özendirilen, zorlanan bir çocuk ebeveyninin dürüst olmayan davranışlarıyla karşılaştığında sarsılabiliyor.
Bu tür değerlerin günlük yaşamdan kopuk bir etik öğreti gibi aktarılması ise dış dünya ile karşılaşıldığında çocuk için ayrı bir sarsılma kaynağı olabiliyor. Dürüstlük gibi kavramların ideal halini aktarmaktan çok, pratik uygulamasının nasıl olabileceğini gösterebilmek daha anlamlı, daha yapıcı olabilir.
Dış dünyayı tam tanımayan, bilmeyen çocukta anlatılan ile yapılan arasındaki tutarsızlık çocuk için şok kaynağı olabiliyor.
Bu durum sadece öğretilen değerler için geçerli değil. Aynı zamanda çocuğa kendi iyiliği için verdiğini düşündüğünüz mesajlarda da geçerli.
Çocuğa kendisi için en iyi olanı yapmasını istediğini söylemeniz bile çelişkilidir. Bunu söylerken bile, satır arasındaki mesaj kendi isteğinizi yapmasını beklemektir.
Nasıl?
Aslında çocuk kendisi için en iyisini yaparken sizin istediğinizi de gerçekleştirecektir.
Bu açıdan bakılınca böyle bir düşünce aktarımının gerçeklikle bağlantısı olmadığını fark etmek gerekiyor. Hiçbirimiz, hiçbir zaman ne tamamen dürüst ne tamamen kendi isteklerimiz için yaşıyoruz. Bu biz yetişkinlerin çocukluk rüyası ama günümüz dünyası böyle değil. Bunu çocuktan beklemek de doğru olmayabilir.
Bu nedenle çocuğa bu tarz bütüncül düşünceleri aktarmak yerine yaşam pratikleri içinde onun kendi yolunu bulmasına yardımcı olmak en iyisidir. Bu da durumlarla ilgili yapılması gereken şeyleri söylemek değil, gerçek yapıcı sorularla çocuğun kendi yolunu bulmasına ve karar vermesine olanak tanımaktır.
Ego her zaman başarılı olduğunuz hissi ile gelen sinsi bir duyguya dönüşebilir. Ego bize sosyal ilişkiler içinde var olma şansı verirken aynı zamanda negatif yönlü etkileri olan durumlar da yaratabilir. Bunların farkında olmak ve egonuzu bu konuda törpülemek çok önemlidir.
Ebeveynlikteki egonun da negatif yönlü etkisi altına girmeden devam etmek, ilerlemek gerekir. Yoksa arzunuz ve niyetiniz sağlıklı bir birey yetiştirmek iken korkak, çelişkilerin arasında kalmış bir yetişkine doğru gidebilir.
Ebeveynliğin doğal yönelimli olması, içten gelen dinamiklerle şekillenmesi ve çocukla aradaki ilişkiye göre biçimlenmesi sağlıklı olan ama, yine de göz ardı edilmemesi gereken noktaları var.
Biz insanlar olarak çocuklarımızı sadece besleyerek, koruyarak ilerlemiyoruz. Bizim ebeveynliğimiz hayatı anlama ve sorgulama, ona anlam atfetme gibi durumlardan etkileniyor. Bu anlamda kendine güvenen, istikrarlı ve karar alabilen bir yetişkine yatırım yapmak için geliştirmemiz gereken özellikler, nitelikler olabilir. Bunların başında da iletişim geliyor.
Bu anlamda bir çocukla iletişim kurmaya başlamış olan her ebeveyn sağlıklı iletişim kurma yönünde kendini geliştirmeyi seçebilir. Bu her ne kadar çocuk için yapılan bir davranış gibi görünse de çocuk aracılığıyla kişinin kendine yaptığı yatırımdır.
Bizim hanenin hafta seçimleri
Haftanın kitapları: Koşulsuz Ebeveynlik, Alfie Kohn / Şiddetsiz İletişim, Marshall B. Rosenberg
Haftanın dinlencesi: I'm A Woman, Deborah Coleman
Haftanın izlencesi: Black Swan. Eski ama her zaman izlenebilecek bir film.
Haftanın düşüncesi: Herkesin hatası gece gibi olup örtülmez çünkü güneş balçıkla sıvanmaz.
Haftanın sorusu: Hak ve adalet arayanlar, isteyenler yaşamlarında ne kadar hakkaniyetli ve adaletli davranıyor?