Hepimiz seviyoruz. Hepimizin gözünün nuru, canın içi, canının tanesi, her şeyden ayrı bir tanesi olan sevdikleri var.
Bir de sevme halleri var.
Birazıcık bakalım hallerimize, şer mi, hayır mı, bu sevme işi.
İlk hal: Sevilmek için sevmek
Öyle hemen aklınıza gelen değil. Düz mantık işlemiyor bu hal. Bahsettiğim “şunu seveyim de, bu da beni sevsin” diye sevmiyor insanlar. Hiç farkında olmadan yapıyorlar ve enteresan davranış örgüleri oluyor bu kişilerin.
Aslında bu insanlar bir anlamıyla “sevilmeye bağımlı” olanlar. Herkes sevilmek ister ama, burada bir ince ayrıntı var. Bu insanlar onları kimsenin sevmeyeceği korkusu ile sürekli iyi olmaya, karşısındaki kişiler için sürekli verici davranmaya çalışırlar. Bir gün etraflarında onları sevecek kimse kalmayacağından çok korkarlar.
Bunun farkında bile değildirler çoğu zaman. Sürekli diğerleri adına çabalarlar, çok vericidirler, yardım sever ve duyarlı insanlardır. Gerçekten severler, yapmacık değildir sevgileri. Hani iliklerine kadar, sapına kadar seven insanlardır bunlar. Bağlılıkları güçlüdür.
İstedikleri tek şey sevilmektir, bu yüzden de çok severler.
Kafanız mı karıştı, bu kadar güzel seven insan, nasıl olur da sevmek için seviyordur mu diye düşündünüz?
Bu insanlar aileleri tarafından hep koşullu sevilmişlerdir. Hep başarılı olmaları, hep uslu çocuk olmaları beklenmiştir.
Ailelerine hep yük olmamaları gerektiğine inanmışlardır. Çok çocuklu ailelerin çocuklarının bazıları. Yoğun çalışan annelerin çocukları. İstenmeyen gebeliklerden doğan çocuklar da bunun bir parçasını oluşturur.
Tehlikeli olan şudur; onları sevmeye başladığınızda hep daha fazlasını isterler. Siz bunu veremediğiniz zamanlar da, sizi taciz etmeye başlarlar.
İyi olan yanı; size sınırlarınızı korumayı öğretirler.
İkinci hal: Seviyorum da sevmiyorum
Bir başka deyişle, "istemem yan cebime koyun”, sevgi halidir bu. Özünde severler, ama sizi sevdiklerine kendileri bile inanmak istemezler.
Sizi sevip sevmedikleri konusunda kafaları epey karışıktır. Bu hal ve tavırlarına da yansır. Bir bakarsınız çok seviyorlardır, deli dolu. Bir bakarsınız ohoo, dünyada sizden başka herkes vardır.
Hep sizle beraber olacakmış gibi konuşurlar, davranırlar ama, olay harekete geçmeye gelince buz gibi dururlar. “Şey, ben mi demiştim?”, “Ne demiştim?”, “Bakarız canım”, “Olur, herhalde” biraz daha genişletelim, bir bakıma bunlar “hallederiz abicim” grubundan kurduğunuz yakın ilişkilerdir.
Yumurta kapıya dayanmadan asla harekete geçmezler.
Böyledirler çünkü, egoları kocamandır. Sizi sevmeye karar veremezler bir türlü, sizden daha iyi birini sevip sevemeyeceklerini düşünürler. Onlar hep daha iyisine layık olduklarını düşünürler.
Bir nevi doyumsuzdurlar. İçlerinde bir şey hep “daha çok, daha çok” der durur.
Aşırı otoriter ailelerde büyümüş kişilerdir. Mutlaka, en az bir ebeveyn tarafından kendisinin ifade edilmesine izin verilmemiştir.
Tehlikeli olan şudur; bu kişiler sizi sevdiklerini idrak edene kadar siz çok fazla hırpalanırsınız. Sürekli bir itekleme hali içinde bu ilişkiye emek vermekten bitap düşebilirsiniz. Tam o sizi sevecekken bir bakarsınız ki, siz beklentinizden vazgeçmişsinizdir.
İyi olan yanı; size sabretmeyi öğretirler.
Üçüncü hal: En iyi ben severim
Bu halin içindeki insanlar sizi çok sevdiklerini ve sizin onlar için ne kadar önemli olduğunuza her fırsatta vurgu yaparlar. Bunu size hissettirirler de, onlar için gerçekten değerli ve önemli olduğunuzu bilirsiniz.
Gelin görün ki, böyle sevenler aynı zamanda sizin için hep en iyisini bilenlerdir. Gideceğiniz kafeteryanın en iyisini onlar bilir, yiyeceğini yemeğin en lezzetlisini onlar bilir, nereyi gezeceksiniz, ne yapacaksınız, ne zaman oturacaksınız, ne zaman kalkacaksınız, size yakışan en güzel giysi hangisi, hep onlar bilir.
Hangi ruh hali içinde olmanız gerektiğini, nasıl ilerleyeceğinizi, kiminle konuşmanız gerektiğini, hangi hamleyi yapmayı gerektiğinizi hep bilen onlardır. Ama unutmayın sizi çok seviyorlar.
Sizin için canlarını dişlerine de takarlar, ellerinden gelenin en iyisini yaparlar ama asla sizi görmezler, sizin gerçek ihtiyaçlarınızı anlamak istemezler, ne de olsa en iyisini onlar biliyorlardır.
Aslında iyi kalplidirler, tek sorun ailelerinin sevgisini tam olarak ulaşamamışlardır. Akademik başarıları her zaman ön planda tutulmuş olan çocuklardır. Hep başarmışlardır, hep en iyiyi yapmışlardır. Aileleri ancak onları böyle görmüştür. Hata kabul etmeyen anne, babaların çocuklarıdır.
Sırf bu nedenle de, sevme işinin de en iyisini yapmaya çalışırlar. Bir bakıma sevgi onlar için bir sunum tarzıdır. İyi bir yemek sunmak, güzel görünmek, fit olmak hepsi sadece sizin beğeninizi kazanmak içindir.
Tehlikeli olan şudur; bu kişilerin yanında kendinizin çok değerli olduğunuzu hissederken aynı zamanda sizin istek ve arzularınızın bir hiç olduğunu hissedersiniz. Size kocaman bir ikilem sunarlar ve bunun sonunda “kendilik algınız" tamamen bozulabilir.
İyi olan yanı; neyi sevip neyi sevmediğinizi yani tam olarak kendinizi tanırsınız ve kocaman bir hayır demeyi bu insanlar öğretir size.
Daha anlatacağım pek çok halimiz var.
http://www.canakademisi.com/