22 Ekim 2021

Ergen doğru yaşamı nasıl seçer?

Ergenin kendi seçimlerini yapması, özerkliğine saygı duyulması gelecekte güvenli, mutlu ve sağlıklı bir yaşamın yolu olarak karşımıza çıkıyor.

Ergenlere ne kadar erken özerklik sağlanırsa anne-baba ile yaşanan çatışma da o kadar az oluyor. Kendi özerkliğine saygı duyulduğunun farkında olan ergen, ebeveynine kendini daha yakın hissediyor, daha samimi ilişki kurabiliyor.

Ergenlere özerklik sağlanması sadece ebeveyn ile yakın ilişki kurmayı değil, aynı zamanda ergenin özgüven ve özsaygı hissinin yükselmesinde de etkili.

Bir ebeveynin ergenlik dönemine girmiş çocuğuyla ilgili yapabileceği en büyük hataların başında yaşam tarzına ve tercihlerine müdahale etmek, düşünce ve duygularını yönlendirmek gelir. Tüm bunları yapan ebeveyn her ne kadar iyi niyet ve sevgi içerisinde hareket ettiği inancında olsa da aslında ebeveynin kendi içsel süreci ile ilgili altta yatan başka nedenleri taşır.

Burada iki farklı ebeveyn tutumuyla karşılaşıyoruz.

Bunlardan ilki, ebeveynin kendi hayatında başaramadıklarını çocuğunun başarması gibi bir beklenti ve istek içine girmesidir. Bu istek ve beklenti ile ergene bir hayat tarzını yaşamaya zorlar.  

İkinci olarak, ebeveynin kendi yapamadıklarını, başaramadıklarını çocuğunun da yapamayacağına, başaramayacağına inanıyor olması gelir. Bu inançla hareket eden ebeveyn, ergenin isteklerini değiştirmeye çalışır, bunun için gence karamsar ve umut kırıcı düşünceler aktararak onun duygu ve düşüncelerini etkileme çabasına girer.

Bu noktada sağlıklı bir ebeveyn olma üzerine düşünmek, ergenin isteklerine ve tercihlerine yapılan yorumların kişisel olarak hangi süreçlerden geçtiğinin farkında olmak gerekir. Yaşamın her zaman tek bir yoldan yaşanmadığını, her bireyin deneyiminin biricik ve özel olabileceğini akıldan çıkarmamak son derece önemli.

Uzun yıllar boyunca ebeveyne uyum sağlamış olan gencin vicdan gelişimini, ebeveynin kendi ahlaki değer yargıları, yaşamsal doğrularıyla şekillendirmeye çalışması ergeni hayatın yeni dinamiklerinden uzaklaştırır.

Bir ebeveyn pop müzik dinleyerek gençliğini geçirmiş olabilir, siyasi yaşamını ön planda tutmuş olabilir, aile yapısını çok önemsemiş olabilir, anne-baba sevgisinin çok değerli ve özel bulmuş olabilir. Ergen bunların dışında bir yaşam perspektifini tercih edebilir.

Bu ilişkiler içerisinde en rahat gözlemlenen durum bunların dışında davranan ergenin, ailesi tarafından kıyasıya eleştirilmesi çatışmaların bu noktadan ortaya çıkmasıdır. Bu aslında buz dağının sadece görünen yanı.  

Bunun dışında daha tehlikeli olan ise, ergene bu seçim ve tercihlerin sinsice dayatılması. Belirli değer ve alışkanlıkların çok övülerek, kendi yaşamını en iyi tercih, en doğru gibi gösteren ebeveyn ergenin kişilik gelişimini baskılıyor demekten daha fazlasını ortaya çıkarıyor. Ergenin sürekli başkalarının tercih ve isteklerine boyun eğen konuma getirebiliyor.

Uzun vadede bunun etkisi çok dramatik sonuçlara varabiliyor. Kendi potansiyeli ve benliği hakkında bir fikir sahibi olmayan genç, aileden uzaklaştığında ilk ilişkiye girdiği, yakınlaştığı ilk kişinin bütün önerilerine ve isteklerine açık hale geliyor. Bu tarzda kurulan ilişkilerin nasıl bir yaşam oluşturabileceğine dair hemen hemen tüm ebeveynler bilgi sahibidir.

Günümüz psikoterapisi bireylerin en çok yaşadığı sorunlar arasında seçim yapma konusundaki eksiklikleri olduğu üzerinde duruyor. Bu nedenle ergenin kendi seçimlerini yapması, özerkliğine saygı duyulması gelecekte güvenli, mutlu ve sağlıklı bir yaşamın yolu olarak karşımıza geliyor.

Bir ebeveynin ergen ile ilişkisinde yapabileceği en iyi tutum onun seçim becerisini geliştirmek, hayallerini gerçekleştirebilecek seçimleri nasıl yapabileceğini gösterebilmektir.

Fotoğraf: Sosyal medya

Yazarın Diğer Yazıları

Yetişkinlikte mutlu ve özgür olmanın yolu nedir?

Yolunda gitmeyen durumlara neden olan yaklaşımları bulup onları daha anlamlı, daha yaşanabilir biçimde yaşamımıza yerleştirdiğimizde var olana katkı sunmuş, üretken bir kimliğin içine girmiş oluyoruz. Buna ise yetişkinlik deniyor

En az üç çocuk ve ekonomik kriz

İktidara duyulan güven ve onun teşvikleri ile üç ve daha fazla çocuk doğurmuş aileler için krizin boyutları çok daha ağır hissediliyor

Düş görenleri uyandırma zamanı geldiyse açılsın perde

Belki de olması gereken bir hikâyenin parçalarını tamamlıyoruz hep beraber, bir şey ya da biri eksik kalsa bozulacak hikâye

"
"