15 Ekim 2021

Bir delinin trafik günlüğüne giriş

Bir araç önde olmayı marifet sanan şen insanları kutlamalısın her sabah. Aslında şöyle cafcaflı, yanar dönerli bir meyve tabağı göndermeli yan şeritten ama, buraya teslimat yapamıyor motor kuryeler, kusurumuza bakmasınlar artık. Bu eğlenmene yetmiyor mu? Aç radyoyu keyfine bak.

 

Herkesin ayakları yerden kesilmiş ne güzel bir çağ böyle!

Ülkemizin zenginliği her sabah gürül gürül özel araçlarımızla şov yapıyor dünyaya, şölene bak!

Asfaltlar biraz kıskançlar sanırım. Oldukça suratsızlar ama artık ağlamıyor, ağlayamıyorlar.

Ohh bir özgürlük, bir refah, bir konfor ki sormayın gitsin. Dar zamanlarda geniş mekanlarda yaşama inadıyla ayak bileklerimiz kendi varoluşunu sorguluyor. Gaza bas, on saniye kadar, ardından yeniden frene bas, yaklaşık iki dakika.

Süper konforlu araçlarda eller de varoluşundan uzak. Muhteşem otomatik vitesli arabalarda artık vites değiştirmek bile yok. Hafif salınımlarla direksiyonu sabit tutmakla görevlendirildiler. Biraz şikâyetçiler, ama olsun sürüşün güvenli, seyahatin konforlu. Yan gel yat trafikte, daha iyi bir zaman mı var yaşanacak?

Parmaklar deseniz hiç gerekli değiller. Sadece direksiyonu kavramakla mükellefler.

Gözler çok önemli ama, koordinasyon, sürüş mesafesi onlardan sorulur. Zihnini akmayan trafiğe kilitle, hayallere dalarsan birden ön tamponla kaynaşabilirsin. Sonrası bir sürü teferruat.

Sabah kahvesi ile fal bakmayı bırakmalısın, modernliğe yönel biraz. Günün tersten başladığına delalet akmayan sol şerit ve hep akan sağ şerit.

Aaa, unutmadan, bir araç önde olmayı marifet sanan şen insanları kutlamalısın her sabah. “Geçtim seni, geçtim seni” diye haykıran fren lambaları. “Bravo, bravo” diye alkışlayan arka araç selektörleri.  Aslında şöyle cafcaflı, yanar dönerli bir meyve tabağı göndermeli yan şeritten ama, buraya teslimat yapamıyor motor kuryeler, kusurumuza bakmasınlar artık.

Bu eğlenmene yetmiyor mu? Aç radyoyu keyfine bak. Hiç durmadan, düzenli istikrarlı aynı şarkı listesini her sabah çalan radyolar güvende olduğunu, her şeyin kontrol altında olduğunu, istikrarı anlatıyorlar.  Eh, şimdi artık sırtını koltuğa yasla ve süremediğin arabanın, gidemediğin yolun zevkine bırak kendini.

Aaa, bu kadar da eleştirel olma canım, ne var şikâyet edecek! Sıfır risk, yüksek güven duygusu ile popon ısıtmalı koltuğunda rahatça gevşiyor işte.

Yalnızlık mı derdin? Çok mu sıkılıyorsun trafikte?

E, o zaman toplu ulaşıma ak, gecelere akar gibi... Oh, bir güzel kalabalık. Bedenin bile temas ediyor insanlarla, nefesler karışıyor birbirine, mis gibi insan kokusu dolduruyor burnunu.

Sosyalleşiyorsun işte sımsıcak. Şoför şöyle sert bir frene asılsa da iyice kaynaşsak, ne güzel olur. Aman, önlemleri ihmal etme. Sosyal mesafeye dikkat!

Çocuğum maskeni de düzgün tak, sonra virüsler kaçar burnuna hasta olursun bak! Şurada yalnızlığını aşacaksın derken başımıza iş çıkarma!

Neyse, neyse geldik işte. Kazasız belasız, cinayetsiz, kavgasız.

Yeteri kadar yaşam isteğimiz, coşkumuz öldüyse, tükendiysek çalışmaya başlayabilir, dersleri dinleyebiliriz.

Cümleten geçmiş olsun hepimize.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Yetişkinlikte mutlu ve özgür olmanın yolu nedir?

Yolunda gitmeyen durumlara neden olan yaklaşımları bulup onları daha anlamlı, daha yaşanabilir biçimde yaşamımıza yerleştirdiğimizde var olana katkı sunmuş, üretken bir kimliğin içine girmiş oluyoruz. Buna ise yetişkinlik deniyor

En az üç çocuk ve ekonomik kriz

İktidara duyulan güven ve onun teşvikleri ile üç ve daha fazla çocuk doğurmuş aileler için krizin boyutları çok daha ağır hissediliyor

Düş görenleri uyandırma zamanı geldiyse açılsın perde

Belki de olması gereken bir hikâyenin parçalarını tamamlıyoruz hep beraber, bir şey ya da biri eksik kalsa bozulacak hikâye

"
"