02 Ekim 2021

Bazı ergen anneleri neden öfkeli ve gerginler?

Toplum olarak çok seviyoruz annelere yüklenmeyi, eleştirmeyi. Hem onlara sırtımızı dayıyoruz hem onların düşüncelerini, duygularını basitleştirme, değersizleştirme işini ihmal etmiyoruz.

Ergenin sosyalleşme isteği ve becerileri geliştikçe dış dünya ile kurduğu bağda büyüyor, artıyor. Ebeveyn izlemesi ne kadar dostça, arkadaşça sürerse ergenin gelişimi de o kadar sağlıklı ilerliyor.

Çocukları ergenliğe giren birçok annenin endişeleri, gerginlikleri babalara göre daha yüksek oluyor.

Buna bilmezlik içinde yapılan yorum: “Anne çocuğunu kaybetmekten korkuyor, büyüdüğünü göremiyor, bu da onda gerginlik yaratıyor” oluyor.

Toplum olarak çok seviyoruz annelere yüklenmeyi, eleştirmeyi. Hem onlara sırtımızı dayıyoruz hem onların düşüncelerini, duygularını basitleştirme, değersizleştirme işini ihmal etmiyoruz.

Çabayı, emeği görmezden gelmek iliklerimize kadar işlemiş sanki. Babalar genelde köşe yastığı aile hayatında. Sırtını dayamak bir yana, süs gibi duruyorlar yaşamın ortasında.

Türkiye’de ebeveyn izlemesi (çocuğun dış hayatından haberdar olma) ile ilgili yapılan bir araştırmaya anneler katılıyor. Uzun görüşmelerle derinlemesine bilgi alınan bir araştırma bu. Anneler ergenler ile ilişkilerini anlatırken “biz” kavramını çokça kullanıyor. Biz dedikleri ise daha çok ergen ile anne, baba dışta kalıyor.

Neden?

Baba katı kuralcı. Baba kısıtlayıcı. Baba otorite figürü çoğu ailede. Baba en son gidilecek, en son söylenecek kişi. Bu toplumun gelenekselleşmiş yapısını gösteriyor. Bu yapıyı da maalesef erkekler sürdürmeye istekli. Toplumsal değişmeye ait çalışmaların çoğu her zaman değişimin öncüsünü kadınlar olduğunu gösteriyor. Kırsal da böyle, metropol de böyle. Kadın yeniliğe, kavramaya, çözüm üretmeye daha açık. Kadının yeniliklere daha açık olması, daha kabullenici olması aile içi ilişkilerde, çocuğun gelişiminde ve eğitiminde görülüyor.

Kadının bu özelliği ergenle ilişkiyi sürdürmeyi, daha yakın daha açık iletişim kurmayı sağlıyor. Anne ne zaman ki tüm çözüm yollarını tüketiyor, o zaman konu babaya taşınıyor. Baba da o zaman katı ve kuralcı yapısıyla ilişkinin içinde yer alıyor.

Çözümü genelde kısıtlamak, kural koymak. Başka bir bakış açısıyla bir taraf iyi polisi diğer taraf kötü polisi oynuyor ergen hayatında.

Ülkemizde ve yurt dışında yapılan çalışmalar da ortak olarak beliren şey: Kız annelerinin erkek annelerine oranla çocukları hakkında daha fazla bilgiye sahip oldukları. Aslında bir anlamda bu katı ve ilgisiz durum erkekler tarafından ergenlikte meşru hale getiriliyor. Bilgiyi paylaşmamak, ilişkiye dahil olmamak ve sorumluluğu almamak erkek özelliği gibi yapışıyor üstlerine. Bu da kültürel yapının kişiliğe yansıması ile ilgili.

Aileler ve toplum erkek çocuklarda özerkliği daha fazla destekliyor, kız çocuklarda itaatkarlığı ve bağımlılığı. Toplumsal düzen buna uygun, aileler de buna uygun davranmak zorunda kalıyor. Kız çocuklarının güvenliği “namus belası” ile korunmaya daha da muhtaç.

Bu yapı bazı zamanlarda cinsiyet eşitliğini, özgürlüğünü savunan ebeveynlerin bile yakasına yapışabiliyor. Yaman çelişkiler dökülüyor ortalığa; git kızım istediğini yaşa dese, çocuğu nelerle karşılaşacak iyi kötü biliyor. Kır dizini otur evde, bana hesap ver dese yaratacağı haksızlığın farkında. Ne yanı seçeceği konusunda kafalar iyice karışıyor. Bir de üzerine babalar geriye çekildi mi, oldu mu size annelik kocaman bir yük!

Bu kadını da bir güzel köşeye sıkıştırıyor. Baba aralıksız iş hayatına devam edebilirken anne bir gün içinde belki en az on kere çocuğu ile ilgili kaygı düzeyi yüksek düşüncelere maruz kalıyor.

Ortak ebeveynlik kavramı üzerine durup düşünmedikçe, çocuğun anlık bir üretim olmadığı hatırlanmadıkça endişenin, kaygını azalması mümkün görülmüyor.

Ortak ebeveynlik

Ortak ebeveynlik anne ve babanın çocuk yetiştirilmesine aktif olarak katılımını anlatan bir kavram. Ortak ebeveynlik annelerin daha güvenli daha destekleyici ebeveynlik yapmasına katkıda bulunuyor. Ortak ebeveynlik hayata geçtiğinde anne daha az endişe, daha az kaygı yaşıyor.

Ne yazık ki, bizler ebeveynliğe katkı sunan babaları ülkemizde hala parmakla gösteriyor, alkışlıyoruz. Bunu yapmaları çok ince çok güzel bir davranışmış gibi… Oysa “babalık” duygusal motivasyon ile yükselen bir sorumluluktur, devredilmesi hem anneyi hem çocuğu zora sokar. Bazen de babalar bunu bilerek isteyerek bu şekilde kullanabiliyor. Özellikle boşanmış, bekar ebeveynlerde kadını bu şekilde cezalandırmaya, kısıtlamaya çalışan erkek sayısı azımsanamayacak ölçüde. Hani, demem o ki, bazı babalar biliyor da bilmemek işlerine daha çok geliyor.

Babaların bu tutumu büyük ölçüde yine ergenin kişilik gelişimine yansıyor. Ebeveyn izlemesinin negatif sonuçlarının olmaması için mahremiyet, özel alan sınırlarının aşılmaması gerekiyor. Aşılmayacak ki, ergen özerkliğini koruyacak, kişiliğinin büyük bir parçasını oturtacak bu dönemde. Baba geri plana çekildiğinde, tüm kontrol ve bilgi edinme süreci anneye devredildiğinde anne üzerinde artan sorumluluk, çocuğunu güvende tutamama korkusu gizli bir denetleme mekanizmasını devreye sokuyor; günlük okuma, cep telefonu karıştırma, odayı kurcalama ile bu sorunun üstünden gelinmeye çalışılıyor.

Tüm bu davranışlarda anneyi aşırı müdahaleci, aşırı kontrolcü gösteriyor. Anne ve çocuk arasındaki güven bağı zedeleniyor. Kimse durumun neden, kimden kaynaklandığına bakmıyor. Ardından geliyor eleştiriler, suçlamalar.

Anne tüm bunların arasında çocuğunun sağlıklı gelişimi için uğraşırken endişeleri artıyor, kaygıları yükseliyor, kendi özel hayatındaki dağılmalar görülmüyor, fark edilmiyor bile. Öfkeli, kavgacı anneler yaratılıyor erkeklerin sorumsuzluğunda. Ardından başlıyor çok bilenler; kadın şefkatli olmalı, kadın sakin olmalı, kadın sevecen olmalı. Bence olmalı değil, zaten öyledir kadın ama onu öldüren kim?

Ergen annelerinin kaygı ve endişelerine çözüm olmayacak bu yazı. Biliyorum. Tek isteğim farkında olmanız, sizi eleştirenlerin çoğu bu işin parçası. Görün, bilin ve kendiniz olmaya devam edin. Kadının üzerine sürekli şefkatli, ılımlı ve sakin olması gibi özelliklerin yapıştırılması da buradaki suçluluğu ve endişeyi arttırıyor, bunu da annelerin kendi kadın kimlikleri hakkında ayrıca düşünmesi gerekenler arasına alalım.


Kaynak: Demir,İ.,Baz,D.,&Atarbay S.(2017). Annelerin ergeni izleme stratejileri: Mahremiyet ve Kişisel Alan Bağlamında Fenomenolojik Bir Çalışma. Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi-Journal of Qualitative Research in Education, (5)3, 67-89.

Not: Geçen Cuma yayınlanan “Ergenleri Kontrol Etmek Mi, Etmemek Mi” isimli yazıda kaynak belirtmeyi unutmuşum. Her iki yazının kaynağı da aynı makaledir, okuyucunun bilgisine.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Yetişkinlikte mutlu ve özgür olmanın yolu nedir?

Yolunda gitmeyen durumlara neden olan yaklaşımları bulup onları daha anlamlı, daha yaşanabilir biçimde yaşamımıza yerleştirdiğimizde var olana katkı sunmuş, üretken bir kimliğin içine girmiş oluyoruz. Buna ise yetişkinlik deniyor

En az üç çocuk ve ekonomik kriz

İktidara duyulan güven ve onun teşvikleri ile üç ve daha fazla çocuk doğurmuş aileler için krizin boyutları çok daha ağır hissediliyor

Düş görenleri uyandırma zamanı geldiyse açılsın perde

Belki de olması gereken bir hikâyenin parçalarını tamamlıyoruz hep beraber, bir şey ya da biri eksik kalsa bozulacak hikâye

"
"